ON SEKİZİNCİ BÖLÜM

7.5K 445 86
                                    

bölüm sonunu anlamanız için dokuzuncu bölümden alıntıdır;

Annem bir süre sonra bana sorular sormaya başladı. Tehlikeli sularda olduğumu bildiğimden kaçamak cevaplar veriyordum.

"Ee, yok mu senin hayatında ateşli fişekli şeyler ?" diyen anneme gözlerimi büyüterek cevap verdim.

"Ateşli fişekli? Anne sana gün boyu ne izletiyorlar acaba ? Tövbe estağfurullah ya."

-1haftasonra-

Son sınavlardan biri olan Tarih sınavının kağıdı önümdeyken, tıpkı diğer sınavlarda olduğu gibi ruhsuzca çözmeye başladım.

"Hocam, bu hangi dersin yazılısı ?" Diye soran Baran'a dönmeden kağıdımı çözmeye devam ettim.

Kafam o kadar karışıktı ki sınavlara bile doğru düzgün odaklanamıyordum.

Alp konferans salonunda yaşananlardan beri benimle konuşmayı bir kenara bırakın, yüzüme dahi bakmamıştı.

Kaç defa konuşmaya çalışmıştım ama tepki vermeden, yüzüme bakmadan gitmişti.

"Hocam müdür bey bize sınav haftası demişti. Kimse bize önümüze koyduğunuz şeyden bahsetmedi."

Tarih sınavı tarih hocasının dersine denk geldiğinden Celal hoca konuşan Tuğra'ya dönüp cevap verdi.

"Biz ona sınav kağıdı diyoruz Tuğra."

"Peki bir sorum olacak hocam, kağıdı aldığımız gibi geri iade edebiliyor muyuz ? Hayır çünkü kağıt bana bakıyor, ben kağıda. Ciddi düşünüyoruz yani." Diye kağıdını sallamaya başlayınca hoca onaylamaz bakışlar atarak sınıfı gözetlemeye devam etti.

Yaklaşık bir on dakikanın ardından birkaç soru çözdüğü kağıdını masaya bırakan Baran "Hocam kağıdını veren camdan atlayabiliyor mu ?" derken bende ayaklanıp kağıdımı bıraktım ve Baran'ın arkasından çıktım sınıftan.

Kantine inip en arka masaya sessizce kurulmuşken elinde ki kahveyi önüme bırakıp karşıma oturdu Baran.

Ne olduğunu anlamak için yüzümü yüzüne çevirince gözlerinde ki sıkıntılı ifadeyi görebiliyordum.

"Nasılsın ?"

"Aynı." Biraz duraksayıp konuşmaya devam etti.

"Yaptığın da iş değil ki kızım." Gözlerimi üzerine dikip konuştum. "Aydınlattın, sağol"

"Bu kadar üzüleceğini tahmin etmiyordum. Yemeden kesildin resmen."

"Hayır sadece canım istemiyor."

Kafasını pencereye döndürüp sıkıntılı bir şekilde nefes aldıktan sonra bana döndü.

"Bak Cansu, açık konuşmam gerekirse seni anlıyorum. Ben Ezgi'ye yaklaşmaya çalıştıkça izin vermezdi bana. Neden olduğunu anlamadığım bir şekilde içime kapanırdım sürekli. Sende içine kapandın. Acaba -"

Cümlesini bitirmesine izin vermedim. "Çünkü sen Ezgi'yi seviyordun Baran, bense yaptığım hatadan pişmanlık duyduğum için duruldum. İkisi aynı şey değil."

Uzun bir süre gözlerime baktıktan sonra konuştu. "Peki, dediğin gibi olsun. Ama nedeni apaçık ortada, sende bunun farkına var ve bir şekilde kendini affettirmenin yolunu bul."

Yeni Okul AlarmıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin