ALTINCI BÖLÜM

13.1K 746 485
                                    

Selam çukulatalarım.

Sabah alarmım olan abim beni uyandırınca, hazırlanıp okula gelmiştim bile. İlk iki ders coğrafya olduğundan uyuma isteğimi bastıramıyordum.

"Tuğra, kaynatsana şu dersi." diyen Meriç'e hepimiz onaylayan bakışlar atarken Tuğra konuştu. "Tenceremi getirmeyi unutmuşum." Sırf coğrafya dersini seviyor diye kaynatmayan zalım Tuğra yüzünden dersi dinlemek zorunda kalmıştık.

Tuğra'dan da bir hayır gelmeyeceğini anladığımda Coğrafyacı Alev derse girmişti bile. Kırmızı ruju, diz kapaklarının altında biten dap dar kalem eteği ve yaptığı sıkı at kuyruğuyla adının hakkını tamamen veriyordu.

Hoca düdenden girmiş, menderesten çıkmışken içimde ki 'nerede bu millet, nerede bu devlet.' repliklerini zar zor bastırıyordum.

Herkes yalvaran gözlerle Tuğraya bakarken, Tuğra fısıldadı "beleşe çalışmam." Sonra ayağı kalkıp söz hakkı almadan konuştu.

"Hocam, duydunuz mu İzmir'de yeni bir menderes oluşmuş." Diye konu açan Tuğra  Alev hocanın ilgisini çekmişti.

"Ah.. evet duydum." Tövbe estağfurullah.

"Peki hocam, bu menderes sonradan geldi diye diğer menderesler bunu dışlamasın ?" Tuğra olayı nasıl buraya çekti bilmiyorum ama, uyumaya başlamıştık bile.

"Saçmalama Tuğra, niye dışlasınlar."

"Saç malanmaz taranır hocam. Ayrıca, belki daha güzeldir. Belki daha büyüktür. Kıskanamazlar mı ?" Ne disen Tuğra.

"Peki şöyle diyeyim o zaman, Cansu arkadaşınız sınıfa yeni geldi. Siz onu daha güzel diye dışlar mısınız?" Alev hocam ne ettin ya.

"Daha güzel olduğunu kim söyledi ?" Diye atılan Meriç'in sesini bastırırcasına konuştu Tuğra. "Mesela biz her teneffüs dövüyoruz Cansu'yu. Hergün paso dayak. Kızda bezdi vallaha."

"Tamam Tuğra, yeter bu kadar. Derse dönelim." Hayır Alev hayır.

"Tabi siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklara annelik etmeme her bakımdan karşısınız ama."

İki dakikalık bakışmanın ardından zil çalınca, Alev hoca adeta bir Bihter Ziyagil edasıyla çıkmıştı sınıftan.

"Beleşe çalışmam demiştim, çıkarın çikolataları." Hepimiz Tuğraya göz devirdikten sonra Alp kantine çikolataları almaya giderken bende kendim ve Ezgi adına almak için kalkmıştım.

Sıram geldiğinde çikolataları almış, parayı uzatacakken bir el benden önce uzandı.

Arkamı dönüp konuşacaktım ki elin sahibinin Alp olduğunu gördüm. "Bu seferlik benden olsun. Hm ?"

Gözüm bileğinde ki benim bandanama kayarken konuştum. "Saçmalama, niye böyle bir şey yapasın. Kendime çikolata alabilecek yaştayım değil mi ?"

Sırıtarak çikotaların parasını ödedi ve bana dönüp konuştu. "Çok konuşuyorsun ufaklık. Hem, saç malanmaz taranır." Göz kırpıp yanımdan ayrılırken geride hebeleğ hübeleğ bir Cansu bırakmıştı.

"Sakin ol kalbim, sakin ol."

Sınıfa gelip aldığım, daha doğrusu Alp'in aldığı çikolataları Tuğra'ya uzatıp yerime oturdum.

Masamın üzerinde küçük not, yanında da bir de çikolata duruyordu, hemde en sevdiğimden. Notu alıp okuyunca dudaklarımda ki sırıtışı engelleyemeden bileğimde ki Alp'in bilekliğine bakıp sırıttım.

"Ben ısmarlayayım derken Tuğra'yı kastetmiyordum ufaklık :)"

Bir kaç dersin ardından öğle arası olmuştu. Ezgi diğerleriyle dışarı çıkmış, bense sınıfta kalmayı tercih ettmiştim.

İçimde ki 'sevdim seni aslan parçası' nidaları ile çantamdan mor kulaklığımı çıkarıp rast gele bir parça eşliğinde Alp'in aldığı çikolatamı yemeye başladım. En sevdiğim çikolata fıstıklıydı ve tesadüfen de olsa fıstıklı olması hoşuma gitmişti.

Çikolata bittikten sonra şarkı eşliğinde düşüncelere daldım. Buradakilere, Alp'e yavaş yavaş alıştığımı fark ettim. O sıra da yanımda bir ağırlık hissettim. Gözlerimi açtığımda yanımda oturan Alp kulaklığın tekini çıkarıp kulağına taktı.
"Can Bonomo, hm."

"Dinlemeyeyim mi ?"  dejavu olunca ikimizde kıkırdadık. "Hâlâ mı ?" Diyen Alp'e dönüp konuştum. "Neden olmasın." "Çünkü sana en sevdiğin çikolatayı aldım."

"En sevdiğim ?" Alp gözlerini kaçırarak konuştu. "Şey, bir ara muhabbet dönmüştü öyle, oradan kalmış aklımda."

Aslında hiç öyle bir muhabbet dönmemişti ya, neyse. Bozuntuya vermedim. "Anladım."

Elimden telefonumu çekip şarkı listemde biraz gezindi. Ardından Can Bonomo'nun Yan şarkısını açtıktan sonra bana dönüp konuştu. "Şimdi izninle biraz susarsan şarkı dinleyelim."  kulaklığın tekini kulağına taktı, kollarını göğsünde birleştirdi, rahat bir oturuş pozisyonu aldıktan sonra gözlerini kapattı.

"Allah Allah." Normalde şarkılarını ve mor kulaklığını kimseyle paylaşmayan ben bundan hiç rahatsız olmadım. Gözlerimi kapattım ve başımı Alp'in omzuna dayadım. Beklemiyor olacak ki başta kasılan vücudu sonradan eski pozisyonuna girdi.

İşte şimdi sanki zaman durmuştu. Sakin ol kalbim, sakin ol.

Çok eğlenceli bir bölüm olmadı biliyorum, böyle hık diye tıkandım.

Dün bir kitap okudum buradan, gece 3-4 gibiydi. Kızlar bilir en duygu yüklü saatler bunlar. Kulağımda da hüzünlü bir şarkı vardı beyle. Kitabı ağlayarak bitirdim ya. Hâlâ onun etkisindeyim.

Neyse öptüm şap şup.

;PUPİLLA 🦋

Yeni Okul AlarmıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin