YİRMİ ALTINCI BÖLÜM

4.3K 234 38
                                    

"Ne  yorulduk he!" diyen Baran'la birlikte bende koşmayı bırakıp ellerimi dizlerime dayadım. Nefes alış verişlerimi düzene soktuktan sonra onu cevapladım. "Yaa, ne demezsin!" 

Sınıf yemeğinde kavga çıkınca kafedekiler polisi aramış olmalı. Siren sesleriyle birlikte mekandan ayrılıp topuklamaya başlamıştık.

Boş sokaktaki parkı görünce yavaş adımlarla oraya doğru ilerledim. Ayak seslerinden anladığım kadarıyla diğerileri de bana eşlik ediyordu.

Bir banka oturunca birkaç saniyenin ardından Alp de yanımda beliriverdi.

Ezgi ve Baran salıncaklara kurulmuş, Tuğra ise kaydıraktan kayıp 'yuppi' tarzında somurtarak, hiç de içten olmayan sesler çıkarıyordu.

Başımı Alp'in omuzuna koyup kafamı göğe çevirdim.

"İşte tam olarak buna âşığım."

Alp çenemi hafif tutup yanağımdan öptü. "İşte tam olarak buna âşığım."

Gözlerinin içine bakıp tatlı tatlı gülmek isterdim ama Tuğra tam da o an gördüğü böğürtlenlere koşarken bağırmıştı. "İşte tam olarak buna âşığım"

Tuğra böğürtlenlere hunharca saldırırken Baran da Ezgi'yi unutup koşmaya başladı.

"Oğlum hepsini bitirenin anasını avradını, Lan Tuğra!"

Alp'e hınzırca bir bakış attıktan sonra yerimden kalkıp koşmaya başladım.

Tuğra'ya yavru köpek bakışları atıp topladıklarını beraber yemeye ikna etmiştim. Böylece kendim toplamaktan kurtulmuştum.

"Hay bağırıp da sizi toplayan aklıma tüküreyim."

Bir yandan yiyip, bir yandan söylenen Tuğra'ya göz devirmeye çalıştıktan sonra yemeye devam ettim.

Baran "Çenen çıksın Tuğra!" diye söylenen Alp'e döndü. "Bırak konuşsun ayol, böğürtlenler bize kalır."

"Ayol mu?" diye kıkırdadı Ezgi.

"Her delikanlının bir ayol diyişi vardır şekerim!"

Her ne kadar göz devirmeye çalışsam da saklayamıyordum gülüşümü.

"Şimdi kanka, sana bir soru." Diye bana döndü Tuğra.

"Karadenizde seçimler nasıl yapılır?"

Biraz düşündükten sonra konuştum. "Nasıl?"

"Uy birliğiyle."

Cevabı söyledikten sonra kahkaha atmaya başladı. Dört çift göz anlamsız gözlerle cidden gülüp gülmediğini anlamaya çalışıyorduk.

Baran "Kafa tasını sikeyim Tuğra. Esprine, mizah seviyene sokayım. Yürü aşkım, bu siktiğimle bir saniye daha aynı havayı solumana gönlüm razı gelmez." diye söylenip Ezgi'yi kaldırmıştı oturduğu yerden.

"Hepinizi öpüyorum, en güzel yerinden."

Ezgi de iyi geceler diye ekleyince olduğumuz yerden ayrıldılar. Ardından sadece bağıran bir Tuğra kalmıştı.

"Ezgi dikkat et annem. Bu kudurmuş namusuma göz dikti, iki güne aldatır seni benle!"

Kafamı sağa sola sallayıp kimsenin anlamayacağını bildiğim halde 'gençlik ölmüş' bakışları atarken telefonumun çalmasıyla elimi cebime götürdüm.

Arayan babamdı.

"Efendim baba?"

"..."

"Ee, çıktım şimdi ben, geliyorum az kaldı."

Yeni Okul AlarmıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin