BİRİNCİ BÖLÜM

31.5K 1.1K 1.6K
                                    

Başlama tarihini bırakana şeker vercem

Başlama 09.06.18 ~ Düzenleme 27.01.19

Şimdi heyecanla ilk bölümü şeedecegim. Güzel güzel okuyup diğer bölüme geçersiniz artık 💙

Genelde kitapların o giriş cümlesi olan "çalan alarm sesiyle uyandım" ifadesini kullanamayacağım çünkü başımda cırlayan abimin sesi kulağımı tırmalarken uyandıverdim.

"Ya hayvan gibi şey yapıyonuz ya." diye abime sitem ederken beni ensemden yakalayıp sürükleyerek banyoya bıraktı. Kapıyı kapatıp çıkınca arkasından seslendim.

"Bu nasıl uyandırma şeklidir ya ? Oldu olacak bir de gel kuçu kuçu deseydin."

Kapı birden açılırken abim kafasını kapı aralığından çıkardı. "Sus ve elini yüzünü yıkayıp kahvaltıya gel kuçu kuçu."

Allah'ım ! Ben böyle bir Abiyi hakedecek ne yaptım ? Doğru, bir şey yapmadım diye oldu hep bunlar.

Banyoda rutin işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçtim. Bugün pazardı ve ailecek kahvaltı yapacaktık.

"Günaydın anne, günaydon bobo." dedim patates kızartmasını üçer üçer ağzıma tıkarken.

"Boğulacaksın kızım, yavaş ayol."

"Karışmayın benim prensesime" diyen babama doğru sokuldum.

"Prenses ?"

Göz devirmeye çalışırken sakat gibi olduğuma eminim. "Hayırdır kardeş beğenemedin mi ?"

"Oldu olacak aslan parçası de. Bu nasıl argo lan. Sana bir haller oldu ha." Diyen abime dönüp konuştum.

"Püü, iki şaka da yapamıyoruz." Diye masadan kalktım doyduğumu anlayınca. "Yemiyorum hiçbir şey ya, iki lokma şeyi boğazımıza dizin anca."

Mutfaktan tam çıkarken ana kraliçenin "Yemezler Cansu hanım, sofra ellerinden öper. Toplar yıkarsın. Bende kalan son kolileri yerleştireceğim." demesiyle geri döndüm.

Ankara'dan İzmir'e taşınalı 1 hafta oluyordu.Pestilimiz çıkana kadar temizliğimiz daireye eşyaları yerleştirdikten  sonra her şey tamam sayılırdı artık, ufak bir iki koli dışında. Bu sürede babam okulumu da ayarlamıştı.

Babam burada ufak sayılmayan bir ofis tutmuş, işleri oradan yürütecekti şimdilik. Abimde üniversiteyi bitirmiş, babamın şirketinde çalıştığı için şimdi olduğu gibi çoğu zaman beraber çıkarlardı evden.

Babam evden çıkmış ayakkabılarını giyerken abim hiç bilmiyormuşuz gibi seslendi. "Biz çıktık." Yanaklarından öpüp uğurlayacak değilim tabi ki.

"Yallah"

Sofrayı topladıktan, bulaşıkları makinaya yerleştirdikten sonra yapacak bir işim olmadığından odama geçip Ezgi'ye bize gelmesi için mesaj attım.

Çocukluk arkadaşım olan Ezgi, bir yıl önce İzmir'e taşınmıştı. İki apartman ötemde oturduğu için yaklaşık 20 dakika sonra kapı çaldı.

Kapıyı açtıktan sonra annem ve Ezgi'nin öpüşüp koklaşma faslı nihayet bitince odama geçtik.

Zaten arayı hiçbir zaman açmadığımız ve yaklaşık bir haftadır hergün görüştüğümüz için pekte bir gelişme olmamıştı.

İstediğim kitapları getirdiğini görünce incelemeye başladım.

"Ee başlıyorsun yarın okula." Boş gözlerle ona baktım. Cidden geldiğimiz son seviye bu mu ?

"Başlamayayım mı ?" Diyince bana mal mısın aq bakışları yolluyordu. Bende ona tabi ki de değilim aq bakışlarımı. Emin misin bakışlarını yollarken bende hayır Cansu'yum bakışlarımı attım.

Attım işte susun.

"Ben bunu yaparken malzemeden mi çaldım bilmiyorum ki." Diyen anneme x-ray bakışları yolluyordum.

Ezgi'de oskarlık bir oyunculukla anneme katılıyordu. "Valla Nermin teyze bende bazen şüphe etmiyorum değil bak, hocaya falan mı üfletsek acaba ? "

Ona baktığımda oyunculuk yapmadığını farkettim. Püü kankalığım haram olsun köpek.

Bir iki saat sonra bakkalın kızının kocaya kaçmasından girmiş, bilmem kimin kaynının düğünde çıkan kavgada olanlardan çıkmıştık.

Resmi olarak yürüyen günah makinası olduktan sonra, artık bu kadar gıybet yeter bakışlarımı atınca bu seferde televizyonda ki gelin kayınvalide programlarına girmiştik. Neymiş efendim senin gelinin benim gelinime savaş kılıçları çekmiş. Teyze sen savaş kılıcını nereden biliyon ?

Saat dörte gelirken annem yemeği hazırlamaya gitmiş, Ezgi de bana okuldakilerden bahsetmeye başlamıştı.

"Ne beleş insanlar var görüyor musun." Triplerine girince bu seferde Baran'dan bahsetmeye başladı.

Baran Ezgi'nin sevdiği, ama Ezgi'yi sevmeyen beyefendiydi işte. Hiç sevmiyordum o çocuğu. Hayır yani sen kim köpeksin de sevmiyorsun kankamı ?

Saat altıya gelirken Babam ve abim dönmüştü. Babam ben ve Ezgi'ye sarılıp içeri girerken, abim Ezgi'nin saçlarını karıştırıp 'Naber ufaklık' deyip geçmişti.

"Hoşgeldin Abi."

"Hoşbuldum güzelim."

Biz masaya geçerken abim ve babamda üstlerini değiştirip geldiler. Aysun teyze, yani Ezgi'nin annesi Ezgi'nin yemeğe bizde kalacağını bildiğinden arama gereği duymamıştık.

Kim demiş sofrada konuşulmaz diye ?  Hep beraber sohpet eşliğinde yeğemizi yerken kendi kendime ne kadar şanslı olduğumu düşünmeden edemedim. Çünkü bazen insana hiçbir şeyin yokluğu koymazmışta, ailenin yokluğu koyarmış derler. Allah'a şükürler olsun ki her daim yanımda olan bir aile vermişti bana.

Yemeği bitirdikten sonra annemler içeri geçerken bende mutfağı toplayıp öyle geçtim. Ad aktarması mı yapmıştım ben ? On ikinci sınıf olmanın verdiği his ve eşit ağırlıkçı olmak böyle bir şeydi işte.

Saat on bire gelirken Ezgi gitmiş, abimde onu eve tek göndermemek için beraberinde gitmişti.

Yaz tatilinin son günüydü bugün. Yarın yeni bir sene başlıyordu. Yeni ortam, yeni arkadaşlıklar, yeni öğretmenler. Yeni okul alarmı çalıyordu kafamda.

İlk bölümü yazdık hayırlısıyla. Ben müq yazarınız bu müq bölümü müq okurlarıma ithaf ediyorum.

Hadi eyv ; 🦋

Yeni Okul AlarmıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin