"Öyle bir şey yapacağım ki bana bunları yaptığına pişman olacak !" Dedim hiddetle.
Ezgi'yle yatağa kurulmuş Alp'in bana yaptıklarını konuşuyorduk. Şimdi de ona yapacaklarımı planlıyordum.
"Kafasına kafasına sulukla vurmak nasıl fikir ? Evet evet bir güzel sulukla döveceğim onu. Ya da ayakkabımı ağzına yanlamasına sokayım ha ? Böyle ayak numaram çıksın küçük dilinde."
"Ne boş yaptın kardeşim bee." dedi saçmalamayı kes aq bakışlarını atarken. O sırada kapı çalınca açmaya Ezgi gitmişti.
Yaklaşık bir dakika geçmişken yatağımda dönüyordum. "Ne bitmez sarılma faslıymış be kardeş, ağaç olduk."
Tuğra kapıdan içeri girince ayağa kalkmaya üşendiğim için ayağımı elimmiş gibi havaya kaldırdım. Oda ayağını ayağıma tokuşturduktan sonra aynı anda söyledik. "Ayak selamı !"
Beraber gülüşürken yine Alp'in yaptıkları geldi aklıma. Gülüşüm yüzümde solarken, her şeyden haberdar olan Tuğra bana dönüp konuştu.
"Bu kadar abartma Cansu, hem acısını alırız zaten, ha ?"
"Trol neymiş göstereceğiz" diye ekledi Ezgi.
Gözlerim masamın üstünde ki Alp'in bilekliğini bulunca yavaş adımlarla ayağa kalkıp masaya doğru ilerledim.
Bilekliği bileğime geçirirken söylendim. "Göstereceğiz elbette."
•
"Önce bu çocuk nelerden hoşlanmazlar onları söyleyin." diyince, anlamsız gözlerle bana döndüler.
"Yenilgiden hoşlanmaz mesela."
"Ya da sözünün aksini yapılmasından."
"Meteden de hoşlanmaz o hödük !"
"Başka ?"
"Başka, bilmiyorum ki."
"Arkadaşları .." dedi Ezgi "Baran ve Tuğra onun en hassas noktalarından."
"Duygularıyla oynardak peki ?" diye atıldım sinsi sinsi gülerken.
•
Alp'e yapacağım şeyi beraber tasarladıktan sonra Ezgi'nin cafeden gittikten sonra ne yaptığını sormadığım geldi aklıma.
"Siz ne yaptınız cafeden gittiğinizde, anlatmadın ?"
Tuğra gözlerini büyüterek konuştu. "Nasıl anlatmadı ? Baran bile anlattı bize, fanfinfon yapmışlar."
"Ne ?"
•
-cafeden çıktıkları zaman-Ezgi'den ;
"Canımı acıtıyorsun, bırak." diye bağırdım Baran'a.
Durduğunda gözlerimi ondan ayırıp beni getirdiği yere baktım.
"Buraya niye geldik Baran ?" diye sordum bir iki adım geri giderken.
Sahilden metrelerce yukarda olan uçurumun tepesindeydik.
Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Niye mi geldik ?"
Bir iki adım ileri gittiğinde korkuyla ellerimi ellerine kenetledim.
Bakışları gözlerime, ardından da dudaklarıma kaymıştı. Hayır bile diyemeden dudaklarımı buldu dudakları.
Panikle geriye doğru çekilirken gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Ben onu bu denli severken onun yaptıklarını anlayamıyordum.
Hızla arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım ondan. Öylesine uzaklaşmak istedim ki o an, bir daha yetişemesin istedim.
"Dur Ezgi!" Sesi beni yavaşlatsa da durdurmamıştı.
"Dur lütfen, acı çekiyorum." Kulaklarıma inanmak istemeyerek olduğum yerde durdum. Ama bir türlü ona dönmeye cesaret edemiyordum.
Arkamdan konuşmaya başladığı zaman kalbimin sesi kulaklarımı doldurmuştu bile.
"Acı çekiyorum anasını satayım, deli gibi acı çekiyorum !"
"Biter sandım, gider sandım ama gitmiyor işte ! Bitmiyor Ezgi bitmiyor."
"Kaç gece kokunun hayaliyle uyudum biliyor musun ? .."
".. kaç gece ağlayarak uyudum.."
"..bilmiyorsun ! Ne kadar acı çektiğimi bilmiyorsun .."
"..senin için deli gibi kıvrandığımı görmüyorsun bile !.."
"..sana her yaklaşmaya çalıştığımda tersledin ulan beni ! Elin herifine bir kez gülümsediğinde kalbimin ağrısını görmeden tersledin.."
".. ödüm koptu biri benim gördüğümü görecek diye, biri benim sevdiğimin hayatına girecek diye.."
"..birini sevme düşüncene çıldırarak neler yaptığım bir bilsen.."
"..iki yıldır yanına yaklaşmaya çalışan erkeklerin nasıl anasını atlattığımı bir görsen.."
"..ama bu acı boğuyor artık beni .."
..ben.."
Hıçkırarak ağlayışıma engel olmadan döndüm yüzümü ona. Hızla yanına ilerledim, aramızda hiç mesafe kalmadığında durup konuştum.
"Sen ?"
"Ben seni sevmiyorum Ezgi." saçlarımı içine çektikten sonra konuşmaya devam etti. "Ben sana aşığım."
Kalbimin nereden attığını hissetmiyorumdum o an. Yapabildiğim tek şey o ağlarken iki yıldır ihtiyacım olan şeyi duymuş olma ağlamaktı.
Ağlarken gülmek derler ya hani, beni ağlarken güldüren adama dönüp öptüm.
"Ezgi." Diye ayırdı dudağını dudağımda. Anın büyüsüyle konuşamayıp "hm ?" Diyince kıkırdayarak konuştu.
"Ağlamaktan sümüğün akmış."
Burnumu içime çekerek cırladım. "Yaa, Baran. İğrençlik yapma."
"Ben miyim iğrenç ?" Diyerek tekrar öptü dudaklarımdan.
"Dudaklarından severim seni."
•
"Yani şimdi siz oldunuz mu ?" diye sorunca Tuğra bana dönüp konuştu. "Kızım senin jeton paraşütü mü ? Öptüm diyor ya işte. Başka ne olacaklar."
"Aman be, size de bir şey denmiyor."
Gözlerimi seni hınzır bakışları eşliğinde Ezgi'ye çevirdim.
"Demek dudaklarından seversin ha."
•
:🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Okul Alarmı
Novela Juvenil"Ya benden uzak durursun, ya benim olursun." dedi genç adam alacağı cevabın korkusunu gizlemeye çalışırken. Yana yatırdığı başını dikleştirip cevap verdi genç kız. "O değil de, lahmacun mu yesek ?" & - Hocam bir şey sorabilir miyim ? Ah (!) Gene...