"İyi bak o fotoğrafa." dedi Jungkook öfkeyle. "Babanın o kadına yaptığı şeyi sen de bana yapacaksın."
Jungkook, Jimin'e bakmamaya çalıştı. Onun güzel gözlerinden akan boncuk boncuk göz yaşlarını görmemek için direndi.
Jimin'in ona dokunmak için hamle yaptığını fark ettiğinde gücünü kullanarak yok oldu. Jimin'i odada yalnız başına bırakıp marketin önüne geldi. Jimin'le ilk karşılaştıkları marketin önündeydi.
Gidecek bir yeri mi vardı sanki?
Jimin'den başka...
Jungkook düşündü. Jimin'in babası hatalıydı. Sadece kendini düşünmüştü. Karaktersizdi, şerefsizdi.
"Benim bir suçum yok."
Jimin'in sessiz haykırışı doldu kulaklarına tekrar. Onun bir suçunun olmadığını biliyordu Jungkook. Yine de sinirlenmiş, ona patlamıştı.
Ellerini saçlarının arasından geçirdi. Jimin'in hıçkırıkları aklına geldiğinde sertçe kafasına vurdu.
Tanrı aşkına, Jimin'in gözlerinin yaşarmadına dayanamıyordu. Onun gözleri hep gülmekten kısılsın istiyordu. Jimin'e bu yakışıyordu çünkü.
Gözlerini kapattı.
Civcivinin sadece gözleri için canını verebilecekken onu ağlatmıştı. Onu yalnız bırakmış ve dışarıya çıkmıştı.
Pişmanlığı bütün hücrelerinde hissederken gözlerini açtı. Jimin'e sarılmak istiyordu. Kimseden dilemediği özrü Jimin için kullanmak, hatta onu affetmesi için yalvarmak istiyordu.
Onun minik civcivi ağlamayı hiçbir zaman hak etmemişti.
Jungkook gücünü kullanarak sevgilisinin odasına gitmeye çalıştı fakat işe yaramadı. Kaşlarını çatıp tekrar denedi. Sonuç yine olumsuzdu.
Gücünün neden işe yaramadığını anlayamadı. Bu sefer Jimin'in salonuna gitmek için yaptı hamlesini.
Hayır, hiçbir yere gidemiyordu.
Kalbinde keskin bir acı hissettiğinde bacakları titredi. Bir şeyler tersti. Gücünü kullanamaması ve kalbinde bir anda oluşan o acı...
Jungkook koştu.
Jimin'in evinin yolunu hatırlamak için çaba sarf ederken daha da hızlandı.
Sevdiği adama bir şey olmuş olabilirdi.
Jungkook görüş alanı buğulandığında elleriyle gözlerini sildi. Elleri ıslandığında durdu birkaç saniye.
Bu... Göz yaşı mıydı?
Jungkook ağlıyor muydu?
Hayatı boyunca ağlamayan Jungkook, Jimin için ağlıyordu. Kalbi korkuyla atıyor, bacakları titriyordu.
Gücünü tekrar kullanmayı denedi fakat olmadı.
Göz yaşları yanaklarından süzülürken tekrar koştu. Civcivinin evini gördüğünde şaşkınlık ve korku içinde durdu.
Sevgilisinin odasından dumanlar yükseliyordu. Etrafta koşuşturup duran insanlar ve korkuyla çığlık atanlar...
Etrafına baktı. Hayır, sevgilisi yoktu.
Bacakları titredi. İlk kez böyle bir şey hissediyordu.
Pişmanlık...
Jungkook, Jimin'i bırakıp gittiği için çoktan bütün hücrelerinde hissediyordu bunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ALİEN -KOOKMİN-
FanfictionDünya'ya bir görev uğruna inen bir uzaylı, bir insana karşı hiç bilmediği duygular hissederse? "Burası. Burası seni görüğümde hızlanıp duruyor. Bunun senin gezegenindeki anlamı ne?" *smut sahneler içerir* [TAMAMLANDI] *Angst sahneler içerir.* #Jikoo...