Belime sıkıca sarılan ellerle uyandım. Güneş bütün yüzüme gelse de, yakmıyordu. Gözlerimi yavaşça aralayıp hafifçe Jungkook'a döndüm. Uyurken dudakları büzülmüştü. Onun bu haline kıkırdayarak saçlarını alnından çektim. Kocaman bir bebek gibiydi uyurken.
Belimi saran ellerini okşadım. Elleri de yumuşacıktı. Sonra tekrar Jungkook'a bakmak için hafifçe döndüğümde Jungkook kıpırdandı.
"Beni izlemek için kıpırdanma."
Gözleri kapalıydı fakat çoktan yakalanmıştım. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Onu daha iyi izlemek istiyordum fakat rahatsız da etmiştim.
Çaktırmadan yavaş hareketlerle tekrar Jungkook'a dönmeye çalıştım. Bir anda belimdeki eller beni döndürdü ve ben, Jungkook'la burun buruna geldim.
"İstediğin bu muydu?" dediğinde gözlerimi kırpıştırıp yutkundum.
O... Yakından çok yakışıklıydı.
Uzaktan da çok yakışıklıydı.
Tanrım... Jungkook gerçekten yakışıklıydı.
"Beni uyandırdıysan bir şeyler yapmak zorundasın." dedi Jungkook sırıtarak. Kaşlarımı çattım.
"N-ne yapmalıyım?"
Jungkook kurnazca sırıttı.
"Banyo fantezisi."
Gözlerim kocaman açılırken utanarak geri çekilmeye çalıştım. Jungkook buna izin vermedi ve beni daha da kendine yapıştırdı. Dudaklarıma minik bir öpücük kondurduktan sonra tekrar sırıttı.
"Bunu seninle yapacağım, civciv."
Sonra beni bıraktı gülerek. Burnumu sıktıktan sonra yataktan kalkıp dolabın kapağını açtı. Dolaptan kıyafet çıkardıktan sonra bana döndü.
"Ben banyoya giriyorum. İstediğin an banyoya girebileceğini biliyorsun, miniğim."
Jungkook bana göz kırpıp odadan çıktığında kıkırdadım. Bu çocuk hiç uslanmayacaktı.
Jungkook ve ben ayrı ayrı banyo yapmıştık. Jungkook ben banyo yaparken gireceğini söylese de, girmemişti ve ben sağ salim banyodan çıkabilmiştim.
Banyo yaptıktan sonra aynaya bakmıştım. Boynumda Jungkook'un dün geceden bıraktığı minik morluk vardı. Parmaklarımı onun üzerinde gezdirdim. Beni sevdiğini biliyordum. Her şeyim ona aitti. Kalbim, aklım, bedenim...
Çünkü onu çok seviyordum.
Biz Jungkook'la kahvaltı yaparken kapı çalmış, Namjoon gelmişti.
"Ee," dedi Jungkook ağzına ekmek sıkıştırırken. "Bir şeyler buldun mu?"
Namjoon, Jungkook'un bayılmasını tuhaf bulmuş ve bu olayı araştıracağını söylemişti. Jungkook da bundan bahsediyordu.
Namjoon'un içtiği su boğazında kaldı ve bir süre öksürdü. Sonra kendine geldi ve hafifçe gülümsedi. Cevap vermek için bir süre beklemişti.
"Hayır. Bir şey bulamadım."
Jungkook'la kafamızı aynı anda salladık. Kahvaltımızı yaptıktan sonra kendimizi koltuklara attık. Jungkook beni kendine çekti. Sırtım onun göğsüne değerken kollarını belime sardı.
"Benim gitmemi mi beklediniz?"
Namjoon'un espirili sesini duyduğumuzda Jungkook'la kafamızı ona çevirdik. Beyden bahsettiğini anlamayarak Namjoon'a baktığımda Namjoon sırıttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ALİEN -KOOKMİN-
FanficDünya'ya bir görev uğruna inen bir uzaylı, bir insana karşı hiç bilmediği duygular hissederse? "Burası. Burası seni görüğümde hızlanıp duruyor. Bunun senin gezegenindeki anlamı ne?" *smut sahneler içerir* [TAMAMLANDI] *Angst sahneler içerir.* #Jikoo...