ÖZEL BÖLÜM

3.3K 345 277
                                    

YÜZ YIL SONRA...

"Jungkook'a ne oldu, efendim?"

Kefâli üzgünce gülümsedi. O olaydan bu yana yüz sene geçmişti fakat her Kefâli, bu hikâyeyi bütün gezegene izletirdi. Herkes bu ikilinin aşkını izleyip ders çıkartırdı.

Bu yeni Kefâli de öyle yapmış, bu acıklı aşk hikâyesini gezegenine izletmişti.

Kefâli, Taehyung'a baktı yavaşça. Sorusuna cevap vermek için onunla göz teması kurdu.

"Jungkook kendi gezegenine döndüğünde o zamanki Kefâli ona bir sürü deneyler yaptı. İlk amaçları Jungkook'u öldürmekti. Böylece Jungkook acı çekmeyecekti. Fakat Jungkook bunu reddetti."

Kefâli yavaşça nefesini üfledi.

"Onun amacı, tüm bu deneylerden geçmekti. Deneyler ne kadar acı verici de olsa dayanacak, ölmeyecekti. Sonra da Dünya'ya dönecek, sevgilisini bulacaktı.

Çok güzel dayandı. Acıyla bağırmaktan sesi kısıldı, zayıfladı. Fakat yine de dayandı.

Her gün Jimin'e dönme hayalleri kurdu. Eğer Jimin'e kaçarsa Kefâli'nin civcivini öldüreceğinden korktu.

Fakat vücudu bu kadar ilacı, iğneyi kaldırmadı. Acı içinde ölürken sadece Jimin'in adını bağırdı."

Kefâli gezegenindeki kişilere baktı. Hepsi ağlamıştı. Jungkook'un ve Jimin'in aşkına kimse dayanamamıştı.

"Neden onları ayırdı?" diye bağırdı Seokjin. "Onlar bunu hak etmedi!"

Kefâli yavaşça kafasını sallayıp onayladı Seokjin'i.

"Kefâli, aşkı bir güç sanıyordu. Dünya'nın aptal bir duyguyla kendi gezegeninden yukarıda olmasını kaldıramadı. O, aşkı bir televizyon gibi somut bir şey olarak görüyordu.

Bu duyguyu tatmadığı için, ne olduğundan bihaberdi.

Aynı Jungkook'un Jimin'in yanlış parmağına yüzük takması gibi, o zamanki Kefâli de aşkı yanlış yere taktı.

Bu isin sonunu Kefâli her zaman biliyordu. Jungkook, Jimin'den ayrılıp görevi tamamlayamasa kalbi patlayarak ölecekti. Görevi tamamlarsa da deneyler onu öldürecekti.

Jungkook'un sonu hep belliydi aslında. Her türlü ölecekti."

Herkes üzgündü. Hep pozitif olan Hoseok göz yaşlarını silip konuştu.

"Kefâli'ye ne oldu peki?"

"Kefâli, pişman oldu. Araştırmalarının sonucunda aşkın bir güç değil, bir duygu olduğunu anladı. Aşk, Jungkook'un kalbini güçlendirmemişti. Ya da Jungkook'a yeni bir özellik kazandırmamıştı.

Aşk, soyut bir şeydi. Kefâli bunu Jungkook öldükten sonra anlamıştı. Çok geç olmuştu fakat o da ilk kez bu yüzden ağlamıştı.

Pişmanlıkları ve üzüntüleri onu geceleri uyutmamıştı. Bu yüzden Jimin'i izledi bir süre. Jimin'in ruh gibi yaşamasını görünce gücünü kullandı.

İlk defa bir Kefâli, gücünü bir insanın hafızasını silmekte kullandı. Jimin'in artık ağlamamasını istedi.

Fakat kendi gücünü bunun için kullandığı için cezalandırıldı ve hapse girdi. Bütün gücü elinden alındı."

"Ne yani?" dedi Yoongi sertçe. Sesi üzgün ve sinirli geliyordu.

"Jungkook, Jimin için ölürken; Jimin onu unuttu mu?"

Kefâli yavaşça kafasını salladı.

"Jimin hafızası silindikten sonra hiçbir şeyi tam olarak oturtamadı. Evine döndü, yangın çıktığını söylediler fakat hatırlamadı.

Tasmasında Miri yazan bir köpeği vardı fakat onu ne zaman sahiplendiğini bilmiyordu.

Parmağında bir yüzük vardı. Nedensizce onu hiç çıkarmamıştı.

Bir buket çiçek ve Micky Mouse şapkası vardı evinde. Onları her gördüğünde sebepsizce gözleri doluyordu fakat sebebini bilmiyordu.

Hiç gitmediğine emin olduğu bir yerin özlemini çekiyordu. Etrafın yemyeşil olduğu, geceleri yıldızların oldukça belirgin olduğu bir yerin...

Her gece kırmızı bir ipe bakarak nedenini bilmeden hıçkırırarak ağladı.

Ramen, sucuk ve dondurma yiyemedi. Onları her gördüğünde nedensizce boğazı düğümlendi."

Kefâli yavaşça bir nefes aldı. Boğazındaki yumruyu götürmek istercesine yutkundu.

"Birgün, Jimin film izlemek istedi. İzleyebileceği bir film buldu fakat evde yiyecek bir şeyler yoktu. Markete gitti, hazır patlamış mısırla şeker aldı.

Poşeti sallayarak eve dönüyordu fakat elinden bir bozuk para düştü. Bozuk para yola doğru yuvarlanırken Jimin hiç önüne bakmadı.

Jimin'e orada araba çarptı. Kaderi onun peşini bırakmadı. Onu kurtaracak kimse olmadı bu sefer.

Çünkü onun kurtarıcısı kendisinden birkaç gün önce ölmüştü sadece."

Bütün gezegen tekrar hıçkırıklara boğuldu. Kefâli de akan göz yaşlarını sildi. Boğazını temizleyip yutkundu.

"Onlar sayesinde artık aşk, sevgi ve dostluk gibi kavramlar var gezegenimizde. Artık birine baktığımızda siyahlaşan gözlerimizin üstünden gelebiliyoruz. Ölmemeyi başarabiliyoruz.

Onlar sayesinde..."

Kefâli indi kürsüsünden. Herkesin gözünün içine baktı teker teker.

"Onlara KOOKMİN demenizi istiyorum." diyerek bağırdı titreyen sesiyle.

"Neden?" dediler diğerleri. Kefâli'nin cevabı belliydi.

"Çünkü onların isimleri bile ayrılmayı hak etmedi."

THE ALİEN -KOOKMİN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin