Jungkook'un saçlarını okşadım yavaşça. Baygın, yatakta yatıyordu öylece. Onun bayıldığını ilk defa görüyordum ve bu benim için çok zordu.
Onu hep güçlü biri olarak görmüştüm.
Ne olursa olsun her şeyin üstesinden gelecek kişi.
İşte yaptığım en büyük hataydı bu. Onun duyguları olduğunu unutmuştum ve kendi başıma hareket etmiştim. Ona hiçbir şey söylememiştim.
"Jimin."
Jungkook yavaşça gözlerini oynattığında elimi yanağına getirdim. Gözlerim çoktan dolmuştu.
"Buradayım, sevgilim."
Jungkook yanağındaki elimi tutup açtı gözlerini. Elimi yanağından çektikten sonra yavaşça doğruldu. Suratıma bakmadı hiç. Yorgun gözüküyordu fakat önceki gibi acı çekmiyor gibiydi.
"Jungkook-ah, ben özür dilerim. Ben onu demek istemedim. Gerçekten ben-"
"Ne istiyorsun?"
Jungkook kesti sözümü.
"Bir gün benim için silahın önüne atlıyorsun, iyileşince eskisi gibi hissetmediğini söylüyorsun."
Sonra sinirle güldü. "Gerçekten... Ne istiyorsun?"
Yutkundum. Jungkook'un gözlerinin içine baktım. Gözleri siyahlaşırken gözümden bir damla yaş aktı.
"Sadece yanımda kalmanı istiyorum." dedim ağlarken. "Sevdiğim insanın benim yüzümden öleceğini bilmek çok zor!"
Jungkook kaşlarını çattı. Ne dediğimi anlayamadığını fark etmiştim. Bu yüzden sessizce fısıldadım.
"Bana bakarken gözlerin simsiyah oluyor." dedim ve gözlerimi kapattım. "Ölüm kadar karanlık olan gözlerinle bakıyorsun bana."
Jungkook sessiz kaldı. Gözlerim kapalı olduğu için göremiyordum onu.
Namjoon, Jungkook'un bayılmasının altında bir şey olduğunu düşündüğü için araştırmaya gitmişti. Umarım her şeyin bir çıkış yolunu bulurdu. Böylelikle Jungkook'la bu hale gelmezdik bir daha.
"Bu yüzden mi ayrılmak istedin?"
Gözlerimi yavaşça aralarken kafamı salladım. Jungkook yüzümü ellerinin arasına aldı.
"Siktiğimin şeyini bana söylemeliydin!" dedi hafif bir sinirle.
"Kendi içine atman ve ağlaman beni deli ediyor." dedikten sonra kafamı kaldırdı.
"Bak bana."
Onun simsiyah gözlerine baktım. Her bakışımda kalbim acıyordu fakat yine de baktım.
"Bu gözler ve bu beden... Çoktan senin için ölmeye hazır."
Sonra dudaklarımızı birleştirdi. Beni öyle yavaş öpüyordu ki, dudaklarımızın arasına göz yaşlarım karıştı.
(YN : Buradan sonrası Smut gençlik, okumak istemeyen geçsin.)
Jungkook yavaşça göz yaşlarımı sildi. Dudaklarımızı ayırmamış, aksine daha da hızlanmıştı öpüşü.
Alt dudağımı ısırdığında hafifçe inledim.
"Benim duyduğum en güzel şarkı olan bu inlemeler benim."
Sonra dudaklarımı somurdu. Dudakları, dudaklarımı iyice somururken vücudum zevkle kasıldı. Sonra ayırdı dudaklarımızı.
"Bu kalın ve seksi dudaklar benim."
Jungkook yarama dikkat ederek çıkardı üstümü. Boynuma gömdü dudaklarını. Boynumu somurup öperken yavaşça saçlarını çekiştirdim. Tanrım, bu harika bir histi.
"Bu pürüzsüz boyun benim."
Sonra köprücük kemiğime geçti. Köprücük kemiğim boyunca öpücükler kondurdu vücuduma.
"Her gördüğümde beni çıldırtan bu köprücük kemikleri benim."
Sonra meme ucuma geldi. Diliyle meme ucumu ıslatıp emdi. Kafasını iyice eme ucuma bastırdım. Meme ucumu o kadar zevkle emiyordu ki, kendimden geçiyordum.
Jungkook dudaklarını meme ucumdan çekti. Parmaklarıyla oynarken konuştu.
"Bu meme uçları da benim."
Sonra dilini üst bedenimde gezdirdi. Pantolonumu çıkarıp yere attı. Baksırımı da çıkardığında çırılçıplak vücudum gözlerinin önündeydi.
Jungkook yutkunup bana baktı bir süre. Sonra dudaklarını erkekliğime bastırdı bir anda.
"Tanrım!"
Büyük bir zevk dalgası vücuduma yayıldı. Jungkook penisimi hafifçe dişlediğinde kafamı geriye atıp inledim.
"Her defasında benim için sertleşen bu penis de benim."
Sonra eliyle biraz gitgel yaptı. Ben zevkle ona devam etmesini bağırırken Jungkook daha da hızlandı. Eli o kadar güzel hareket ediyordu ki, gözlerim zevkle kapandı.
"Jungkook-ah!" derken zevkle bağırdım. "Ben, geliyorum!"
Jungkook sırıtarak daha da hızlandırdı elini. Bütün vücudum zevkle yanarken tekrar inledim. Aldığım zevk ölçülemeyecek kadar fazlaydı.
Titreyerek Jungkook'un eline boşaldığımda Jungkook dudaklarını yaladı. Elleri hep sperm olmuştu fakat o bunu umursamayarak elini yavaşça yaladı.
Tişörtünü çıkarıp attı. Pantolonunu da çıkardığında baksırından çıkmaya hazır olan penisi girdi görüş alanıma. Onu içimde hissetmek için kuduruyordum şu an. İçimde olmaya çoktan hazırdı.
Jungkook yarama dikkat ederek beni çevirdi. Kalçamı hafif ayırıp deliğimi öptü. Diliyle deliğimin etrafını yaladıktan sonra dilini deliğime soktu. Dili içime girip beni keşfederken tekrar bir zevk dalgası beni çoktan ele geçirmişti.
"Devam et, lütfen!"
Jungkook beni adeta diliyle beceriyordu. Diliyle içimde gitgeller yapıyordu ve bu beni daha da çok istekli bir hale getiriyordu.
Jungkook deliğime tekrar bir öpücük kondurduktan sonra baksırını da çıkarıp attı. Penisi artık özgürdü ve çoktan kocaman olmuştu.
"Penisimi her zaman çevreleyen bu delik benim." dedi Jungkook penisini kalçamın arasına sürterken.
"Beni istiyor musun?"
Zevkle kafamı salladım fakat Jungkook o boğuk ve seksi ses tonuyla tekrar sordu.
"Beni istiyor musun, civcivim?"
Zevkle döküldü sözcükler dudaklarımdan.
"İstiyorum! Seni içimde istiyorum."
Jungkook seksi bir şekilde güldü.
"Beni özledin mi?"
"Tanrım..."
Kalçamda sürtünen sert penisini hissettikçe daha da istiyordum onu.
"Çok özledim!"
Jungkook erkekliğini yavaşça deliğimden içeri sokarken zevkle bağırdı.
"Sırf bunlar için yaşayacağım." dedi Jungkook içimde gitgeller yaparken.
Jungkook içimde hızlandı. Beni sertçe becerirken odanın içinde çığlık atıyordum.
"O siktiğimin siyah gözünü yeneceğim ve benim olan her şeyi tekrar tekrar somuracağım."
Jungkook gelmek üzereyken içimden çıktı. Kalçama boşaldığında zevkle inliyordu.
Sonra kalçama minik öpücükler kondurdu ve beni tekrar çevirdi. Dudaklarımı yavaşça öptüğünde gülümsedim.
"Hep birlikte olacağız." dedim ellerimi saçlarında gezdirirken. Jungkook da gülümsedi ve beni tekrarladı.
"Hep birlikte olacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ALİEN -KOOKMİN-
FanfictionDünya'ya bir görev uğruna inen bir uzaylı, bir insana karşı hiç bilmediği duygular hissederse? "Burası. Burası seni görüğümde hızlanıp duruyor. Bunun senin gezegenindeki anlamı ne?" *smut sahneler içerir* [TAMAMLANDI] *Angst sahneler içerir.* #Jikoo...