BÖLÜM 4

4K 453 239
                                    

Eve gidene kadar paranoyak gibi arkama bakıp durmuştum. Jungkook denen psikopat adını bağırdıktan sonra beni takip etmemişti. Yani en azından ben öyle düşünüyordum.

Eve girip hızla kapıyı arkamdan kapattım. Nefes nefese kalmıştım ve hala korkuyordum.

Beni kurtardığı için teşekkür de etmiştim. Benden ne istiyordu?

Elimdeki poşete baktım.

"Düşürdün."

Sesi kulaklarımda yankılanırken kafalı iki yana sallayıp mutfağa gittim. Poseti içindekilerle beraber çöpe atıp salona geçtim. Sabah sabah nerden bulaştıysam böyle birine?

Saçlarımı geriye atıp telefonumu elime aldım. Sosyal medyada biraz oyalandım. Zaman geçmek bilmiyordu bu yüzden o lanet markete gitmeden önce seçtiğim filmi açtım. Film bittince izlediğim yabancı diziyi açtım. Ondan da birkaç bölüm izlediğimde çoktan akşam olmuş, hava kararmıştı.

Akşam yemeği pek yemezdim. Çoğunlukla üşenirdim. Bu yüzden mutfaktan ekmeğin yarısını böldüm. Tekrar televizyonun karşıs karşısına geçtim. Dizimden bir bölüm daha açacakken durdum.

Bir his... Sanki arkadan biri sizi izliyormuş gibi...

Yutkundum. Nefesimi tutup ortamı dinledim. Duyduğum nefes alış-veriş sesleriyle gözlerim kocaman açıldı. Arkama dönüp bakmaya korkuyordum.

Ellerim titrerken, kumanda elimde kalakalmıştım öyle. Bütün cesaretimi topladım. Yavaşça arkamı dönerken bütün vücudum titriyordu.

Arkamı tam olarak döndüğümde gözlerimi kırpıştırdım. Derin bir nefes verdim.

Tanrım, kimse yoktu.

Hızla ayağa kalkıp bütün odaları kontrol ettim. Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra dış kapıya koştum. Kapıyı her tarafından kilitlediğimde artık kendimi güvende hissediyordum.

Salona tekrar geçtiğimde gözüm pencereye gitti. Birkaç adım atıp pencerenin önüne geldim. Hafifçe yutkunarak aşağı baktım.

Onu gördüğümde gözlerim kocaman açıldı. Hemen geri çekildim. Hayır, Jimin-ah, o sapık buraya kadar seni takip etmiş olamaz. Tekrar aşağı baktığımıda Jungkook denen sapığın orada olduğuna emindim artık.

Bana kocaman sırıtarak bakıyordu. Aramızda onlarca kat olmasına rağmen göz göze geldik ve o bana şirince el salladı.

Pencereden hızla geri çekildim. Oturduğum koltuğa koşup telefonuma baktım. Telefonum yoktu.

Nefes alışverişlerim hızlanırken koltuğun altına baktım. Buraya koyduğuma emindim ama şimdi hiçbir yerde yoktu. Polisi aramalıydım.

Tık tık tık.

Olduğum yerde dondum. Hayır, o olamazdı. Sadece birkaç saniyede kapımın önüne gelmiş olamazdı. Muhtemelen kapıcıydı.

Kapıya yaklaştım. Eğer kapıcıysa ondan polisi aramasını isteyebilirdim.

"Kim... Kim o?"

"Selam."

Korkuyla birkaç adım geriye attım. Sesi bu sabahı hatırlattı bana. Bacaklarım alt dudağımla titrerken derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

"Git buradan."

Söyleyebileceğim sadece bu iki kelimeydi. Peşimi bırakmayan bu adamdan o kadar korkuyordum ki, kelime haznemi boşaltmıştım.

"Az önce aradığın telefonun bende. Kapıyı aç da vereyim."

Düşmemek için bir yere tutundum. İmkansızdı. Az önce telefonumu aradığımı bilmesi imkânsızdı. Aynı telefonumu almasının imkansız olduğu gibi...

"Gitmezsen polisi arayacağım."

Kapının diğer tarafından gülme sesi geldi.

"Hadi ama, birbirimizi kandırmayalım. Polisi arayabileceğin telefonun şu an bende, civciv."

Yavaşça kapıya yaklaştım. Tek gözümü kapatıp deliğe yaklaştım. Ne kadar korksam da bunu yapıyordum aptal gibi.

O sapık benim baktığımı anlamış gibi dürbüne yaklaşıp bütün dişlerini göstererek gülümsedi. Yüzündeki dövmeler ona seksilik katarken böyle gülümsemesi oldukça şirindi. Beni takip edip evimi bulmasaydı ve onu başka bir anda tanısaydım, gerçekten yakışıklılığı hakkında makale yazabilirdim bile.

Ama o, sapıktan başka biri değildi.

"Ah, kapıyı açmayacak mısın?"

Sessiz kalıp ona bakmaya devam ettim. Belki bıkıp giderdi, ha?

"İstediğim zaman evine girebileceğimi biliyor musun?"

Söylediği şeyle gözümü dürbünden çektim. Kafamı kapıya koydum. Hayır, giremezdi. Her yer kilitliydi, gelemezdi.

"Doğru." Kendi kendine konuşuyordu. "Bilmiyorsun."

Kafamı kaldırdım. Tekrar dürbüne baktığımda o yoktu. Gitmişti. Galiba kurtulmuştum. Derin bir nefes verdim.

"Selam, civciv."

Arkamdan gelen sesle hızla arkamı döndüm. Gözünün altında dövme olan, saçının bir tutamı mavi olan adam karşımda duruyordu.

O sapık evimdeydi.

Bacaklarım beni taşıyamadı artık. Gözlerim kararırken son gördüğüm şey o sapığın bana bakıp göz devirmesiydi.

THE ALİEN -KOOKMİN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin