Bugün malec hakkında çok güzel bir sahne var.
Magnus Alec'e kendi hakkında geçmişte olan kötü anıları anlatacak ve Alec de onu dinleyip "Sende çirkin olan bir şey yok." Diyerek ona sarılacak.
Benim için zor bir sahne çünkü duygusal olması lazım ve senaryoda gözlerimin dolması lazım.
Bu yüzden birkaç kez kendim de evde prova yapmıştım ve burada da Matt ile provayı sürdürdük ve en az 3 çekim sonucu mükemmel olana ulaştık.
"Kendimi kötü hissediyorum, yani Alec bu şeye dolaylı olarak neden oldu ve ben her zamanki gibi ona sinirliyim."
"Ben artık takmayı bıraktım." Dediğimde sahnenin çekileceği alana gelmiştik. Prova yapılırken cidden o eziyetleri çektiğimi hayal ederek gözlerimin yaşarmasını sağlamıştım. Sonrasında Matt bana sözlerini söyleyip sarılmıştı.
Ve ben cidden onun kollarında huzur bulduğumu hissettim. Sanırım kendimi role fazla kaptırmıştım.
...
"Mükemmeldi." Dedi Matt sevinçli bir şekilde etrafımda dönerek. "Harika işler başardık bence bugün. Ben bile ağlayacaktım neredeyse."
"Ben gerçekten duygusal hissediyorum kendimi şu an. Magnus karakterine fazla bağlandım sanırım."
"Ben de Alec'e çok bağlanmak istiyorum ama sonra birden bir aptallık yapıyor ve vazgeçiyorum."
Dediği şeyle gülmem yüzüme yayılırken gülüşüme karşılık o da gülmüştü.
"Sana kızıyorum ama sana kızdığım şeyleri kendim yapıyorum sanırım." Deyip kahve makinesine yaklaştım ve ikimize kahve yapmaya başladım.
"Her zaman öyle olmaz mı zaten?" Diyerek arkadan bana yaklaştı ve omzumun üstünden kafasını uzatıp tezgaha baktı. "İnsanlara hataları yüzünden kızarız ama o hatayı kendimiz onlarca kez yapmış oluruz."
Elini tezgaha koyduğu zaman bana olan bu fazla yakınlığı ile aniden gerilmiştim.
Tuhaftı, rolden hala çıkamamış olmalıydım.
Ondan uzaklaşırsam yanlış anlayabilirdi o yüzden bozuntuya vermeden kahveleri yapmaya devam ettim. Zaten çok geçmeden Matt benden uzaklaşıp dolaba yönelmişti.
"Ben de ikimize bir şeyler hazırlayayım. Bu aralar yemek tarifleri üzerinde çalışıyorum ama şu an sadece sandviç yapabilirim."
Ona küçük bir gülümseme atıp kahveleri bardaklara doldurmaya başladım. Hemen sonra ikimiz masaya geçip oturduk.
"Geçenlerde bir şey duydum." Dedi kahveyi dudaklarına götürürken. "Sanırım bu sezon ayrılık sahnemiz olacakmış."
"Barışırız." Dedim omuz silkerek. "Bu iki aptal uzun süre uzak kalmaz."
"Öyle ama yine de ayrılık olsun istemiyorum. Zaten çok fazla sahneleri yok bir de ayrılık yüzünden birkaç bölüm uzak kalacaklar. Bu hoşuma gitmiyor."
Kafamı haklısın dercesine sallayıp kahvemi içmeye devam etmiştim.
"Ne diyebilirim ki, belki ayrılık sahneleri olsa da yine sahneleri olur."
"Keşke flashback sahneleri olsa ikisinin."
"Belki de olur, bilemeyiz."
"Ben bu yazarlardan hiçbir şey beklemiyorum artık. Bize sahne yazdıkları zaman şaşırmaya başladım, aa bizi de hatırlamışlar moduna giriyorum."
"O moda giren tek kişi ben değilmişim, sevindim şu an."
Elimde duran kahveyi sakince içerken Matt'in gözlerinin üstüme dikilmesi ile gerilmiştim ama neden gerildiğim hakkında bir fikrim yoktu.
"Noldu?"
"Dudağının üstünde... kahve kaldı da."
Yanda duran peçeteyi alıp dudaklarımı sildiğimde Matt'in güldüğünü fark etmiştim.
"Çok sevimli duruyordun. Bıyıklarına süt yapışmış kedi gibi."
Ona gözlerimi kısarak baktığımda daha da gülmüştü.
"Ve şimdi de sütü elinden alınmış kedi bakışı atıyorsun."
"Biraz daha buna devam edersen üstüne atlayıp seni bir kedi gibi cırmalayacağım."
"Yapsana hadi." Deyip eliyle saçımı karıştırdı. "Arada bir de miyavla tam olsun."
Elini sinirle ittim ama sonra birden eliyle yüzümü kavradı ve çenemi sıkıp yüzümü incelemeye başladı.
"Gerçekten çok güzel bir adamsın Harry. Ama bu kediye benzediğin gerçeğini değiştirmiyor."
Yanımdan kalkıp tezgaha yöneldiği zaman söylediği bir cümleye takılı kalmıştım.
Çok güzel bir adamsın Harry.
...
Ama cidden öylesin bebeğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Desire (Shumdario)
FanficHarry de Matt de Shadowhunters dizisini çekerken tanışmış iki bekar aktördür. Ve dizideki yakınlıkları onları iyi yerlere götürmez...