32. bölüm

1.8K 139 105
                                    

Paneller bittikten sonra hepimiz bir yerlere dağılmıştık ama tahmin edeceğiniz gibi Matt kesinlikle beni bırakmadı ve bundan gayet memnunum.

"Ne var biliyor musun?" Deyip salondaki koltuğuma elindeki cips kasesi ile yerleşti. "Bir karavan satın alalım."

"Ne yapacağız karavanı?"

"Bir haftalık kampa ne dersin?" Deyip gözlerini üstüme dikti. "Kamplara bayılırım, çok güzel yerler biliyorum. Hem gözlerden uzak oluruz."

"Matt... karavan diyorsun. Tatile çıkmak gibi bir şey değil bu."

"Bunun ötesinde bir şey." Deyip beni yanına çekti. "Kimse olmayacak, baş başa olacağız. Gece yıldızları izleyeceğiz, sabah denizi. Yapalım işte, ne var bunda?"

"Kişisel hijyen benim için çok önemli ve orada nasıl bunu sağlayacağız?"

"Sen bayağı geri kalmışsın bu konuda. Artık karavanlar ev gibiler. İçinde duşu, lavabosu bile var. Ama tabii sen istemezsen seni zorlayamam."

"Düşüneyim ben bunu bir."

"Sen düşün, ben de uygun bir karavan bakarım. İnan bana, çok hoşuna gidecek. İstersen dışını istediğimiz renklere de boyarız ne dersin?"

"Olur, bayağı güzel olur hem de." Dediğimde ağzıma bir avuç cips tıkmıştı.

"Bu gece de burada kalabilir miyim?"

"Tabii ki." Deyip uzandım ve dudaklarına bir öpücük bıraktım. "Seni yanımda görmekten memnunum."

"Çok dağınığım ama değil mi?" Deyip çocuksu bir edayla dudak büzmüştü.

"Sayılır... aşırı değil ama öylesin. Ben biraz temizlik takıntısı olan bir insanım. O yüzden dikkatimi çok çekiyor. Mesela cipsli ellerini iyiliğin için koltuğumun yüzeyinden uzak tutmalısın."

"Tamam babaanne, sen ne dersen o." Deyip uzandı ve bu sefer o bana bir öpücük verdi. "Senin şu sıkıcı hayatın biraz renklenmeli. Hayat böyle küçük hesaplar ile geçmez bebeğim."

"Düzen ve temizlik konusunda sinirim bozarsan koltukta yatmak zorunda kalırsın."

"Tamam, tamam. Bir şey demedim. Senin evin senin kuralların, itaat etmek zorundayım. Ama bir gün sen de benim evime gelmelisin. Hep ben sana geliyorum."

Biten cips kasesini sehpaya bıraktığında ona ters bir bakış atmıştım.

"Anlaşıldı, kase mutfağa gidecek ve eller yıkanacak." Deyip söylene söylene ayaklandı ve mutfağa yöneldi. Arkasından gülüp koltuğa biraz daha yayıldım.

"Karavan işi aklıma yatmaya başladı." Dedim ona seslenerek.

"Dediğim gibi, mükemmel ötesi bir fikir ve bence kesinlikle yapmalıyız."

Birkaç dakika sonra yanıma geldiğinde bir yastık alıp onun kucağına yatmıştım. Matt de hemen saçlarım ile oynamaya başladı.

"Hem otelden daha az riski var inan bana. Otellerde görülürsek ilişkimiz anında ortaya çıkar. Hem ben seninle baş başa olmak istiyorum. Denize baş başa girelim, etrafımızda kimse olmasın istiyorum."

Elleri hala nazikçe saçımda dolaşırken gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım.

"Güzel bir karavan bulalım o zaman."

"Ben yarın bakmaya başlarım ilanlara. Senin için en hijyenik olabilecek karavanı seçeceğim sen hiç korkma."

Elini uzatıp elimin üstüne koydu ve parmaklarımız birbirine kenetlendi.

"Hayattaki en güzel şey senin yanında olmak." Deyip yavaşça boştaki eliyle yüzümü sevdi. Sonra da düşüncelere dalmış gibi yüzüme bakmaya başladı.

"Sorun ne?"

"Magazinlerden kaçmak istemiyorum. Direkt çıkıp açıklama yapsak olmaz mı? 2. Sezonun başlamasına henüz zaman var. Reyting için olduğunu düşünseler bile umurumda değil."

"Bilemiyorum Matt, biraz düşünelim bunu."

"Ben seninle rahat rahat takılmak istiyorum, rahat rahat gezmek."

"Bu açıklamayı yaptığımız anda öyle bir şey olması mümkün olmayacak. Her gittiğimiz yerde fotoğraflanacağız. Sürekli hakkımızda yalan haberler çıkacak. Araları bozuldu mu??? Evlenecekler miii? Reyting aşkı mııı? Peşimizde gezen herkes bir ton soru soracak. En azından bir süre gizlemeye çalışalım. Zaten öğrenilecek olursa biz gizlerken kendi kendine ortaya çıkar."

"Haklısın. İnsanların hakkımda konuşmasından nefret ediyorum." Dedi dişleri arasından konuşarak. "Sanki hakları varmış gibi bizi konuşuyorlar. Oysa onlardan hiçbir farkımız yok. Neden insanlar bizim hayatımızı öğrenmek istiyorlar ki? Ünlü bir dizide oynamışım, eee ne var bunda? Sizden farklı bir şey yemiyorum, sizden farklı bir dünyadan da gelmedim. Bazen bu sektör beni çok yoruyor."

"Beni de. Aslında ben daha mütevazi bir hayatı tercih ederdim elimde olsa ama bu işe çekilirsen çıkışı kolay kolay bulamıyorsun." Deyip onun kucağından kalktım ve bu sefer omzuna başımı koydum. "Ama burada, kimse yokken seninle çok mutluyum. Buna devam etmek istiyorum."

"Ben de istiyorum." Dediğinde gözlerim ona çevrilmişti.

"Karavanı alalım. En azından 10 günlüğüne buradan uzaklaşalım."

Çenesine bir öpücük bıraktığımda yeni çıkan sakalları dudağıma batmıştı.

"Sakalların batıyor." Dedim geriye çekilip gülerek.

"Öyle mi?"

"Evet öyle." Dediğimde beni çekip aniden koltuğa yatırdı ve üstüme uzandı.

"Şimdi de batıyor mu?" Deyip yüzünü boynuma bastırdı ve bile isteye sakallarını boynuma sürterek beni öpmeye başladı.

"Matt... ya... yapma..."

Bir yandan gülüp bir yandan da onu itmeye çalışıyordum. Hem gıdıklanıyordum hem de çok fena huylanıyordum. Buna bir süre daha devam etti ama sonra hareketleri yavaşladı ve sonrasında yüzünü yüzüme çevirdi.

"Keseyim mi sakallarımı?"

"Hmm... bilmiyorum. Sana yakışıyor. Sakalsız halin daha çocuksu ama bu halinin de ayrı bir çekiciliği olduğunu itiraf etmem gerekiyor."

"Güzel itiraflar bunlar." Deyip üstüme uzandı ve dudaklarıma birkaç küçük öpücük bıraktı. Sonrasında yüzümde gezdi dudakları ve en son çeneme inip çeneme küçük bir ısırık bıraktı.

"Yapma..." dedim gülerek. "Senin yüzünden her yerimde diş izi olacak."

"Harika işte, daha ne istiyorsun?" Deyip tekrar dudaklarıma yöneldi. Kısa süren bir öpücüğün ardından da geriye çekilmişti.

"Ne dersin, sence de artık odaya çıkma vaktimiz gelmedi mi?"

"Geldi de geçiyor bile."

....

Aww bunlar çok şekerler

Desire (Shumdario)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin