TİMUR
Özlem duyarak uyandığım bir sabah daha olmuştu işte.
Onu düşünmeden edemediğim bir sabah daha...
Yastığıma o diye sarılıp rüzgarlardan kokusunu dilendiğim bir sabah daha.
Onsuzluktan boğazımın düğümlenerek uyandığım bir sabah daha.
Özlemin,hasretin tenimin her bir zerresini delik deşik ettiği bir sabah daha.
Aylar boyunca sadece şunu anlamıştım...
Özlem kadar kuvvetli ve iç yakan bir his daha yokmuş bu dünyada. Uzaktan uzağa sevdiğin kadını izlemek,aşk ile bağlanmak,tüm varlığınla o gelecek diye beklemek, her canın istediğinde sarılamamak, öpememek, dokunamamak...
İşte tüm bu duygular yakmış,kavurmuştu içimi.Hayatımın en zor dönemi gibiydi uzaktaki sevgiliye kavuşacağım günü beklemek ve sadece o günün hayali ile yaşamak... Ruhum ona susamış, bedenim acı çekiyordu.
Dışarıdan bakıldığında her şey yolunda gibi görünüyordu.Çünkü teknik olarak su içebiliyor, yemek yiyebiliyor, yürüyebiliyor, sohbet edebiliyor ya da uyuyabiliyordum. Ama içimde tufanlar kopuyor, fırtınalar çıkıyor, hortumlar oluşuyordu.Sonra da darmadağın bir ruh halinde yaşayıp duruyordum.
Düzen kalmamıştı hayatımda.Aşk'ı tattığımdan beri bozguna uğramıştı her bir duygum.Acımasızca sağa sola savruluyordum.
Çarşıya indiğimde gözlerim hep çiftleri buluyor,dakikalarca onları hep kendimmiş gibi hayal ediyordum. Onlara bakıp iç çekiyor,Feride'ye kavuşacağım günü sabır çekerek bekliyordum.
Onsuz geçen günler de çektiğim acılar,sancılar iki katına çıkıyordu sanki.Boşlukta kürek çekmek gibi, gözü kapalı karanlıkta yol almak gibi, çölde su aramak gibiydi onsuzluk...
****
Derin bir nefes alıp yataktan çıktım.Sıcak havalar yerini dondurucu soğuklara bırakalı çok olmuştu.Ya da ben öyle sanıyordum.
Tenime çarpan soğukla düşüncelerimden sıyrılıp odanın kasvetli havasını aydınlatması ümidi ile perdeyi araladım.Aylar önce her yerin kupkuru olduğu,sıcaktan gazele dönen bitkilerin etrafı süslediği bu topraklar artık beyaza bürünmüştü.Gelinlik giymişti her bir ağaç,her bir çatı.Dumanlar tütüyordu bacadan.Herkes kışın ortasında yazı yaşarken evlerinde, ben yine kış yaşıyordum içimde.
Kapımın tıklatılması ile bakışlarımı ruhuma işleyen beyazlardan ayırıp odanın içinde ilerlemeye başladım.Eşikte bekleyen annemi görünce içten olmasa da hafifçe gülümsedim.
''Günaydın anne''dedim elime içeri geçmesini göstererek.
''Ne günaydını oğlum.Günaydın olalı çok oldu.Neredeyse ikindi namazı okunacak''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERİDE
Narrativa generale(TAMAMLANDI) Hayat.. Bazı şeyleri kafana vura vura,bazı şeyleri de kalbini kıra kıra öğretir. Ben kalbi kırıla kırıla öğrenenlerdendim.Adam sanıp yüreğimi verdiğim,bununla yetinmeyip hayallerimi,ümitlerimi ve en önemlisi sevdamı emanet ettiğim kocam...