•Bölüm 1• "Tehdit"

17.4K 285 29
                                    

"İzbe sokaklarda gezinen sırların tüyler ürperten intikamı."

Bütün sokakların arasına karıştım. Bütün ışığı yuttum ve karanlıkta kaldım. Rahat ayakkabılarımın zeminde bıraktığı telaşlı adımlar, ardımda büyüyüp küçülen gölge kadar korku salmıyordu içime. Bıkkınlıkla derin bir nefes aldığımda, dudaklarımdan dökülen buhar havaya karıştı. Bitkin bedenim daha fazla dayanamayıp durunca, gölge de durmuştu.

"Sana kaç defa daha söylemem gerekiyor?" Diye sordum boynumun arasında süzülen saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırırken. Bir süre önümde ki yola ve açtığı sokaklara baktım. Cevap gelmeyince, "Söyler misin?" Diye sordum dişlerimin arasından. Bu takip artık canımı sıkmaya başlamıştı. Ayağımla ritim tutarken bir yandan da cevabını bekliyordum.

"Bana bak!" Diye uyarı dolu bir ses sokakta yankılanınca, önce omzumun üzerinden karanlığa karışmış bedenine baktım, ardından tamamıyla ona doğru döndüm. Ellerimi ceplerime tıkıştırırken bir yandan da ışığın hafif aydınlattığı sokakta kaçış yolu seçiyordum kendime. Göz teması olabildiğince kurmamaya çalışsam da bu adamın yanında çok şansım yoktu.

"Senden ortalama kaç günde kurtulurum? Peşimi bırak artık, canımı sıkmaya başladın."

Biçimli kaşlarının cesaretime karşı şaha kalktığını karanlıkta bile fark edebiliyordum. Yüzünü az buz seçebilsem de tamamıyla görebildiğim söylenemezdi. "Bugün cesaret yüklüsün sanki," dedi tehlikeli bir tınıyla. Ardından bana doğru büyük bir adım attı. Kalbim teklerken simasını cılız ışıktanda destek alarak daha net görebiliyordum. "Sanırım sana sihirli kelimeyi daha söylemedim."

Kaşlarım çatılsa da gözlerimin önüne indirdiğim duvarları yumruklamayı bıraktım. Kendimi ifadesizleştirmeye çalışırken olabildiğince soğukkanlı davranıyordum. Ya da davranmaya çabalıyordum. Bilemiyorum, bu adam bütün dengemi yerle bir etmişti.

"Ne diyorsun, anlamıyorum? Daha açık konuş." Sorum karşısında sağ dudağının kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Yüzünde hala 'ben belayım' ifadesi vardı.

Parmağını hafifçe havaya kaldırıp bana beklemem için işaret verdiğinde, ayağımla ritim tutma işine tekrardan döndüm. Gözüm hala yüzünde takılı kalmıştı. Elleriyle ceplerini yokladı. "Aha," dedi memnun bir sesle. Ardından eli montunun iç cebine gitti ve orada durdu. Yaptığı her hareketi dikkatle izlerken durduğu elinde donup kalmıştım.

HERCAİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin