•Bölüm 10• "Yüzleşme"

3.2K 180 33
                                    

Zamanın üzerime örttüğü örtüyü kaldıralı uzun zaman olmuştu. Ben artık anı yaşayan bir beden olarak kalmıştım geride. Sabahın geldiğini belli eden güneş pencereyi delerek gözlerime ulaştığında birşeyler mırıldandım. Ne dediğimi bilmesemde isyan etmiştim muhtemelen. Bir elimi gözlerime siper ederken diğer elimi yatağın yan tarafına attım. Kolumun altında hissettiğim boşlukla yatağımdan doğruldum.

Miran yanımda değildi.

Uykum vardı ama yine de örtüyü üzerimden atıp ayaklarımı yatağın yanından sarkıttım. Üzerime geceliğin bornozunu giydikten sonra, dolaba yöneldim. Bir duşa girsem iyi olacaktı, üzerimde derin bir yorgunluk kol geziniyordu. İçinden açık mavi dar paça, üzerine de lacivert bir bluz aldıktan sonra iç çamaşırlarına yöneldim. İhtiyacım olanı alıp kapağı kapattım. Esnemekten önümü göremiyordum mübarek. Ayağa kalkınca daha da bastırmıştı uyku, kıyafetlerimi de aldıktan sonra adımladım. Kapıyı açıp içeri girerken aklım hala Miran'daydı. Nereye gitmişti yine? Üstelik gece bana bir yere gideceğimizi söylemişti. Veda vakti demişti.

Zaten burada durmak istemiyordum artık. Kıyafetleri kirli çamaşır sepetinin üstüne koyup duşakabine girdim. Soğuk su üzerime aktığında irkilsemde kendimi zorlayıp altına girdim. Sanırım kendime gelmem gerekiyordu, nasıl bu kadar gurursuz olduğumu düşünmem, bunu tartışmam gerekiyordu içimde. Tamam, ona karşı birşeyler hissettiğimi inkar edemezdim ama neden bu durumda olduğumu, neden böyle garip tepkiler verdiğimi bilmiyordum. Bir anda dünya dönüyordu ve ben 'artık bu yoldan yürümeyeceğim,' dediğim yola sapıyordum.

Son zamanlarda üzerimde büyük bir yorgunluk vardı. Dinlensemde bedenimi ve beynimi yoran bir adamın karşısında güçsüzdüm hala. Ya da o sanıldığından fazla güçlüydü. Derin bir nefes alıp uzun süre durduğum duştan çıktım. Gözlerimin içi kızarmıştı. Saçlarımı kısa bir kurutmadan sonra kıyafetlerimi hızlıca giyip banyodan çıktım.

Bîhaber olduğum telefonumu çantamdan çıkartıp cebime tıktıktan sonra yatak odasından çıkıp merdivenlere ilerledim.

"Birşeyler yap baba, artık dayanamıyorum." Gelen ses adımlarıma pranga vururken omzumun üzerinden holün sonunda ki aralık kapıya baktım. Ses buradan gelmiş olmalıydı. Ve bu ses Siraç'a aitti.

"Ona pişman olduğumu söyledim, beni dinlemiyor sevdiğim kadına kadar aldı," diye bağırınca irkildim. Gözümün önünde sinirli bir Siraç hayal ettiğimde genelde Miran'la kavga etmiş oluyordu. Giydiğim spor ayakkabılara şükrederek, sessizce aralık olan kapıya ilerledim. Ona görünmek istemiyordum. İkinci bir ses olaya hiç dahil olmadığı için telefonla konuşuyor olmalıydı.

"Birşeyler yap, senin gücün bir tek yeter bu saçmalığı durdurmaya."

Kaşlarım hafifçe havaya kalktı. Kimden bahsediyordu bu? Sevdiğim kadına kadar aldı demişti biri için. Babasıyla konuşuyor gerçeği daha yeni kafama dank ederken kulağımı dört açtım. Bir süre sessizlik oluştu. Babası birşeyler söylüyor olmalıydı, çünkü onaylayan sesler çıkarıyordu.

"Anlamıyorsun baba, beni anlamıyorsun. Sana kardeşimin canavarlaştığını söylüyorum, iyi olmadığını hap kullandığını. Beni dinlemiyor gibisin, Miran kafayı yemiş iyice onu artık durduramıyorum, büyük işlere giriyor olmayacak insanlarla düşmanlık kuruyor." Diye uzun bir konuşma yaptığında ağzım açık onu dinliyordum. Hangi söylediğine şaşırsam bilemediğim için toplu bir şaşkınlık sarmıştı çehremi.

Hap kullanıyor diyordu, oysa ki ben hiç kullandığını görmemiştim. Ne hapı kullandığını bile bilmiyordum.

Olmayacak kişilerle düşmanlık kuruyor diyordu, onlar kimlerdi ki?

HERCAİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin