Lily, eşyalarını içine zar zor sığdırdığı sandığı kapattı. Üzerindeki altın L.E. yazısının rengi hafif solmuştu. Yatağına oturup Emma'ya baktı, o da daha yeni toplanmıştı.
Nedense, biraz duygulandığını hissediyordu, her sene son gün bunu hissederdi tabii ama bu sefer farklıydı. Hep beklediği o sınavı atlatmıştı, yıllardır nefret ettiği ya da etmek istediği bir kişiye şu an bambaşka bir gözle bakıyordu ve bir sürü macera yaşamıştı. Her durumda duygulanan biri olduğu için yine karnına koca bir yumru oturdu, bundan nefret ediyordu. King's Kross'a vardıklarında anne ve babasına yapacağı Potter'larla yapılacak tatil hakkındaki konuşmasını tekrar aklından geçirdi. Nedense bir büyücüyle çıktığını onlara söylemek istemiyordu, bunun nedenini hala bilmiyordu ama... Sadece söylemek istemiyordu işte! Tabii James'in biraz kırıldığını hissetmişti, belki bu fikrini onun için değiştirebilirdi ama şu an için kesinlikle anne babasına onla arkadaş olduklarını söyleyecekti."Hadi gidelim." dedi Emma'ya ve ayağa kalktılar. Sandığını merdivenden sürükleyerek aşağıya indi ve James'in yanına gitti, çapulcular hazır bir şekilde bekliyordu. Hepberaber Hogwarts trenine doğru yola koyuldular.
Emma kompartmanın kapısını açtı "Burası boş." Hepsi içeri girdi. Emma, Remus ve Sirius bir koltuğa James, Lily ve Peter da karşıya oturdu. James hızla Lily'ye döndü "İnince Fransa hakkında konuşacağız değil mi?" dedi heyecanla. Lily gülerek gözlerini devirdi "Annem zaten izin verecektir, sakin ol." dedi ve kafasını James'in omzuna yasladı. James'in durumdan hoşnut bir hali vardı.
Bir kaç dakika geçtikten sonra "Sıkıldım!" diye bağırdı Sirius nefesini verirken. Remus "Daha şimdiden sıkılıyorsan..." dedi ve okuduğu kitaba geri döndü.
Sirius kafasını kaldırdı "Nasıl her dakika kitap okuyabiliyor?" dedi ve kompartmandakilere döndü "Buna inananiliyor musunuz?"
Lily, burada onların başını şişirmesindense, Rain'in yanına gitmesini isterdi "Rain nerede?" diye sordu. Sirius biraz düşündü "O Beauxbatons'a geçiş yapıyor." dedi ifadesiz bir şekilde, zaten Sirius üzülse bile bunu göstermesini beklemezlerdi. "Oh, üzgünüm." dedi Lily ve tekrar arkasına yaslandı, o da sıkılmaya başlamıştı, çantasında bir kitap çıkarmıştı ama James haykırdı "Hayır, sen de yapma." Lily istemese de kitabı gerisin geri çantasına koydu.Lily yavaşça gözlerini açtı, uyuyakalmıştı! Kafasını kaldırınca James'in omzuna dayanmış olduğunu gördü, gerçekten uyumuş muydu? Gözleri kompartmandaki diğerlerini aradı, çoğu eşyalarını hazırlıyordu. Emma bir anda ona döndü "Demek uykucumuz uyanmış." dedi gülerek, Lily de ona sırıttı ve camdan dışarı baktı. King's Kross'a gelmelerine on dakika ya var ya yoktu. James'i omzundan dürttü "James!" çocuğun bir şey duyduğu yoktu. Bu sefer onu daha çok sarstı "Hadi uyan James!"
James gözlerini kırpıştırdı ve Lily'e baktı, sonra onun da gözleri Lily gibi camdan dışarı gitti "Merlin'in sakalı o kadar uyudum mu?" dedi ve hemen yerinden fırladı. Kendi eşyalarını toparlarken "Tek uyuyan sen değildin." dedi Lily gülerek.Çapulcular, Emma ve Lily trenden çıktılar. Etraf, çocuklarına kavuşmak isteyen anne babalar, uçuşan baykuşlar ve uzun yolun yorgunluğunu taşıyan öğrencilerle doluydu. "Hepiniz şu sütunun oraya gelin, uzun bir vedalaşma olacağa benziyor." dedi Sirius ve bıkkın bir şekilde kendi anne babasını aramaya koyuldu. Hepsi ebeveynlerini aramak için ayrıldılar, Lily heyecandan bacaklarının titrediğini hissediyordu, onları çok özlemişti. James parmağıyla bir yeri işaret etti "Baksana, ebeveynlerimiz yanyana duruyor!" dedi ve elinden tutarak koştu.
Ikisi de sıkıca ebeveynlerine sarıldılar. Bayan Evans, Lily'yi inceledi "Boyun mu uzamış senin?" Lily de sırıttı ve James'in ailesine baktı, onlar da konuşuyorlardı. Lily anne ve babasının elinden çekiştirerek onların yanına gitti. James bir bakış attı ve onun önce konuşmasını bekledi. James boğazını temizledi "Ee- anne baba bu arkadaşım Lily." dedi. Lily, birbirlerine değen omuzlarından, James'in arkadaş derken hafifçe tirediğini hissedebiliyordu. O da sırıttı "Merhaba." dedi ve kendi anne babasına döndü "Bu da James ve, Bay ve bayan Potter." Ebeveynleri tanışmaya çok istekli olduklarından hemen konuşmaya başladılar. James Lily'ye döndü "Son anda fikrini değiştirsen olmaz mı?" dedi yalvarırcasına. Lily "Ne?" diye sordu.
"Ben senle arkadaş taklidi yapamam ki." dedi James "Söylesek ne olur?"
Lily yutkundu ve hafifçe gülümsemeye çalıştı "James, evet senden saçma bir şey istiyorum ama," sesini kısık yaptı "annemler hala büyücü dünyasına ait olduğuma alışamadılar, yani ileride bir Muggle mesleği yapmam gerektiğini düşünüyorlar ve, bir büyücüye aşık olduğumu öğrenirlerse nasıl bir tepki verirler bilemiorum." dedi fısıldayarak. James çaresizce Lily'nin gözlerinin içine baktı ve "Pekala." dedi oflanarak. Lily gülümsedi ve omzunu sıvazladı, bu istediği şeyi herkes yapmazdı.Lily konuya girmesi gerektiğini düşündü ve ebeveynlerini yanına gitti. Herkesin ona baktığından emin olduktan sonra "Anne, baba, her yaz Bourdeaux'daki evimize gideriz ya, ee şey- James ve ailesi de oraya uğrayacaklarmış. Yani bizim evde de biraz kalsalar nasıl olur?" dedi hafifçe gülümseyerek. Annesi ve babası Potter'lara baktı. Bayan Evans kırmızı saçlarını arkaya attı "Aslında bu, çok iyi olabilir. Biz tüm yaz oradayız, tabii Potter'lar için de uygunsa." dedi. Lily yine hararetli bir sohbetin arasında kalmamak için James'i de çekip bir iki adım öteye gitti. Elini uzattı ve James de ona çaktı. Lily, James'in her zaman olduğu gibi onu hayran hayran incelediğini gördü. Sırıttı ve ona döndü "Şey James," dedi ve James ona döndü "buna bayılıyorum ama yazlıktayken de bana öyle bakmasan." şimdi gerçekten kızardığını hissediyordu, çok fazla bu tür şeyler isterse James, artık ona aşık olmadığını düşünebilirdi. James'in ifadesiz kaldığını görünce hemen ona sıkıca sarıldı "Özür dilerim," dedi boynuna doğru "bana öyle muhteşem bakıyorsun ki, anlayabilirler diye düşündüm. Boşver..." ve alayla sırıttı. Ebeveynleri onlara dönünce ayrıldılar, bayan Potter "Lily, James sana yazacaktır. Temmuz'un ilk iki haftası uygun olur diye düşünüyorum?" dedi Lily gözlerini büyüttü "Iki hafta mı?" James'le ikisi yerlerinde zıpladılar.
O sırada çapulcular, Emma ve aileleri geldi. Ama Sirius tekti, hızla koştu ve dengesini kaybetmesini sağlayacak şekilde James'e sarıldı. "Yavaş ol patiayak." dedi James kahkahalar içinde "Üç ay sonra görüşeceğiz."
Sirius geri çekildi "Ben o kadar uzun süreceğini düşünmüyorum." dedi düşünceli bir şekilde. James buna anlam veremese de diğerlerisinde sırayla sarıldı.Lily, Emma'ya sarıldı "Seni çok özleyeceğimi biliyorsun değil mi?" dedi kısık bir sesle "Benden çok olamaz." dedi Emma kıkırdayarak. Bir dakika kadar sarıldıktan sonra ayrıldılar ve Remus oraya geldi, Lily'e sarıldı ve "Bu üç ay çok uzun sürecek biliyorsun değil mi?" dedi. Lily gülümseyerek başını salladı ve Remus Emma'ya döndü. Bir şey diyecek gibi oldu ama sonra onu elinden tutup istasyonun öbür tarafına doğru çekti. Emma kaşlarını çatmış, merakla ona bakıyordu. Remus kekeleyerek "Sana burada veda etmek istedim." dedi. Emma kaşlarını kaldırıp gülümsedi "Anlıyorum."
Remus ona baktı "Sanki şey gibi hissediyorum, seneye... Seneye olmayacakmış gibi- yani... Şey gibi-" cümle kurmaya çalışırken alnına giden eli birden Emma'nın yanaklarına gitti ve onu dudaklarından öptü. Emma da istekle karşılık verip ellerini onun saçlarına götürdü. Birkaç saniye sonra ayrıldılar, yüzleri hala çok uzak değildi, Emma hafifçe sırıtınca Remus da karşılık verdi "Seneye görüşürüz." Emma ona sarıldı ve koşarak ailesinin yanına gitti. Remus da içindeki garip, üzücü ama ne olduğunu bilemediği hisle başbaşa kaldı, sanki seneye farklı bir şey olacakmış gibiydi.
Arkadaşlar bu bölüm pek beklediğim gibi olmadı ama umarım beğenirsiniz bundan sonra yaz tatilinde yaşanacak olaylara geçeceğim ve (spoiler değil jahsjsjaj) baya ekşınlı olcak ona göre neyse yorumlarınızı bekliyoruum :D
Ayrıca VenusLyra'nın Bir Harry Potter Evreni Hikayesi -Andromeda- 'yı okumanızı tavsiye ederim bence çok güzel :D