İki

4.8K 301 127
                                    

Alin, başındaki kapşonunu kafasına geçirip içki kokan mekanda ilerlemeye devam etti.

Mora bar.

Her şeyin başladığı ve bittiği o yer.

Alin'in babasının mekanı.

Buraya gelmesine babası kızdığı için gizli bir şekilde girip çıkıyordu. Büyük ihtimalle babası üst kattaki odasında paralarını sayıyordu. Buradaki çalışanlardan onu tanıyan olmadığı için rahattı. Bakışlarını sahneye çıkarttığında gitarın ayarlarını yapan Güven'i görmesiyle derin bir nefes alıp verdi. Öyle içtendi ki o nefes, içindeki yangını dışa vuruyordu sanki. Teoman mikrofonun başına geçtiğinde tüm sahne ışıkları ona yönelmişti ve Güven her zamanki gibi arka planda, karanlıkta gitar çalıyor olacaktı. 

Aklına eskiden onunla dalga geçtiği anlar geldi.

'Karanlıkta gözükmüyorsun bile sahneye çıksan ne yazar?'

Kalbine saplanan ağrıyla kendine bir küfür savurdu. Yaptığı aptallıktan başka bir şey değildi, kafasını bir duvardan diğer duvara vurmamak için kendini zor tutuyordu. Gözlerini kısarak sahnedeki karanlık kısma bakmaya çalıştı. Yüzü çok hafif görünüyordu, sanki o morluklar biraz daha artmıştı. Yutkunup bakışlarını gitarın tellerine vuran ellerine çevirdi.

Kendini berbat hissediyordu, onu çok özlemişti.

Bakışlarını ağır bir şekilde yukarı doğru kaldırdığında göz göze geldiler. Alin hızlı bir şekilde ona sırtını döndü ve insanların arasından çıkışa doğru ilerledi. Bir eliyle anlına vurup gözlerini kapattı.

"Aptal! Bir işi becersen ne olur sanki?"Barın büyük kapısından kendini dışarı attığında rahatlamış bir şekilde nefesini dışarı verdi."Umarım ben olduğumu anlamamıştır."Dedikten sonra öfkeyle kapşonunu indirdi."Salak mısın kızım sen? Gözlerinin içine baktı!"Alin deli gibi kendi kendine konuşurken barın kapısından Güven çıktı. Yüzü duvardan farksızdı, hiçbir duygu barındırmıyordu."Derdin ne senin?"Diye sorduğunda Alin hızla Güven'e döndü."Derdim yok."Alin omuzlarını silkince Güven ruhsuz bir şekilde gülerek bakışlarını gökyüzüne çevirdi."Neden peşimdesin?"

"Peşinde değilim Güven, babamın mekanı burası."

"Sen babanın mekanına gizli saklı mı giriyorsun?"

"Gizli saklı girmiyorum."

"Hem Cihan abi senin buraya gelmene kızmıyor mu?"Alin başını iki yana sallayarak önüne gelen saçı kulaklarının arkasına sıkıştırdı. Güven bakışlarını saçlarına çevirdiğinde, omuzlarından aşağı düşen saçları baştan aşağı süzdü. Bir zamanlar sevdiği o saçlar...

"O zaman ben Cihan abiye haber vereyim."Dedi bakışlarını saçlarından çekip baş parmağıyla arkasındaki kapıyı gösterirken. Alin telaşlanıp ellerini kaldırarak iki yana salladı."Yok."

"Ne?"

"Geldiğimi bilmiyor."

"Neden geldin, Alin?"Diye sordu sert, aynı zamanda soğuk bir sesle."Seni görmeye."Alin bunu söylerken başını eğmişti. Güven dişlerini birbirine bastırdı, çene kemikleri belirginleşmişti ve dişleri gıcırdıyordu. Alin gözlerini kapatıp duyacağı şeylere hazırlanmaya çalıştı. Güven durmazdı, yine yüzüne vururdu bazı şeyleri, biliyordu.

"Ben seni, beni izlemeye çağırdığımda bana 'zaten karanlıkta gözükmüyorsun neyini izleyeceğim' dememiş miydin?"Dedi acı bir tebbesümle."Şimdi ne değişti?"

"Ben değiştim."

"Sen değişmezsin."

"Güven-"

"Yüzlerce kez ben değiştim dedin ulan, neye inanmamı bekliyorsun?"

"Anlamıyorsun."Alin'in gözleri dolmuştu, dokunsalar ağlayacaktı. Güven ona dokunmuyordu fakat Güven'in o sözleri kalbine dokunuyordu."Sende beni anlamıyordun."

"Bana inanman için her şeyi yaparım."

"İyi o halde, bekle burada."Diyerek kapıya doğru ilerledi."Nereye?"Alin'in sorusunu cevapsız bırakarak içeri girdi. Alin sıkıntılı bir nefes alıp verdikten sonra olduğu yerde bir sağa bir sola ilerlemeye başladı. Güven'in içeriye neden girdiğini merak ediyordu.

Bir kaç dakika sonra Güven ciddi bir şekilde kapıdan çıktığında Alin anlamaz gözlerle ona baktı. Güven belinden bir silah çıkarttığında Alin korkuyla bir adım geriledi."Bunun sende ne işi var?"Güven silahı Alin'in eline tutuşturduktan sonra soğuk bir ifadeyle konuştu."Her şeyi yaparım dedin, sık kafana."

"Ne?"Alin öyle bir bağırmıştı ki, boş sokakta sesi yankılanmıştı."Duydun."

"Sen kafayı mı yedin?"

"Her şeyi yaparım demedin mi?"

"Güven, bu saçmalık."

"Öyle mi?"Güven seri bir şekilde silahı Alin'in elinden alıp gözünü dahi kırpmdan kafasına sıktı.

Tık.

Mermi yok.

Alin şok içinde Güven'e bakarken bedeni deli gibi titriyordu.

"Sana zerre inanmıyorum."Dedi yüzünü buruşturarak."Sahtesin."Alin konuşmak için dudaklarını araladı fakat doğru cümleleri bulamayıp kapattı. Güven başını iki yana sallayarak güldü."Yalansın kızım, her şeyin yalan."

"Sevgimi bununla mı ölçüyorsun?"Diyerek elindeki silahı gösterdi. Sesi de titriyordu, korkmuştu."Konuyu saptırma."Dedi Güven ters bir şekilde."Eğer sevgimi bununla ölçüyorsan doldur içini getir, Güven."Alin artık göz yaşlarına hakim olamıyordu."Şov yapma."

"Sen..."Diye fısıldadı."Sen nasıl bir adama dönüştün böyle?"Güven sahte kahkahası ile tüm sokağı inletti."Nasıl bir adama dönüştüm ben?"Diyerek Alin'in üzerine eğildi."Beni bu hale sen getirdin lan!"

"Basit bir şey sandım!"Diye bağırdı Alin."Sabaha kadar kapında yatmam basit miydi yani?"Dedi gözlerini kısarak."İşi gücü bırakıp sürekli seninle ilgilenmem?"Yavaş yavaş Alin'in üstüne yürüyordu."Seviyorum diye gözlerinin önünde hıçkıra hıçkıra ağlamam?"Güven'in nefes alış verişleri hızlanmıştı."Basitti öyle mi, Alin?"

"Özür dilerim."

"Seni harbiden görmek istemiyorum."

"Güven-"

"Bana acıdan başka bir şey vermiyorsun."Alin hıçkırarak elleriyle yüzünü kapattı. Sanki Güven onun kalbini avuçlarının arasına almış, sıkıyordu. Tırnakları kalbinin her bir yanına batarken gözlerini sımsıkı kapatıp derin bir nefes almaya çalıştı fakat beceremedi. Nefes alamıyordu, canı yanıyordu.

Güven, delici gözleriyle karşısında ağlayan Alin'e bakıp dudaklarını yaladı ve seğriyen sağ gözüyle birlikte bakışlarını sola doğru çevirerek boş sokağa baktı. Bir kaç dakika sonra Alin kendi kendine sakinleşip göz yaşlarını sildiğinde kızaran gözlerini Güven'e çevirdi."Tamam, hakediyorum."Dedi çatallanan sesiyle. Boğazını temizleyip devam etti."Dök zehrini ama..."Bir kez daha ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırdı ve bir kaç saniye bekledikten sonra konuşmaya devam etti."Ama ben seni çok özlüyorum."

"Git."Dedi kısık bir sesle Güven."Keşke...Ihlamurlar çiçek açsa."

"İyi ki açmıyorlar."Alin'in burnunun direği sızladı ve başını iki yana sallayıp arkasını dönerek boş sokakta ilerlemeye başladı."Gidiyor musun?"

"Git dedin."Arkası dönük bir şekilde söylemişti bunu."Söz dinliyorsun öyle mi?"Alin sesini çıkartmayınca Güven sert bir sesle devam etti."Bir daha dönme."

ıhlamurlar çiçek açtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin