Onyedi

3.2K 222 81
                                    

Alin yatağın üzerinde bağdaş kurmuş bir şekilde beklerken odanın içini süzüyordu. İlk kez Güven'in odasına girmişti. Salon kadar dağınık değildi fakat tozluydu. Güven'in burada uyumadığı çok belliydi ama bu oda onun gibi kokuyordu. Bu evin her yerinde ona ait bir şeyler vardı, Alin bu evi deli gibi incelemek istiyordu.

Güven'in odaya girdiklerinde yatağın üzerine bırakığı siyah gitarına uzanıp parmaklarını gitarın tellerinde gezdirdi. Gitarını tertemiz tutmuştu, hiçbir yerinde tek bir çizik dahi yoktu.

Odanın kapısı açıldığında Alin, elindeki gitarı yavaşça yatağa bırakıp biraz geriye kayarak Güven'e yatakta oturacak yer açtı. Güven elindeki havluyla ıslak saçlarını kuruladıktan sonra havluyu yere fırlatarak cebindeki sigara paketinden bir dal çıkartıp kulağının arkasına koydu, Alin'in açtığı boşluğa oturdu ve gitarını kollarının arasına aldı. Kemikli ellerinin parmaklarında bazı çizik ve yaralar vardı, gitar çalmaktan olmalıydı.

Yaralansa da gitar çalmayı seviyordu.

Alin'in onu yaralamasına rağmen hala onu sevmesi gibi.

Güven başını eğdiği gitardan kaldırıp Alin'e baktı ve parmaklarını gitarın tellerinde dans ettirmeye başladı. Alin gülümseyerek Güven'in gözlerinin içine bakıyordu. Güven'in yüzünde tek bir mimik dahi oynamasa da, gözlerini karşısındaki sevdiğinin gözlerinden çekmiyordu. Bir kaç saniye sonra şarkının o güzel cümleleri döküldü dudaklarından.

"Ben senin kasvetinde asıl mevzu değilim.
Ah, değilim.

Ben senin meclisinde mebus muyum?
Değilim.
Ah, değilim."

Başını tekrar gitarına eğip dudaklarını yaladı ve şarkının sözlerine o naif sesiyle devam etti.

"Canım yandı, camı açtım
Dumanından haberin olmadı.
Aah!

Kravatlı bi kaç isyan astım duvarına
Uzatmadım.
Aah!"

Gözlerini Alin'in kilitleyip dudaklarına ufak bir tebessüm yerleştirdi ve şarkının nakaratını gözlerine bakarak mırıldandı.

"Bir gönül davası,
Anlatsam ağlarsın.
Şişelere deniz koy
Gemiler batsın.

Bir gönül davası,
Anlatsam ağlarsın.
Şişelere deniz koy
Gemiler batsın."

'Anlatsam ağlarsın' kısmını söylerken alt dudağını dişlerinin arasına alıp kaşlarını kaldırması Alin'i güldürmüştü. Gitarın tellerine eliyle bir vuruş yaparak sesi kesti ve kulağının arkasındaki sigarayı alıp dudaklarının arasına götürdü. Elleriyle ceplerini yoklarken bir yandan da etrafına bakıyordu, çakmağını arıyordu. Alin komidinin üzerindeki çakmağa uzanıp Güven'e biraz yaklaştı ve dudağındaki sigaranın ucunu tutuşturarak geri çekildi.

"Bu şarkı, çok güzel."Güven sigarasından bir fırt çekip dumanını özgür bırakırken usulca başını salladı."Teşekkür ederim, şarkı için."

"Sende söylesene."Alin kaşlarını kaldırıp eliyle kendini gösterdi."Ben mi?"

"Evet."

"Sesim güzel değil ki."Güven gülerek başını iki yana salladı."Yalan söylediğini ikimiz de biliyoruz."Çal o zaman."

"Ne söylüyorsun?"diyerek sigarasından son bir fırt daha çektikten sonra yerdeki küllüğe uzanıp sigarasını söndürdü ve gitarı tekrar kucağına aldı. Alin bakışlarını başka bir yere çevirip gülümsedi.

Ihlamurlar çiçek açtığında döneceğim, bekle.

Ihlamurlar çiçek açmıyormuş, bekleme.

"Bekle dedi gitti."diye fısıldadığında Güven gitardan başını kaldırdı ve iç geçirerek Alin'e baktı.

Sanki onu yaraladağı, paramparça ettiği şuan dank etmişti kafasına. Göğüs kafesi parçalanıp kalbine batmış gibi bir acıyla doldu taştı. Aldığı nefes onu rahatlatacakken daha da boğuluyormuş gibi hissettiriyordu. Yutkunarak usulca başını salladı ve gitarı çalmaya başladı.

"Bekle dedi gitti
Ben beklemedim
O da gelmedi, ya
Ölüm gibi bir şey oldu ama ama ama kimse ölmedi."

Güven onun sesini duyunca başını eğerek gözlerini kapattı. Sesi o kadar güzeldi ki, bu anın bitmesini hiç istemiyordu.

"Aşk ateşi yanar yanar, söner mi?
Gönül yarası bir gün geçer mi?
Öyle sevdim içim dışım enerji.
Dur bakalım, döner belki."

Güven ona eşlik etmek istedi fakat yapamadı. Kendi sesini duymak dahi istemiyordu. Duymak istediği tek ses, o'nun sesiydi.

O kadar huzurluydu ki.

Şuan dizlerine yatıp o şarkı söylerken dizlerinde öylece uyuyakalmak istiyordu. Derin bir iç geçirip gözlerini açmadan çalmaya devam etti.

"Bekle dedi gitti
Ben beklemedim
O da gelmedi, ya
Ölüm gibi bir şey oldu ama ama ama kimse ölmedi."

"Bu kadar."diye mırıldandı Alin başını ellerine çevirerek. Güven gözlerini açıp gitarı bir kenara bıraktı ve eliyle Alin'e sola kayması için bir işaret yaptı. Alin, Güven'i ikiletmeden sola kaydığında bıraktığı boşluğa Güven uzandı."Dinlenmem gerek, gece işe gideceğim."Alin anlayışla başını sallayıp sıkıntılı bir nefes aldı."Gideyim mi?"

"Sen bilirsin."diye mırıldandı Güven uykulu sesiyle. Aslında gitmesin istiyordu, yanında kalsın, saçlarını okşasın. Alin, Güven ile arasına biraz daha mesafe koyup yatağın ucuna gitti ve oraya uzanıp Güven'e arkasını döndü. Belki Güven ona kızabilirdi fakat bu şuan umrunda değildi. Sevdiği adamla aynı odadaydı, aynı yatakta yatıyorlardı."Neden o şarkıyı söyledin?"Güven'in sorusuyla gözlerini kapatıp omuzlarını silkti. Sonra bunu Güven'in göremeyeceğini anlayınca dudaklarını bir şey söylemek için araladı fakat söyleyemedi. Güven'de cevap vermesini beklemiyordu zaten.

"Bir keresinde bana söz vermiştin, gitar çalmayı öğretecektin."diyerek ona doğru döndü Alin. Güven esneyerek güldü."Eskide kaldı o sözler."Alin konunun ne olduğunu umursamadan haftalardır aklında olan soruyu bir çırpıda sordu."O kızdan kurtulmak için öptün beni, değil mi?"

"Ne önemi var ki? İlk öpücüğün değildi sonuçta."diyerek buruk bir şekilde gülümsedi. Her olayda sakin bir çocuktu fakat söz konusu Alin olunca öfkeleniyordu. En ufak şeyde Alin'i kırıp dökmek istiyordu."Benim için önemi var."

"O kıza 'siktir git' deyip başımdan savabilirdim."diye mırıldandı sakinleşmeye çalışarak."Ama ben seni öptüm."

"Senin de ilk öpücüğün değildi."diye mırıldandı Alin'de kırgın bir sesle. Bazen eski Alin gibi bencil davranabiliyordu. O huyunu bir türlü atamamıştı. Güven her ne kadar öfkesine bir duvar örmeye çalışsasa Alin bir söz söylüyordu ve o duvarlar kendiliğinden yıkılıyordu. Burnundan soluyarak konuştu."Sonda değildi."

Alin başından aşağı kaynar sular dökülüyormuş hissine kapıldı ve gözünü bile kırpamadı o an. Dondu kaldı. Güven, Alin'i kırdığını iliklerine kadar hissetti ve hemen saniyesinde pişman oldu.

İşte o böyleydi, öfkeyle söyler, kırar dökerdi ve hemen sonrasında da deli gibi pişman olup kendi kendini yiyip bitirirdi.

"Anlıyorum."diye fısıldadı Alin. Sesi o kadar yorgun çıkmıştı ki Güven bi an arkasında yatan kişinin Alin olup olmadığında şüphe duymuştu. Yutkunarak Güven'e tekrar sırtını döndü ve sessiz bir şekilde göz yaşlarını yastığa saklamaya çalıştı. Güven yaptığı şeyi düzeltmek isterken daha da batırıyordu ve elinden bir şey gelmemesi cidden canını sıkıyordu.

O lanet gururu hiçbir şey yapmasına izin vermiyordu.

Ağladığını biliyordu fakat ona sarılamıyordu, yalan olduğunu söyleyemiyordu, öpemiyordu.

En zoru da sevdiği yanıbaşındayken tek kelime dahi edemiyordu.

ıhlamurlar çiçek açtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin