Yirmialtı

3.2K 225 148
                                    

"Bugün her şeyi konuşup halledelim."Alin'in konuşmasıyla Güven uykulu, kısık gözleriyle ona baktı. Başı deli gibi ağrıyordu ve uyumamak için kendini zor tutuyordu."Sabahın beşinde mi?"Alin omuzlarını silkip tekli koltukta biraz öne geldi ve ikili koltukta oturan Güven'e yaklaştı."Yarın konuşalım, uykum var."

"Lütfen..."Alin'in fısıltısıyla bakışlarını onun yüzüne çevirip yanaklarını şişirdi ve sıkıntılı nefesini dışarı bıraktı."İyi."koltukta dikleşip elini masanın üzerindeki bira şişesine attı fakat Alin ondan önce davranıp şişeyi alarak kaşlarını çattı."İçki yok."Güven gözlerini devirip dirseklerini dizlerinin üzerine koydu ve iki elini birleştirip Alin'e baktı."Dinliyorum."

Alin'in tek istediği belirsizliklerden kurtulmaktı. Güven'den vazgeçmek istemiyordu fakat bazen Güven sözleriyle onun o kadar çok canını yakıyordu ki gerçekten vazgeçmek istiyordu. Vazgeçmek istediği zamanlarda ise Güven Alin'e onu seviyormuş gibi davranıyordu. Alin ne yapacağını, nasıl davranacağını, ne söyleyeceğini şaşırmış durumdaydı. Güven onu istemediğini söylese bile ona razıydı yeter ki ikilemde kalmasındı.

"Benden nefret ediyor musun?"Alin'in sorusuyla Güven kaşlarını kaldırdı."Bunun cevabını biliyorsun."

"Senden duymak istiyorum."Güven bir elini ensesine koyup derin bir nefes verdi."Saçma sapan konuşuyorsun."

"Benden nefret etmediğini söyleyemeyecek kadar mı öfken yani?"Güven dudaklarını yalayıp yutkundu ve gözlerini Alin'in gözlerine çevirdi. Alin merakla ona bakıyordu."Nefret etmiyorum."Alin başını salladı."Neden nefret ediyormuşsun gibi davranıyorsun o zaman?"

"Sıkıldım."Güven doğrulmaya çalışınca Alin onu kolundan tutup durdurdu."Artık ben çok yoruldum, Güven."

"Sen mi yoruldun?"dedi hayretle."Gerçekten, bana mı söylüyorsun sen bunu?"

"Evet, ben söylüyorum! Ben senin bu dengesiz davranışlarından çok yoruldum."Güven kaşlarını çatarak Alin'in onun kolunu tutan elini itti, dudaklarını aralamış bir şey söyleyecekken, Alin konuşmasına izin vermedi."Bana git de Güven, yeter ki bir şey söyle beni ikilemde bırakma."

"Gitmek istiyorsan kapı orada."diyerek başıyla kapıyı işaret ettiğinde Alin öfkeyle avuç içini anlına vurdu."Sokağın ortasına bana 'herifin yatağına girdin mi' diye soruyorsun sonra da 'benden ayrı yatma' diyorsun, seviyor musun, nefret mi ediyorsun?"

"Sevmek falan geçti."dedi Güven kaşlarını çatarak. Alin buruk bir şekilde gülümseyip ayağa kalktı."O zaman niye yanında tutuyorsun beni?"

"Gidecek yerin varsa, git."Alin titreyen ellerini kaldırıp önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı."Gerçekten gitmemi istiyor musun?"Güven bakışlarını yukarı kaldırıp önünde dikilen Alin'e baktı.

Gitsin istemiyordu.

"İstiyorum."diyerek tek kaşını kaldırdığında Alin hiçbir şey söylemeden başını salladı."Biliyordum böyle diyeceğini, eşyalarımı bu yüzden topladım."diyerek odaya ilerledi ve içi eşya dolu valizini eline alıp burnunu çekti. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Güven, Alin kapının önüne gelene kadar bakışlarıyla onu takip etti. Kapının önünde durup göz yaşlarını koluna sildi."Bu kapıdan çıktığım an bir daha yüzümü göremeyeceksin."

Güven yutkundu.

Kalbinde bir yerlerde bi kopukluk hissetti. Sanki içinden bir parçayı söküp almışlar gibi.

Bakışlarını Alin'in üstünden çekip duvara sabitledi, giderse dağılırdı.

Kapının açılma sesini duymasıyla gözlerini yumup fısıltılı bir şekilde konuştu.

"Gitme."

Alin duymadı.

Anlasın istiyordu Güven, duymasın ama anlasın. Alin'in gitmesini istemediğini anlasın. Güven gözlerini açtı, bir şeyler yapması gerekiyordu, Alin'in kalması gerekiyordu.

"Sikeyim gururunu!"hızla ayağa kalkıp dışarı çıkmakta olan Alin'in yanına ulaştı ve onu içeri çekip kapıyı sert bir şekilde kapattı. Alin soran gözlerle ona bakarken Güven derin bir nefes alıp Alin'in elindeki valize uzandı ve valizi alıp yere bıraktı."Gitme."

Alin nefesini tutup bakışlarını Güven'in gözlerine çıkarttı. İlk defa onun gözlerinde pişmanlık görmüştü. Göz yaşları yanaklarını sırılsıklam etmişti, hala ağlıyordu. Başını usulca iki yana sallayıp buruk bir şekilde gülümsedi."Dengesiz."Güven onu kendine çekip sarıldı ve kokusunu içine çekti."İstersen ayrı yat benden, hatta ben eve geldiğimde odaya gir çıkma, nefret et, bağır, çağır ama ben bu eve gelirken evin içinde senin olduğunu bile bile geleyim."

"Nefret edemiyorum ki."Güven gülümseyip ona daha sıkı sarıldı ve kafasını yukarı kaldırıp derin bir nefes verdi. Hayatında hiç bu kadar rahatladığını hissetmemişti, belki pişman olacaktı fakat şuan her şey yolundaydı. Alin geri çekilip göz yaşlarını sildi ve sırtını kapıya yasladı."Çok canını yaktım, biliyorum. Köpek gibi pişmanım ama zamanı geri alamıyorum, o zamanları sana unutturamıyorum."sildiği göz yaşlarının yerine yenileri eklenince Güven elini kaldırıp baş parmağıyla yavaşça sildi."Ben..."dedi hıçkırarak Alin. Güven başını yere eğip dişlerini birbirine bastırdı. Ağlamasını istemiyordu."Ben nefes alamıyorum artık."Güven çenesinden tutup kaldırınca Alin dolu gözlerini onun gözlerine sabitledi. Yüzleri çok yakındı, Güven nefesini Alin'in dudaklarına üfleyince Alin gözlerini kapatıp yutkundu."Nefesimi veririm o zaman."

Güven'in cümlesiyle Alin'in kalbi titredi, ayakta duracak gücü bulamayıp Güven'in omzuna tutundu.  Güven gülümseyerek kolunu onun beline sardı. Alin'in benzi sararmıştı ve üzerinde tişört olmasına rağmen Güven onun vücudunun sıcaklığını hissedebiliyordu. 

"İyi misin?"Güven'in sorusuyla Alin başını hızla iki yana salladı."Günlerdir uyumuyorsun, tabi iyi olmazsın."

"Bana bir şeyler yapıyorsun, kendime gelemiyorum."Güven içten bir şekilde gülümseyip eğilerek bir kolunu Alin'in bacaklarının arkasına, diğer kolunu sırtına koyup kucağına aldı ve odaya doğru ilerlemeye başladı. Alin boynuna sarılıp yüzünü boyun girintisine sakladı."Nefesimi veririm diyorsun, nefesimi kesiyorsun."Alin'in sırtı yumuşak yatak örtüsüyle buluşunca Güven derin bir nefes alıp verdi."Kaç gündür uyumuyorsun sen?"Alin omuzlarını silkince Güven gözlerini kıstı."Saymadım."

"Kay biraz."Alin yatakta sol tarafa kaydığında Güven Alin'in açtığı boşluğa uzanıp onu kendisine çekti ve saçlarının arasına bir öpücük kondurdu."Seni durdurmasaydım gerçekten gidecek miydin?"Alin başını sallayıp gözlerini kapattı ve Güven'e biraz daha sokuldu."Çok zor olacaktı ama gidecektim."Güven, Alin'in saçlarına parmaklarını dolayıp oynamaya başladı."Bana 'gitme' diyerek çok büyük bir hata yaptın, başına bela aldın."

"Bela severim bilirsin, bir de o bela sensen."diyerek kaşlarını kaldırdığında Alin geri çekilip gözlerini açtı ve Güven'in yüzüne baktı."Beni seviyor musun yani?"Güven gözlerini devirip Alin'i ensesinden tutup göğsüne bastırdı."Bela severim Alin, bela."

***

Medyadaki fotoğrafı görünce aklıma direk Alin ve Güven geldi, çok hoşuma gitti nedense :)

ıhlamurlar çiçek açtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin