Otuziki

2.9K 208 124
                                    

Güven yattığı koltuktan sarkarak masanın üzerindeki telefondan saatine baktı. Saat altı olmuştu. Yorgun bakışlarıyla etrafı süzdüğünde dün gece aklına geldi. Her yeri yıkıp, dökmüş, yatak odasında basacak bir yer bile bırakmamıştı. Melis'le konuştuğundan beri bir haftadır evden dışarı çıkmıyor, kimseyle konuşmuyor, sadece içiyordu.  Dudaklarını yalayıp dolan gözlerini başka bir yere çevirdi ve sıkıntılı bir nefes aldı. İçindeki öfkeyi bir türlü atamıyordu.

Kapının çalmasıyla burnunu çekerek doğruldu ve kapıya doğru ilerledi. Derin bir nefes verip kapıyı açtığında Alin gülümseyerek kollarını açtı ve Güven'e sarıldı. Güven'de kollarını onun beline dolayıp gözlerini sımsıkı kapattı ve yüzünü boyun girintisine sakladı. Ona inanmak istiyordu. O gidince her şey boka sarmıştı, gitsin istemiyordu.

"Seni çok özledim."diye fısıldadı boğuk çıkan sesiyle. Alin kıkırdayıp Güven'in yanağına bir öpücük kondurdu."Bende seni çok özledim."geri çekildiklerinde Alin kapıyı kapatıp tekrar Güven'e döndü."Bara gittim yoksun, arıyorum, açmıyorsun."

"Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı."Alin başını sallayıp salona doğru adımladı. Karşısında gördüğü manzarayla gözlerini kocaman açarak Güven'e baktı."Ne yaptın bu eve?"

"Dağıldı biraz, boşver."diyerek Alin'i bileğinden kendine doğru çekti ve dudaklarını dudaklarına bastırdı. Hiçbir şeyi düşünmek istemiyordu. Sadece Alin olsun istiyordu. Kimseye inanmak, biriyle konuşmak, bir yere gitmek, hiç birini istemiyordu.

Alin elini Güven'in ensesine koyup kendine doğru çekerken Güven elini onun beline indirdi ve alt dudağını dişleri arasına alıp Alin'in inlemesine neden oldu. Alin geri çekilip başını eğdi ve dudaklarını yalayarak buruk bir şekilde gülümsedi.

"Bir şeyler var sende."Güven elini onun çenesine koyup başını kaldırdı ve sıkıntılı bir nefes vererek nazikçe çenesini okşadı."Uzanalım mı şöyle?"Alin usulca başını sallayınca Güven koltuğa uzanıp Alin'i de yanına çekip sarıldı. Bir süre birbirlerinin nefes seslerini dinlediklerinde sessizliği Alin bozdu.

"Ne oldu?"

"Hiç."diye fısıldadı Güven tavanı izlerken. Alin burnunu onun boynuna sürtüp kokusunu içine çekti. Ne olduğunu bilmiyordu fakat Güven'in canının bir şeylere sıkıldığını hissediyordu. Ailevi bir konu olduğunu düşünüyordu."Beni seviyor musun, Alin?"Alin ona inanmıyormuşcasına bakıp gözlerini kırpıştırdı."Çok seviyorum, soru mu bu?"

"Bende seni çok seviyorum."diyerek yan döndü ve Alin'i kendine bastırdı."Bu hayatta en çok seni seviyorum, en çok sana güveniyorum."dedi gözlerinin içine bakarak. Alin'in dudaklarında bir tebessüm belirdi."Bende öyle."

"Şimdi sana bir soru daha soracağım, dürüst ol."Alin hızla başını sallayınca Güven dudaklarını yalayıp bakışlarını ondan kaçırdı."Mert vardı ya-"

"Onun bana yazdığını falan mı öğrendin?"Güven bakışlarını tekrar Alin'e çevirip kaşlarını çattı."Onunla mı konuşuyorsun?"Alin cebindeki telefonu çıkartıp koltukta sırtüstü yattı ve telefonun ekranını açtı. Ekranda Güven'in fotoğrafının belirmesiyle Güven gülümseyerek Alin'in kolunu okşadı."Mesajları açayım bak."diyerek mesajları açtığında telefonu Güven'in eline uzattı. Güven mesajlara bakmak yerine ekranı kapatıp telefonu arkasına koydu ve Alin'e sarıldı."Bir önemi yok."ona telefonunu vermesi bile her şeyi açıklıyordu."Mesaj atıp buluşmak istediğini söyledi, bende reddettim."Güven başını sallayıp gülümsedi. İçten içe kendine kızıyordu aslında, böyle bir şeyin olma ihtimalini düşündüğü için."Sen bu yüzden mi böyleydin?"

"Öylesine."

"Nereden öğrendin ki?"

"Boşver."Alin omuzlarını silkip Güven'e döndü."Evi toplayalım bari."

ıhlamurlar çiçek açtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin