Onbeş

3.3K 237 159
                                    

Alin uzandığı koltukta tavanı izlerken bir yandan da mutfaktaki tartışmayı dinliyordu. Tartışma onun yüzündendi fakat bunu Alin'den başka bilen yoktu. Mekanın anahtarının kopyası Reyhan hanımdaydı ve Alin'de bunu bildiği için annesinden mekanın anahtarını çalmış, Güven'e sürpriz yapmak için mekanı açmıştı.

Her şeyin sorumlusu yine oydu.

Babasının eski ortağının mekanı basması, Güven'in bıçaklanması, annesi ile babasının kavga etmesi, hepsi onun suçuydu. Derin bir nefesi ciğerlerine çekip gözlerini sımsıkı kapattı.

Hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Gün geçtikçe sanki Alin her şeyi daha da mahvediyordu.

Güven'e tokat atmıştı.

Tamam, Güven o tokadı haketmişti fakat Alin'de o sözleri hakediyordu. Çok can yakmıştı, çok ah almıştı. Güven'i bu hale getiren kendisiydi. Eskiden o kimseyi kırmaz, kimsenin canını yakmazdı ama koşullar onu bu hale getirmişti.

Alin tuttuğu nefesi bırakıp gözlerini açtı. Başında dikilen bir Asil'i beklemediği için sıçrayarak doğrulmuştu.

"Ne dikiliyorsun tepemde?"dedi ters bir şekilde, kaşlarını çatarak. Asil gözlerini kısıp eliyle mutfağı gösterdi."Ne boklar yediğini biliyorum, şeytan!"

"Ne diyorsun sen?"dedi Alin kısık bir sesle. Bu konu tekli koltukta oturan Aylin'in dikkatini çekmiş olacak ki bakışlarını, dizlerinin üzerindeki leptoptan çekip Asil ve Alin'e çevirdi."O anahtarı sen aldın."

"Saçma sapan konuşma."diyerek koltuktan kalkmaya çalıştı fakat Asil onu itip kalktığı gibi geri oturttu."Senin yüzünden bu tantana, git ne halt yediysen temizle!"Alin dişlerini birbirine bastırıp bakışlarını Asil'e çevirdi."Seninle uğraşmayacağım, Asil."

"Yatak odasındaki çekmeceyi niye karıştırıyordun?"Alin yutkunarak bakışlarını Asil'den kaçırdı ve Aylin'le göz göze geldi. Aylin dudaklarını büzüp başını iki yana salladı. Bu sefer Aylin'de kurtaramazdı onu."Bak Aylin, görüyor musun nasıl kapattı çenesini?"

"Aldım, evet."dedi Alin tekrardan bakışlarını Asil'e çevirirken."Sen bunu kanıtlayamazsın ama ben bir hafta önce motorla kaza yaptığını çok güzel bir şekilde babama kanıtlarım."şimdi ikisi de birbirine meydan okurcasına bakıyorlardı. Gören kardeş değil de düşman sanırdı. Asil tam ağzını açmış bir şey söyleyecekken salona annesi ve babasının girmesiyle ağzını kapatıp arkasını döndü ve ikili koltuğa yerleşti. Oturduğu yerde dizini sallıyor ve ateş saçan gözleriyle Alin'e bakıyordu. Alin onu umursamayıp annesine döndü. Reyhan hanım biraz kötü görünüyordu ve bu Alin'in canını sıkmıştı. Boşuboşuna annesini üzmüştü.

"Akşam bir düğüne davetliyiz, herkes kendine çeki düzen versin ve toparlansın."Cihan beyin konuşmasıyla tüm gözler ona çevrilmişti. Başından beri konuşmayan Aylin sonunda ağzını açıp bir kaç kelime edebilmişti."Kimin düğünü?"

"Barda çalışan birinin ablası, babası rica etti gelmemiz için."

"Size iyi eğlenceler."dedi Asil sırıtarak."Ben düğüne falan gelmem."

"Herkes geliyor."Cihan beyin noktayı koymasıyla Asil susup sıkıntılı bir nefes verdi."Çalışan kim?"diye sordu Alin merakla."Sude, tanırsın."

Sude'yi tabi ki de tanıyordu. Hale'yi tanımadan önce en yakın arkadaşlardı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi, her dakika beraberlerdi fakat Alin, Hale ile tanışınca her şey değişmişti. Alin değişmişti ve Sude'yle biraz daha uzaklaşmışlardı. Şimdi birbirlerini gördüklerinde selam verecek derecede bir arkadaşlıkları vardı.

ıhlamurlar çiçek açtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin