Otuzdört

2.8K 186 152
                                    

Alin apartmanın merdivenlerini tırmanırken en başa dönmüş gibi hissediyordu. Ayaklarında yürümek için derman yoktu, zorla gelmişti buraya. Dün gece sabaha kadar ağlamıştı. Her şey mahvoluyordu. Alin'in geçmişte yaptıkları gün yüzüne çıkıyor ve hayatını mahvediyordu. Kendinden, yaptıklarından, her şeyden nefret ediyordu. Güven'i istiyordu. Ondan başka kimse olmasın, ondan başka kimseyi görmesin istiyordu.

Ona deli gibi aşıktı.

Evin kapısına ulaştığında kapının açık olduğunu görünce gözleri istemsizce doldu. Kapıyı yavaşça itip içeri girdi ve arkasından kapıyı kapatıp mutfağa doğru ilerledi. Orada olduğunu biliyordu. Tam da tahmin ettiği gibi yere oturmuş içiyordu. Alin'de yavaşça yanına çöküp oturdu ve dizlerini kendine çekip kafasını dizlerinin üzerine koydu.

"Konuşmamız gerekiyor."dedi Alin kırgın çıkan sesiyle. Güven başını iki yana sallayıp elindeki şarap şişesinden bir yudum aldı."Çok sarhoşum."

"Beni dinlemek zorundasın."Güven baygın bakışlarını ona çevirip dişlerini birbirine bastırdı."Hayatımı siktin!"

"Gerçekleri bilmeden konuşuyorsun."

"Bana, 'seni tanıdığım güne lanet olsun' dedirttin."dedi ve dolan gözlerini umursamadan devam etti."Sadece sevmiştim."

"Ben de seviyorum, Güven."

"Benimle dalga geçmeyi kes artık."diye fısıldadı güçsüz sesiyle."Bak öldüm, bittim!"Alin başını iki yana sallayarak onun gözlerinin içine baktı. Ne söylerse söylesin Güven ona inanmayacaktı, onu asla affetmeyecekti."Bende yoruldum, bana inanmayışlarından, beni dinlemeyişlerinden, güvenmeyişlerinden çok yoruldum!"

"Ben sana güvendim."diyerek elini yumruk yaptı ve dudaklarını birbirine bastırarak yanındaki dolaba elini sert bir şekilde vurdu."Allah belamı versin, sana güvendim!"

"Güvendin, öyle mi?"dedi Alin gözyaşlarını silerek."Sen bana güvenseydin, orada çekip gitmeden önce beni dinlerdin!"

"Kaçıncı dinleyişim, ha?"dedi başını iki yana sallayarak. Tüm gece o da uyumamış, ağlamıştı. Gözlerinin akına kırmızı damarlar düşmüştü, göz altları kızarmıştı."Yalan söyledin bana."

"Mesajları okumadın."elini saçlarının arasına geçirip öfkeyle saçlarını çekiştirdi Güven. Alt dudağını öyle bir ısırıyordu ki neredeyse kanayacaktı."Güvendim amına koyayım!"

"Kötü görünüyordun Güven, yemin ederim söyleyecektim."Güven başını iki yana sallayıp sıkıntılı bir nefes verdi ve kafasını arkaya atıp duvara yasladı. Alin onun yanındaki şişeyi alıp kafasına dikti. Şuan istediği şey Güven kadar sarhoş olmaktı. Şişeyi dudaklarından çekip yere koydu ve dudaklarını yalayıp bakışlarını Güven'e çevirdi."Kendimden nefret ediyorum."

"Senden nefret etmeyi bana da öğret."diye fısıldadı gözleri kapalı bir şekilde. Kafası arkaya yaslı olduğu için boynu gözler önüne serilmişti. Yutkunduğunda adem elması yavaşça aşağı doğru kaydı. Alin gözlerini ondan çekmeden şişeyi eline alıp bir kez daha kafasına dikti."Özür dilerim."diyerek titrek bir nefes verdi. Güven başını indirip buruk bir şekilde gülümsedi."Boşa dileme."

"Neler olduğunu anlatmama izin ver."başını iki yana sallayıp ayaklandı. Sarhoş olduğunda kalkar kalkmaz biraz sendelemişti fakat son anda tezgahı tutup durmayı başardı."Git."Alin'de ayağa kalkıp tam onun karşısında durdu."Onu mesajla reddetikten sonra aradı. Çok acil olduğunu söyledi, telefonu açtım-"

"Dinlemek istemiyorum."diyerek mutfaktan çıkmak için hamle yaptı fakat Alin onu kolundan tutup geri çekti."Beni özlediğini söyledi ama ben telefonu yüzüne kapattım."

ıhlamurlar çiçek açtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin