Sekiz

3.3K 232 93
                                    

Hava yavaş yavaş aydınlanırken pencereden içeriye yansıyan güneş ışınlarından rahatsız olan Alin, gözlerini açıp tavanı izlemeye başladı. Neler olmuştu? Neredeydi? Dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Bakışlarını bulduğu yerde gezdirip bir anda gözlerini kocaman açarak üzerindeki pikeyi attı ve doğruldu.

Güven'in evindeydi.

Ve Güven şuan karşısındaki kanepede uyuyordu.

Şaşkın bir şekilde bakışlarını yere çevirdi ve dün geceye dair bir şeyler hatırlamaya çalıştı fakat hatırlayamıyordu. En son Hale ile içtiklerini biliyordu sonrası yoktu. Büyük ihtimalle zil zurna sarhoş olup kendini Güven'in evinde bulmuştu. Acaba çok saçmalamış mıydı? Avcunu anlına vurup gözlerini kapattı."Aptal."diye fısıldadı kendine. Alin kendi iç savaşına devam ederken oda da yankılanacak derece de bir inleme çıktı Güven'in dudaklarının arasından. Alin bakışlarını tekrardan ona çevirip yanına gitmek için ayaklandı. Tam bir adım atacaktı ki duyduğu isimle orada çakılı kaldı.

"Gamze!"

Alin yutkundu.

O an sanki başından aşağı kaynar sular dökülmüştü ve bedeni cayır cayır kavruluyordu. Tıpkı içi gibi.

Güven'in yanına gitmek istedi fakat olduğu yerden kıpırdayamayıyordu.

Bu yüzden miydi? Başka biri mi vardı yani?

Bu yüzden mi Alin'in canını bu kadar yakıyordu? Söyleseydi. Alin anlardı.

Dolan gözlerinden firar eden bir damla yaşı koluna sildi ve hızlı bir şekilde Güven'in yanına gitti. Kanepenin yanında dizlerinin üzerine  çöküp Güven'in korkutucu yüzünü incelemeye başladı. Kaşları çatıktı ve terlemişti, titriyordu. Alin omzuna dokunup Güven'i bir kaç kez sarstı fakat uyanmadı."Güven, uyan!"

Sesi titriyordu.

"Gamze..."dedi fısıltıyla Güven ve Alin yere oturup dizlerini kendine çekerek hıçkırıklarını serbest bıraktı. Bu şekilde Güven ondan en büyük intikamını almıştı herhalde. Alin buna dayanamazdı. Hıçkırıkları daha da sıklaşınca elini yumruk yapıp tırnaklarını avcuna geçirdi.

Canı hiç olmadığı kadar yanıyordu.

Güven bir anda sıçrayarak gözlerini açınca nefes nefese yutkundu ve etrafına bakmaya başladı. Alin'i görmesiyle kaşlarını çatarak doğruldu. Alin yüzünü dizlerine gömmüş sarsıla sarsıla ağlıyordu. Güven şaşkınlığını gizleyemedi, neler olduğunu anlayamıyordu. Elini bir an Alin'in saçlarının arasına daldırmayı ve okşamayı düşündü fakat yapmadı, yapamadı. Elleriyle yüzünü ovuşturup bir kaç saniye neler olabileceğini düşündü ama aklına bir şey gelmedi. Onu bu derece ağlatacak ne olabilirdi? Boğazını temizleyip öksürdü, Alin'in onu farketmesi için ama Alin öyle içli ağlıyordu ki duymamıştı Güven'i.

"Alin?"diye seslendi Güven yüksek bir sesle. Alin'in hıçkırıkları kesildi ve yerini derin iç çekişler aldı."Ne oldu?"

Alin cevap vermedi.

Ne yüzünü dizlerinden çekti, ne de ağzını açıp tek bir kelime etti.

Güven kanepeden kalkıp mutfağa doğru ilerledi ve dolaptaki temiz bardaklardan bir tane çıkartıp su doldurarak içeriye girdi. Alin yüzünü dizlerinden kaldırmış, ayaklarını uzatmıştı. Güven'de onun yanına aynı pozisyonda oturup suyu uzattı. Alin itiraz etmeden suyu alıp bir dikişte bitirdi ve bardağı yanına, yere bıraktı. Burnu ve göz altları ağlamaktan kızarmıştı."Bir sorun mu var?"

"Yok."diye fısıldadı Alin fakat sesinin tınısından bile bir sorun olduğu belli oluyordu. Güven üstelemedi. Daha çok gururu buna izin vermedi."Evine git o halde."Alin başını Güven'e çevirdiğinde Güven de aynısını yaptı ve gözleri birleşti. Aralarında çok bir mesafe yoktu ve uzun bir süreden sonra birbirlerine ilk kez bu kadar yakınlardı."Başka biri var."dedi Alin titreyen sesiyle. Güven'in kaşları çatılmıştı."Başka biri mi var?"

"Öyle değil mi?"

"Öyleyse bile bu seni ne kadar ilgilendirir ki?"Alin hızla önüne dönüp usulca başını salladı."Doğru, ilgilendirmez."

"Senin hayatında birilerinin olması da beni ilgilendirmez."dedi Güven, o hala bakışlarını Alin'in üzerinden çekmemişti."Benim yanımdayken kuyruk sallıyordun ya elin heriflerine, şimdi rahatsın Alin. Senin hayatına karışacak bir 'şu' yok artık."

Alin yüzünü buruşturup bakışlarını tekrar Güven'e çevirdi.

"Kuyruk sallamak mı?"

"Yalan mı?"Alin cevap vermek için bir kaç kez dudaklarıni araladı fakat diyecek bir şey bulamayıp sustu."Ben sana dokunmaya kıyamıyorken sen barlardaki herifler dans ediyordun ulan!"diye kükredi adeta Güven."Ben bir gün olsun sesimi çıkarttım mı sana?"gözlerini bir kez olsun Alin'in gözlerinden çekmemişti."Önünde diz çöküp ağladım, dalga geçtin benimle!"

"Ben bi hata yaptım!"diye bağırdı Alin'de."Sen kendince elliyle çarptın, yüzüme vurmaktan helak ettin!"sona doğru sesi titremişti Alin'in. İkisi de gözlerini bir an olsun birbirlerinin üzerinden çekmiyorlardı."Ben sadece bi hata yaptım, arkanı döndün, yüzüme bakmadın! Sen...sen hiç mi hata yapmadın hayatında?"dedi hıçkırıklarının arasından. Güven onun yüzünün her detayını inceliyordu. Elini uzatıp göz yaşlarını silmek istedi, yapmadı.

"Sen hiç mi çaresiz hissetmedin kendini? Sen hiç mi pişman olmadın?"yutkundu Alin. Güven derin bir nefes alıp kızın saçlarına çevirdi bakışlarını."Sen vicdanlı adamdın Güven, ne oldu sana böyle?"

"Çaresiz hissettim, seni severken çaresiz hissettim."dedi tekrar gözlerini Alin'in gözlerine çıkartarak. Gözlerinden hiçbir duygu okunmuyordu yine, soğuklaşmıştı."Pişman oldum, seni sevdiğim için, sana aşık olduğum için, seni her şekilde kabul ettiğim için, hatalarını görmezden geldiğim için deli gibi pişmanım."dudaklarının arasından nefret dökülüyordu sanki. Alin bu cümleler karşısında kaskatı kesildi."Dedin ya sen vicdanlı adamdın diye, sayende vicdansız da olduk be kızım."Alin gözlerini Güven'den kaçırıp yere indirdi."Bi hata yaptım diyorsun, benim görmezden geldiklerimi bilmiyorsun. Sen bin hata yaptın, ben sustum."

Alin gitmek istiyordu, çekip gitmek. Önüne dönüp hızla ayağa kalktı. Daha fazla burada durursa kalbi dayanamayacaktı bu acıya. Sanki dikiş attığı yaraların dikişleri sökülmüş, o da yetmemiş daha fazla yaralar açılmıştı."Hoşuna gitmedi herhalde?"diye sordu Güven düz bir ses tonuyla. O da Alin gibi ayaklanmıştı."Söylediklerim işine gelmedi, kaçıyorsun."

"Benimle şöyle konuşma."

"Neden, canın mı yanıyor?"Alin alt dudağını öfkeyle dişleri arasına aldı. Gözleri yine dolmuştu."Bu kadarsın Alin, bencilsin. İşine geldiğinde buradasın, işine gelmezse siktir olup gidersin!"Alin ellerini kaldırıp hızla Güven'i göğsünden itti. Güven bir adım gerileyip hırsla bağırdı."Dokunma bana!"

"Kapa o zaman çeneni!"

"Benim canım yanarken sen niye kapamadın lan çeneni?"dedi Alin'in üzerine yürürken. Alin korkuyla geriye gitmeye başladı."Neden dalga geçmeye devam ettin?"

"Canının yandığını bilmiyordum çünkü!"

"Öyle mi? Ben de senin canının yandığını bilmiyorum."Alin'in sırtı duvarla buluşunca Güven tam da önünde durdu."Canım yanıyor..."diye fısıldadı Alin."Yapma."

"Sana inanmıyorum."Güven kızın gözlerinin içine öyle bir bakıyordu ki o bakışla bir adam öldürebilirdi."Bakma bana öyle!"dedi Alin hıçkırarak. Güven sıkıntılı bir nefes vererek elini Alin'in eline uzattı. Alin heyecanla birleşen ellerine bakıp yutkundu. Bedeni titiyordu.

Güven dişlerini birbirine bastırarak kızı yavaş bir şekilde kendine çekti ve bedenlerinin çarpışmasına neden oldu. Alin'in kokusu burnuna dolduğunda gözlerini kapattı bir süre. Acı bir şekilde yutkunup dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra gözlerini açtı ve yüzünü Alin'in yüzüne yaklaştırdı. Alin mutlulukla dolan gözlerini gizleyemedi ve beklentiyle ona yaklaşan Güven'in gözlerinin içine bakmaya başladı. Güven Alin'in kulağına yaklaşıp fısıldadı.

"Defol buradan."

ıhlamurlar çiçek açtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin