零壹

8.5K 897 162
                                    

零壹
01

Gecenin lacivertini bir zamanlar seviyordu. Şimdiyse sıradan geliyordu, sıkıştığı yer bu kadar genişken ve özgürken bile, artık içinde onu tutan şeyin yok olup eskidiğini hissediyordu.

Açık pencerelerin en güzelini gözüne kestirdi; pervazında papatya ve gül saksıları vardı. Bir de ufak begonyalar. İçeri sızdı.

Açık bir pencereye ihtiyaç duymadığını biliyordu. Ama böylesi... kültleşmiş gibiydi. Açık pencere bulursan içeri girersin, kuralı buydu.

Aslında, kimi kandırıyordu ki? O kuralların olmadığı bir yerde asılıydı. Kurallar kimsenin umrunda değildi, Jungkook hariç. Günleri, daha doğrusu geceleri böylesine sıradanlaşmışken ufak tefek kurallarını, aslında daha doğrusu uymayı sevdiği adımlardan hoşlanıyordun.

Açık pencerelerin sahiplerine yoldaşlık yaparsın, rüyalarına girersin. Ayakkabılar tersse düzeltirsin, sol sağa dönük olacak şekilde. Eğer orada saksı varsa, ki bu seferkinde vardı, çiçeklerin yapraklarını sayarsın. Yediden fazlalarsa üç kere üflersin, mumda dilek dilemek gibi. Eğer bir kaktüs varsa... Şansına küs.

Jungkook zaman zaman kendini deli hissediyordu. Kaçık. Çıldırmış.

Olasıydı. Sonuçta böyle şeylere kim takılırdı ki? Batıl inançlara sahip insanlar görmüştü ama kendisininki daha çok, deli saçması oyunlardı.

Çok da umursadığı söylenemezdi.

Yavaşça içeri girdi. Güllerin ve papatyaların yapraklarını saydı. Dökülüyorlardı ve kimisi yediden fazla olmasına rağmen onlara üflemedi. Yaprakları daha çok incitmek istemezdi.

Oda, karanlıktı ama, lacivert Jungkook'un en alışkın olduğu renkti. Yorganların altında küçük bir çocuk buldu. En fazla altı, yedi yaşlarındaydı. Siyah saçları, parça parça yastığa dökülmüştü. Aslında içerisi bir çocuk odasından çok daha farklı, bir yetişkin odasını andırıyordu. Çocuğa paçaları uzun gelen pijamalar, içinde kaybolduğu yorgan, elinin altında sıkı sıkıya tuttuğu fotoğraf çerçevesiyle pek de alışageldik bir manzara olduğu söylenemezdi. Jungkook süzüldü ve yatağın ona ayrılmış (tamam, kimse bir hayalete gelsin de yanıma yatsın diye yer ayırmazdı ama böyle düşünmekten hoşlanıyordu) kısmına uzandı. Tıpkı çocuğun yaptığı gibi elini yanağının altına koydu. Kıpraşan kirpiklere baktı, huzursuz bir uykuda gibiydi. Oldukça sevimli bir yüzü vardı, buna karşın kaşları çatılmış, asi bir görüntü almıştı.

Onu izledi. Saatlerce, yalnızca izledi. Ve elini kaldırdı, çocuğun perçemlerinin kapadığı alnına dokundu. Elbette bir temasta bulunamamıştı, ama çocuğun rüyasına girmesi için bu hareketi yetmişti.

İçeri girer girmez kendini geri çıkardı.

Korkunç, diye mırıldandı. Korkunç, korkunç, korkunç.

Bir çocuğun rüyası böyle olmamalı.

Güneş doğana kadar vakti olmasına karşın girdiği pencereden geri çıktı.

 UKIYO 網 ʲⁱᵏᵒᵒᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin