"Hayat kısa. Kuralları yık. Çabucak affet. Yavaşça öp. Gerçekten sev. Kontrolsüz kahkaha at. Ve asla seni gülümseten şeylerden pişman olma!"
-Mark Twain-Hazel dün geç yattığı halde sabah erken kalktı. Yatağında doğruldu.
Önceki gece yaşananlar bir sel baskını gibi zihnini doldurana, birden bilincine kavuşana dek sürdü. Hazel'a bir rüya gibi geliyordu.Aklı karmakarışık bir hal aldı. Bir süre bu tuhaf duyguyla yatağında oyalandı. Gece boyu Stephanla öpüşmelerini hatırlıyor kendisine engel olamadan fazlasını daha fazlasını istiyordu.Ah, o ne öpüşmekti ama!
Stephan'ın söylediklerini hatırladıkça bedenini ateş bastı. Yüzüne hücum eden sıcaklıkla başını elleri arasına gömdü.
"Onunla nasıl karşılaşacağım?!"
Sesinde dehşet vardı. İç geçirerek kendisini yatağa geri bıraktı. Karışık duygularından neredeyse ölecekti. Ölmeyi ya da en azından sakat kalıp yatağa bağlı yaşamayı diliyordu.Dudaklarını kemirerek kıkırdadı. O öpücük düşlediği her şeydi. Stephan tüm muhteşemliğiyle tepesine dikilmişti. Koyu renk saçlarını rüzgar savuruyordu, ela gözleri geceyi aydınlatan ay ışığında parlıyordu. Sonra Hazel'ı öpmüştü. Dudakları sıcacık, elleri güçlüydü. Harika bir adamdı.
Dükün dudaklarının nazik dokunuşunu, boynuna vuran nefesinin verdiği heyecanı hatırlarken her yanını sıcak bastı. Stephan hayal ettiği her şeydi.Bittiğinde Hazel kendisine gelememişti.
Stephan ise geri çekildiğinde kliseden yeni çıkmış gibi sakin ve aklı başında durduğunu gördü. Hazel buna hazırlıksızdı. Hala onu istiyordu.Daha önce yaşadığı hiçbir şeye benzemiyordu. Ve onu öpen kişi Stephandı!
Başını iki yana salladı. Stephan gibi erkekler Hazel gibi kadınlara göre değillerdi. Stephan karanlıktı, heyecan ve macera doluydu. Ve ne yazık ki gecenin verdiği cesarete karşılık, günışığındaki Hazel o kadar cesur değildi.
Gece ne kadar da güzeldi. Cüretkardı, atılgandı ve kesinlikle pasif değildi.
Bugün ise onun Waltham Forest deki yazlığına gideceklerdi. Onunla karşılaşmaması mümkün görünmüyordu. Heyecanla yatağından kalktı. En güzel elbisesini giymeliydi. Aynanın önüne geçti.
Gülümseyerek kendisini izledi."Acaba Stephanda benim gibi hissediyor mudur?"
Hazel hızla aptal sırıtışını bozdu.Kendine gel Hazel!
Ancak ciddi tuttuğu ifadesi sadece iki saniyelikti.
Koridordan karşı odadaki Chorlette'nin sesi geliyordu. Kapıya doğru hızlı adımlarla yürüyerek, açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Tacın Sırrı (Kayıp Leydiler Serisi & Kitap:1)
HistoryczneYakışıklı Lordlar, sosyetenin hiç bitmeyen baloları, dedikodunun dibine vurulan çay partileri ve bunların içinde Hazel'ı gerçek dünya ile acı bir şekilde tanıştıran Winston Dükü Stephan. Kendisini ordusuna adamış, yaptığı canilikler yüzünden Tanrın...