Bölüm 13

1.3K 90 10
                                    


        
  
         Andrew Judah - Fear♫♪ 

Titreyerek gözüm açılırken bir an nerede olduğumu kavrayamadım. Sarp'ın nefesini ensemde hissettim. Kolumu sıvazlarken "Rüya gördün, korkma." diye fısıldadı. Bedenim ses tonunu anında tepki verip gevşerken karanlığa alışan gözlerim ile bakışlarımı salonun duvara diktim. Nefes alışverişlerim daha ritmik bir tempo tutturduğunda da içime uzun bir nefes çekerek ona sokuldum.

"Bana rüyalarından bahsetsene." Hemen cevap vermek yerine göğsünden sırtıma değen sıcaklığında ısınmak için bekledim.

"Bir keresinde Atlas okyanusunun ortasına havuz yaptırdığımı görmüştüm." Güldüm. "Tabii Titanik izleyip uyumamın etkisi olabilir..." diye mırıldandığımda hala gülmeye devam ediyordum.

Anlatmamı istediği şey açıktı, sadece doğru cümleleri kurabilmek için zamana ihtiyacım vardı ve o bunu biliyormuş gibi üzerime gelip beni kıracak bir şey söylemedi.

"Arkadaşlarıyla eğlenmeye gitmişti." dedim. Tekrardan derin bir nefes aldığımda sanki bir daha nefes alamayacakmış gibiydim, yetersizdi. "Ben evde uyuyordum." Sesim havada asılı kalırken bir şey demediğinde tekrar konuşabilmek için kendimi cesaretlendirmeye çalıştım. Bunu eğer şimdi yapamazsam bir daha aynı cümleleri kuramayacaktım.

"Pırıl," Duraksadım. "Yanlarından ayrılıp eve doğru gelirken... onlarla karşılaştı." Yutkunamadım bile. Gözyaşımın biri burnumdan başımın altındaki koluna damlarken sıcaklığı bile yetersiz kalmıştı, üşüyordum.

"Sadece arkadaşlarıyla eğlenmeye gitmişti." Sesim kısıldı. "Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Hissettim. Acı içerisinde olduğunu hissettim. İşleri bitip onu çöp gibi sokakta bıraktıklarında kemiklerini sızlatan o soğuğu hissettim." Elleriyle saçlarımı okşamaya başladığında parmak uçlarının sıcak dokusu enseme temas etti. "Soğuktan nefret ederim." Bir şey demedi, sadece kendine biraz daha sardı.

"Onları konuşurken duydum. Annem, babam ve Pırıl ile ilgilenen doktor. Kötü bir şeyler olduğunu biliyordum, sadece bu kadar acı olabileceğini tahmin edemedim. Ona tecav..." Sona doğru kısılan sesimle dişlerimi birbirine bastırıp düğümlenen boğazıma bir yenisini daha ekledim. "Yanlış zamanda yanlış yerde yanlış kişilerle."

"Annen, baban?" dediğinde ağzımdan istemsiz bir gülüş kaçtı.

"Eskiden çok kavga ederlerdi. Son bir yıldır evde çıt çıkmıyor. Annem kendini ilaçlarla ayakta tutuyor, babamsa Pırıl'ın yüzüne bakamadığından kendini işine verdi, ya da öyle sanıyorum." Bir süre sessiz kaldık.

"Bir kelimeden korkmak ne kadar tuhaf. Oysa söylemeyince yaşananları daha az gerçekçi kılmıyor." dediğimde daha fazla söyleyecek bir şeyim yoktu. Sırtım ona dönüktü, yüzünü görme ihtiyacı güderek ona döndüm. Dar alanda bunu yaptığım için her an kanepeden düşebilirdim ama beni sıkı sıkıya tuttuğu için bu ihtimali tanımıyordu.

"Bazen onun yerine kendimi koyuyorum..."

"Koyma." diye emredici bir tonda konuştu. 

Parmak uçlarım yeni yeşeren sakallarından burnunun üstüne oradan da elmacık kemiklerine geldiğinde üstünde biraz oyalandım. Her hattını ezberime almak istiyordum. İçimi korku kapladı. Eğer bir gün göremezsem diye hayıflandım.

"Kimse onu benim gördüğüm gibi görmüyor, anlamıyor. Hep yüzeysel bakıp saçma tesellilerde bulunuyorlar."

"İnsanlar ucu onlara dokunmayan şeyler hakkında boş konuşmayı ve anlamadıkları şeylere bok atmayı sever."

Gezintimi sürdürüp dudak arasına geldiğimde tenime ufak bir öpücük kondurdu, gözleri kapalıydı. Eşlik edip, bende gözlerimi kapatırken ürperdim, belimde gevşek duran elinin tutuşu sıkılaştı. Gözlerimi kapattığım da onu daha gerçekmiş gibi hissetmem mümkün müydü?

Sessizleştik.

Huzurluyduk, sonra bir şarkı mırıldandı. Beni yandaki pozisyonumdan ayırıp bedeninin üstüne koydu. Yorgan üstümüzden sıyrılmıştı ve sadece bacaklarımızın bir kısmını örtüyordu ama önemli değildi. Kalbinin ritmik atışları avuç içlerimdeydi.

Biraz daha mırıldandı, kafamı göğsüne bastırdım. Parmakları usul usul saç diplerimde gezinirken mırıldanmasını sürdürdü.

Ve sabaha kadar böyle yattık.

BUĞULU GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin