Bölüm 9

1.6K 93 5
                                    


Dark Place - Hands

♫♪ 

5 gün kalmıştı. O beş gün sanki ya çok çabuk geçecekmiş ya da hiç geçmeyecekmiş gibi kalbimi sıkıştırıyordu. Vaktimin büyük bir bölümü okulda geçiyordu. Arkadaşlarıma vakit ayıramıyordum, hepsi bu durum ile ilgili yorumlarda bulunsalar da bu konserin benim için önemli olduğunu biliyorlardı. Belki de bana bambaşka kapılar açacaktı.

Okulda geç saatlere kadar kalıp parmak uçlarım kızarıp şişene kadar piyano çalışmaya devam ediyordum. Eğer başarılı olacaksam biraz fiziksel acının zararı da olmazdı bu yüzden hiçbir bahanenin ardına sığınmadan son günlerimi iyi değerlendirmek için elimden geleni yaptım.

Yine kendimi okula hapsettiğim bir gün içindeydik , hava kararmıştı, benim gibi önünde önemli bir süreç olan öğrencilerden başka okulda kimse yoktu. Piyanonun üstüne kayıt amaçlı koyduğum telefonum titreyince çalmayı kesip kimin aradığına bakmak için elime aldım. Ekranda İdil yazısını görmemle telefonun cevapla tuşuna basmam eş zamanlı oldu.

"Efendim?" dediğim de arkadan bir müzik sesi geliyordu.

"Hala okulda mısın?"

"Evet. Neden?"

"Tamam şimdi çık dışarı, seni almaya geliyorum. Arda'nın kafesine gidiyoruz." deyip telefonu suratıma kapattığında bana başka seçenek sunmadığı için etrafa saçtığım eşyalarımı toplayarak okuldan çıkmak için dış kapıya yöneldim. İdil park alanında yamuk park ettiği arabasının içindeydi. Bana kendini belli etmek edercesine el salladığında zaten ondan başka kimsenin bu kadar dikkat çekici bir arabası olmadığı için fark edilmemesi neredeyse imkansızdı.

Arabanın yolcu koltuğu kısmındaki kapıyı açıp içine oturduğumda yeni sıktığı belli olan parfümü yine boğazıma parçacıklar halinde kaçtı. Elimle burnumu kapattığımda homurdanıyordum.

"Ne diyorsun? Anlamıyorum." Elimi ağzımın üstünden biraz çektim.

"Diyorum ki arabanın içindeyken bir insan neden parfüm sıkar?" Gözlerini devirirken "Kimin ne zaman geleceği belli olmaz." dediğini duydum. Arabayı çalıştırıp düz yola çıktığında yaklaşan konser hakkında konuşuyorduk. Artık bir kıyafet ve ayakkabı almam konusunda ısrar ediyordu, bu işleri iyi bildiği için her ne kadar eziyet çekecek olsam da kabul ettim. Yarın için sözleştik, saçımı ve makyajımı yapacağı konusunu da garantiledikten sonra keyifle sürmeye devam etti. Bu neşeli halinin bana da bulaşması sonucu bende mutlu bir şekilde söylediği şeylere karşılık verdim. Trafik sebebiyle on beş dakikada gelebileceğimiz yolculuk yarım saate çıktığında ikimizde aynı memnuniyetsizlikle söylenerek arabadan iniyorduk.

Arda'nın kafesi tıklım tıklımdı. Teras kısmından içeri doğru geçerken Çağla ve Cüneyt'in bize dönük yüzünü görünce İdil'i çekiştirerek o tarafa yönlendirdim. Bir kişi hariç hepsi masada oturuyordu.

Semih beni görünce o kadar sıkı sarıldı ki bir an başım göğsüne yapışacak sandım, sonra suratındaki kocaman gülümsemeyle beni geri bıraktığında nefesimi düzenlemem gerekti. Yanında boş sandalyeyi oturmam için geri çektiğinde teşekkür ederek yerime kuruldum. İdil, Çağla'nın yanındaki boşluğa ilişmişti.

"Sen ne dersin Peril?" dediklerinde kızaran parmak uçlarımı inceliyordum.

"Ne hakkında?" Arda göz devirdi, diğerleri gülüştü.

BUĞULU GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin