Bölüm 3

3K 127 11
                                    


♫♪ Hidden Citizens - Silent Running ♫♪





♫♪

            Gördüğüm rüyanın etkisiyle uyandım, zihnimde son kalan kırıntıları da gözlerimi açmamla uçtu gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gördüğüm rüyanın etkisiyle uyandım, zihnimde son kalan kırıntıları da gözlerimi açmamla uçtu gitti. Beynimin üstüne çökmüş kocaman bir bulut vardı sanki. Başım çatlıyordu, kollarım ve bacaklarım da nedenini bilmediğim bir yanma da beraberinde gelmişti. Sanki gece boyu ağırlık çalışmıştım gibi ağrıyorlardı. Gözlerimin karanlığa alışması çok sürmedi, yüzüstü uzanırken boş bakışlarımı tavana diktim.

Sanki asırlardır ya uyumuyordum... ya da uyuyordum.

Boğazım kurumuştu, başucuma baktığımda bardağımın boş olduğunu gördüm. Hemen yerimden kalkmadım, boynum ve sırtımdaki terler yerini soğuk bir sızıya bırakmasını bekledim. Bu kadar terlemiş olmam ya evin sıcak olmasından dolayıydı ya da gördüğüm her ne ise onun etkisindendi belki de. Yorganı boğazıma kadar çekerken uykunun mahmurluğunu üstümden atmaya çalışıyordum.

Sarp'ın verdiği ceket sandalyenin üstünde düzgünce duruyordu, vermediğim için bir yanımda kendine kızarken öteki onu bir daha görmeme olanak sağlayacağı konusunda diretiyordu. Kazananın hangi yanım olduğunu anlamak ise çok zor değildi. Sonuçta karanlıkta bile bakıştığım bir ceket vardı.

Nefesimi düzene sokmaya çalışırken odama kadar gelen sesleri duyduğumda önce algılayamadım. Sessizliğin içinde delice yankı yapan konuşmalar kalbimi sıkıştırmaya yeterken yataktan büyük bir çeviklikle atlayıp koridora çıktım. Pırıl'ın odasından geliyordu.

Beklemeden kapıyı açıp girdiğim de duvara dönük duran gece lambası dışında bir ışık yoktu, loş odada yatağının içinde korkuyla kıpırdanan Pırıl'a kaydı gözlerim. Alnında parlayan ter damlaları küçük kristal parçaları gibiydi. Gördüğü rüyanın etkisiyle bağırıp, çırpınıyordu.

Yatağının başına gelip, omuzlarından tuttuğumda gözleri kapalı olsa da irkildi, daha çok çırpınmaya başladı.

"Pırıl, benim! Aç gözlerini." dediğimde bu anı bekliyormuş gibi göz kapakları yavaşça içinde olduğu transtan çıkıp, yorgun gözleri üstünde kıvrıldı. Birkaç damla yaş yanağından süzülüp boynundan aşağıya doğru kaydığında, "Sadece kabustu, bebeğim." diye teselli vermek istedim. Elleri önünde her an bir saldırı bekliyormuş gibi yumruk şeklindeydi.

"Yapamadım, bağıramadım... Çok fazlaydılar." Kendime doğru çekip ona sarıldığımda bir hıçkırık ağzından kaçtı.

BUĞULU GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin