SVRCINA - Astronomical (Şiddetle dinlenmesi tavsiye edilir.)
Bu hikayemi yazmaya başlarken ilk başını ve sonunu yazdım. Daha sonra içerilere doğru ilerleyip bir bütünlük oluşturmaya çalıştım. Başından beri nasıl olacağı belliydi. Muhtemelen kısa geldi diyeceksiniz ama ben sakız gibi bir şeyleri uzatmayı sevmiyorum. Çok zorlamaya giriyor sonra. Tadında bırakmak en iyisi :)
Önerdiğim iki şarkıyı da tam bu kısımları yazarken dinlemiştim, beğeneceğinizi düşünüyorum.
Son kez keyifli okumalar!
☆ ☆ ☆
Aylardır bu odada yatan bir kız vardı. Çaresizliğin, acımasızlığın tohumlarının ekili olduğu bedeninin içinde kimsenin erişip kirletemediği bir ruh taşıyordu. Zamanı gelince bedeni iade edecekti ama ruhu onunla kalacaktı.
Yan tarafındaki hareketlilik dikkatle baktığı ağaçtan gözünü aldı.
"Özür dilerim... özür dilerim." Arkadaşı, yatağın üzerinde duran kurumuş yapraktan farksız elini avuçları içine alıp gözyaşları ile ıslattığında tepki olarak kafasına ona çevirdi, gözleri etrafta dolandı ve tekrar sözleri hatırlayarak bakışlarını yanındaki kıza çevirdi.
"Neden özür diliyorsun?" dediğinde arkadaşının avuçları içindeki elini koparmadan uzanıp öteki boşta olan elini dağınık saçlarının üzerinde dolandırdı. Teselli vermek isterken bu hareketi daha çok ağlamasına sebep oldu, nedenini çözemediği için kafası karıştı.
Karşısında ağlamaktan kızarmış duran ela gözlere uzunca bir süre bakarken derin bir nefes aldı. Kafasını geri cama doğru çevirirken dışarıda adımlayan insanları izlemek ona iyi geliyordu. Yalnızlık kötüydü, çevrede insanların olması bir nebze olsun içine huzur verirken yanı başında ağlayan arkadaşının varlığını çoktan unutmuştu.
☆ ☆ ☆
Sessizlik. Huzur vericiydi.
Bankların birine oturduklarında, bir yanında annesi öteki yanında babası vardı. Hava kararmıştı, biraz soğuktu ama bu iyi geliyordu. Sonbaharın geldiğini gösteren ağaçlara takıldı gözleri. Bir zamanlar tohumlarından fırlayan çiçekler açmış, büyümüş ve tekrar ölüm zamanları gelmişti. Nasıl olsa geri gelmeyecekler miydi? O zaman neden hala böyle hissediyordu, anlam veremediğinde kaşları çatıldı.
Ağaçların yükselen dallarında dolanmaya devam ettikçe bakışları bulutsuz gökyüzüne çıktı.
Ayın tam tepelerinde parladığı bir gecede yıldızlar kum gibi her tarafa dağılmıştı.
Gülümsemesi yüzünde büyürken annesine doğru döndü.
"Hiç bu kadar yıldızlı bir gece görmüş müydün? Ben görmedim." Dudağının kenarındaki kıvrım gittikçe belirginleşti, kıkırdadı. "Yarın güzel bir gün olacak."
Onunla tanıştığım gün yeni bir hikaye yazdığım gündü.
Onunla tanıştığım gün eski bir hikayenin ilk yeni cümlesiydi.
"O gün orada ne yapıyordun?"
"Yıldızları seyrediyordum." Güldüm.
"Yıldızlar evinin oradan seyredilemiyor mu?"
"Evet, seyrediliyor," diye mırıldandı. "Ama hiçbiri sen yanımda olduğundaki gibi parlamıyor."
(Küçük Prens)
Sonra fısıldadı. "Oradasın, biliyorum."
Bonfires- Blue Foundation
--- Aklına bir şey takılan olursa her zaman mesaj atabilir. Sizinle konuşmak bana çok keyif veriyor :) ) ---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUĞULU GÜNEŞ
Chick-Lit"Yıldızları hatırlıyor musun?" Kafamı salladım. Her bir ayrıntısını, belki onların altında geçirdiğimiz sayısız geceleri ve her seferinde ilk kez görüyormuş gibi büyülenişimi, hepsini bugün yaşamışım gibi hatırlıyordum. "Ben orada olacağım." ded...