Bölüm 6

1.8K 101 9
                                    










Keyifli okumalar!


MONSOONSIREN - TOLERANCE


♫♪


           

Son tuşlara da dokundum. Alkışladılar.

"Aferin, gittikçe daha güzel oluyor. Çalışmışsın belli." Işıl Hoca beni övdüğünde gülerek ona döndüm. Pek fazla çalıştığım söylenemezdi ama gerçekten gözle görülür bir ilerlemem vardı. Eskisine göre eksiksiz çalıyordum. "Böyle devam et, iyiyim diye sakın bırakma."

Kafamı sallayıp onayladığım da bugünlük bu kadar yettiğini söyleyerek sınıftan Meltem Hoca ile birlikte çıktı. Özel çalışma odalarından birindeydik. Yerimde gerinirken arkamdan kapının açılma sesi gelmesiyle o yöne döndüm.

Demre koşarak coşkuyla bana gelirken "Dinledim seni baya iyiydin." diyerek yanımdaki boşluğa kendini attı.

"Teşekkür ederim," Alışkın olmama rağmen nedensiz utanınca göz temasımızı bir saniyeliğine sekteye uğrattım.

"Ne diyeceğim, Semihler Arda'nın kafesindeymiş. İşin yoksa birlikte gidelim mi?" Gözlerimin hedefine tekrar onu alırken kafamı onaylar anlamda salladım, aynı anda yerimizden kalkarak okul çıkışına ilerledik. Konuşmanın seyri havadan sudan sohbetlerle ilerliyordu, arabasına doğru giderken henüz konunun ucu Sarp'a değmemişti ama keyifli hallerim ile ilgili birtakım imalarda bulunmaktan da geri durmadı.

İdil'e göre daha özel hayata saygısı olan bir kızdı, eğer İdil burada olsaydı sürekli didikleyip her şeyi anlattırmaya çalışırdı ve muhtemel olarak yine beni çok ketum olmakla ilgili suçlardı. Üstüme gelmediğinde ona müteşekkirdim çünkü Sarpla geçirdiğim özel anların sadece bana saklı kalmasını istiyordum. Bir başkasının aklında hayal etme düşüncesi bile beni sinirlendiriyordu.

Arabaya bindiğimizde Demre acele etmeden arabayı çalıştırdı, yerime iyice yerleşirken kendinin yardımcı rolde oynadığı bir bale müziği açtı, kafamız rahatlarken onunla sessiz bir yolculuk yaparak Arda'nın kafesine doğru ilerlemeye başladık.

Henüz saat öğlen civarında olduğu için çok dolu değildi. İnsanların içinden ilerleyip alt kata ilerlerken ortamdaki sigara kokusu beni çoktan boğmaya başlamıştı bile. İçinde bulunmaya bu kadar alışık olmadığım hava genzime dolarken kuru öksürüklerde yanında artı olarak geliyordu.

"Biriniz camları açın, bu ne ya? Nasıl ölmediniz hala?" dediğinde Demre'ye sonuna kadar katılıyordum. Sahteden bir öğürme sesi yaptığında güldüm.

Bize bakmıyorlardı. Cüneyt, Semih, Arda ve Uygar yuvarlak masanın etrafına doluşmuşlar, ciddiyetle kağıt oynuyorlardı. Hepsinin yüzünde aynı ifade vardı, gazino işletmecisi gibi tavırlarına karşılık gülerek Semih'in yanındaki boşluğa iliştim. Demre'de kafasını onaylamadığını gösteren bir biçimde sallarken Arda'nın sandalyesinin kolçağına oturdu. Cemil'in burada olmaması iyi bir şeydi sanırım.

"Değiştiriyorum, Sinek." Arda elindeki kağıt huzmesinden bir tanesini çekip ortaya attı. Bir yandan da kağıtları ekstra çabayla Semih'ten saklamaya uğraşıyordu. Uygar eline baktı ve ortada üst üste duran kağıtlardan üç tane çekip "Pas." dedi. Sıra Cüneyt'e geldiğinde ortaya Sinek 7 attığını gördüm, sinsice sırıttı. Buna karşılık Semih suratındaki kendinden emin ifadeyi bozmadan ortaya başka bir 7 attı ve Arda kağıdı görünce duraksamadan eline bakarak bir küfür etti.

BUĞULU GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin