Bölüm şarkısını dinlemenizi tavsiye ediyorum sadece bölüme değil hikayeye de uyuyor :) Açamayacak olanlar Digital Daggers'ın bir şarkısı eşliğinde dinleyebilirsiniz çoğu uyuyor :)
Hastane de Kayra ile ilgili haberleri beklerken ağlamaya başladım. Diğerleri beni sakinleştirmeye çalışsada onları geri savurdum. Kardeşimi yeni elde etmiştim ben ve onu kaybetmeyi kesinlikle planlamıyordum.
18 saat önce
Sabah uyandığımdan beri diken üstünde duruyordum. Bugün 16 Ekim. Yani peşimdeki psikopatın beni görmeye geliceği gün. Böyle bir şeye inanıyor muyum? Hayır. Korkuyor muyum? Kesinlikle. Özellikle dün bana mesaj atan kişinin Eylül olmadığını öğrendikten sonra korkum daha da arttı. Ama anlamadığım mesajı atan bir arkadaşsa neden geleceğini kendisi söylüyor ki?
Bunların dışında diğerlerinede neler olduğunu anlatmayı sürekli reddettim. Çünkü eğer onlara anlatırsam, zarar görmelerinden korkuyordum. Onlarda yaşadığım şok yüzünden beni fazla zorlamadılar ama kafalarında soru işareti kaldığını biliyordum.
16 Ekim. Acaba başıma ne gelecek diye düşünmekten kendimi ala koyamıyorum. Gerçekten bu iş beni aşırı derecede korkutuyor. Kapana sıkılmış gibi hissediyorum sanki başka bir şansım yok. Öleceğim gibi geliyor. Doğum günümü göremeden daha 18 yaşına basamadan öleceğim. Oysa ki o kadar hayalim vardı ki! Ama önemli değil. Sevdiklerim zarar görmesin bana yeter.
"Neden böylesin?"
"Nasılım?" diye merakla sordum.
"Düşünceli ve korkmuş"
"Ateş ben iyiyim. Gerçekten sorun yok. Sen ne diyordun?"
"Bu günden nefret edeyiyorum"
"Anlamadım?"
"2 yıl önce bugün çok kötü bir şey olmuştu" Daha sonra bana baktı.
"Ama şimdi sen varsın yani sorun yok" dedi ve gülümsedi. En çokta Ateş'e karşı duygularımı açıklayamadan ölmekten korkuyordum.
"Ateş-" Telefonun çalması ile bana izin istercesine baktı. Bende açsana anlamında kafamı salladım. Yaklaşık 5 dakika süren konuşmasını bitirdikten sonra bana döndü
"Üzgünüm Dolunay gitmeliyim daha sonra konuşalım olur mu?"
"Tabi" dedim. Oda yanağımdan öperek gitti. Sanırım ona söyleyemeden ölecektim. Ya da daha kötüsü o bana söyleyemeden ölecektim.
Eve gittiğimde benden başka kimse yoktu. Böylesi daha iyiydi. Kimseye zarar gelmeyecekti. Yinede kendimi aşırı derecede yorgun hissediyordum bu yüzden odam da ki son günümü daha güzel geçirebilmek için burada ki en güzel anlarımı düşünüp uykuya daldım.
*
Uyandığımda hava çoktan kararmıştı. İlk başta rahatlamıştım belki de gerçekten bir şakaydı. Yinede havada karardığı için ortalık karanlıktı ve bende diğerlerine bakmak için aşağıya indim.
"Anne?" ses yok.
"Kayra?" yine ses gelmeyince telaşlanmaya başladım. Normalde annem bu saatlerde hep evde olurdu. İliklerime kadar titremeye başladım. Zar zor yürüyerek salona ulaştım. Işığı açmamla birlikte çığlığı basmam bir oldu. Yerde gözleri kapalı bir şekilde Kayra duruyordu. Hemen koşarak nabzına baktım. Çok şükür yaşıyordu ama yinede nabzı çok zayıftı. Hemen ambulansı daha sonrada annemi ve arkadaşlarmı aradım.
O sırada gözüme bişey takıldı. Kayra'nın elinde bir mektup vardı. Ve üzerinde bir şey yazıyordu. 'Bir arkadaş'...
Şimdiki Zaman
Doktorların dediğine göre Kayra iyiydi ama uyanması biraz uzun sürebilirdi. Annemle birlikte babama ulaşmaya çalışmıştık ama her zaman ki gibi telefonu kapalıydı.
"Çocuğu ölse haberi olmayacak böyle baba olmaz olsun Allah belasını versin!" Ağlıyorken bir yandan da babama sitem ediyordum.
"Dolunay kızım sakin ol o hala senin baban." Annem ise hala o adamı bana savunmaya çalışıyordu.
"Hayır anne o adam asla benim babam olmadı. Kayra'nın da olmadı. Senin kocan olmayı bile beceremedi!" dedim ve sinirle o ortamdan farklı bir yere gitmeye karar verdim. Sonunda kuytu bir köşe bulunca açıp mektubu okumaya karar verdim. İç cebimden çıkardığım katlanmış ve buruşmuş zarfı düzelterek okumaya başladım.
Dolunay;
Sana söylediğim gibi bugün geldim. Kendini kendini sen korkuttun ben sana seni öldüreceğimi söylemedim. Şuan kimse ölmeyecek. En azından şimdilik. Bu arada sözümü dinleyip kimseye benden bahsetmemende senin ve diğerlerinin yaranına oldu. Daha önce birini öldürdüm ve bunu tekrar yapmayı gerçekten istemiyordum. Beni zorlamadığın iyi oldu. Buraya içini donduracak korkudan dışarı çıkmanı engelleyecek bir mektup yazabilirdim ama samimiyetimi anlamanı istiyorum. Peşinde ki bir psikopatım belki ama seni korkutmak gibi bir amacım yok. Hiç bir zaman olmadı.
Geçen gün sana olan ziyaretimde de bunu kanıtlamış olmalıyım. Ne yazık ki hastaneye kaldırılmışsın. Geçmiş olsun çiçeği yollayacaktım ama ben meşgul bir adamım. Düşünmem gereken bir çok tehtit ve pis işler var. Ve arkadaşının telefonundan neden mesaj attığımı merak ediyorsan. Kendi telefonumdan atınca korktuğunu düşünüyordum...
Kardeşine gelirsek seni görmeye geldiğim zaman beni gördü. Ne yazık ki yanlış yerde yanlış zamanda bulundu. Ama karanlıktan yüzümü göremedi yani hala senin için bir gizemim. Bende peşimden gelmesin diye başına sert bir şekilde vurdum. Öleceğini düşünmüyorum ama eğer ölürse mezarına çiçek bırakacağım. O kadar da gaddar biri değilim.
Bu arada doğum günü hediyen hazır yakında alacaksın. Süprizi kaçırmak amacıyla hediyenin ne olacağını söyleyeyim. Sonunda yıllardır aradığın şeyi alacaksın. Üstelik bana bin kere sormana gerek yok ilk soruşunda sana her şeyi anlatıcağım. Büyük ihtimalle ailende sana söylemiştir. Sana her şeyi anlatacak olan kişi benim Dolunay. Başkası değil. Bu gizem benimle başladı ve benimle bitecek. Doğum gününde görüşeceğiz anlayacağın. Belki gerçek yüzümü de görürsün ha? Unutma insanların saklayamayacığı veya üzerini örtemeyeceği tek bir şey vardır. Gerçekler...
Taşınma- Kaçma yıl dönümün kutlu olsun.
-Bir Arkadaş.
Öncelikle okuyan herkese teşekkür ediyorum. Belki şuan çok az kişi bunu okuyor ama olsun 1 votenin bile benim için çok fazla değeri var. Teşekkürler :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ
Mystery / ThrillerSana bir nefes kadar yakın ama dokunamayacak kadar uzağım. Beni aslında her gün görüyorsun ama bunu bilmiyorsun...