15. Parmaklıklar

204 18 3
                                    

Bekleyiş.. Yine aynı hastane. Aynı koridor. Sürekli ağlayan insanlar. Ve oda da canı için savaş veren daha yeni tanıdığım bir arkadaşım.

Arya'yı öyle gördükten sonra kendime gelip nabzını kontrol ettim. Çok şükür ki zayıfta olsa nabzı atıyordu. Bende hemen ambulans çağırdım. Demir ve Eylül ise hala şoktaydı. Ambulans geldiği zaman anca kendilerine gelebilmişlerdi.

Biz burada Arya ile ilgili haberleri beklerken Eylül karakolda ifade veriyordu. Eylül'le beraber gitmek istemiştim ama ailesi gelmemi istememişlerdi. Belli ki çok fazla utanıyorlardı. Oysa ki ben hala neler olduğunu anlamıyordum.

"Eylül neden Arya'ya zarar vermek ister ki?" dedi Ateş bana bakarak. Ne zaman ihtiyacım olsa yanımda olacağını bilmek güvende hissettiriyordu. Güvendiğim kişinin de sevgilisini öldürmüş bir katil olması da ayrı bir ironiydi zaten.

"Eylül birine zarar vermeyi neden istesin ki?" dedim ona bakarak.

"Karıncayı bile incitmezdi diyosun yani?"

"Hayır tabi ki de yolda yürürken epey karıncaya basmıştır ama bir insana zarar vermek. Hemde nedeni yokken" dedim ve kafamı ona yasladım gerçekten çok yorgundum.

"Aşk. İnsana her şeyi yaptırabilir" dediğinde cevap vermedim. Neyden bahsettiğini çok iyi biliyordum çünkü. Elinde ki kahve bardağı ile birlikte yanıma Kayra geldi.

"İç bunu" dedi bende sesizce teşekkür edip elindeki bardağı aldım. Berbat haldeydim. Göz altlarım ağlamaktan şişmiş, saçım darmadağın olmuştu. Kayra biraz bana baktıktan sonra yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Bende kollarımı boynuna dolayarak ona sarıldım. Bir dakika kadar sonra telefonum çalınca kim olduğuna bakmadan Ateş'e uzattım. Oda telefonu açıp hattaki kişiyle konuşuyordu. Telefonu kapattıktan sonra sessizce bana baktı.

"Dolunay. Eylül'ü rezalethaneye kapatmışlar. Annesi seni çağırdı"

---

Hastandeden hemen ayrılıp diğerlerine Arya ile ilgili bir şey olursa bana haber vermelerini söyledim ve karakola gittim. Parmaklıklar arkasında en az benim kadar kötü durumda olan Eylül'e baktım.

"Eylül?" diye ona seslendiğimde kıvrıldığı köşeden kalkıp yanıma geldi. Mavi gözleri kıpkırmızı olmuştu.

"Eylül sürekli ifade vermekten kaçınıyor. Seninle konuşmak istediğini söyledi" dedi annesi ve bizi yalnız bıraktı.

"Eylül neler oluyor? Bana anlatmalısın"

"Tamam ama ilk önce bunu benim yapmadığımı bilmeni istiyorum. Lütfen. Bana koşulsuz güvenebilecek tek kişi sensin." dedi bana dolu dolu olan gözleriyle bakarken.

"Tabiki de sana güveniyorum. Ama bana herşeyi anlatman lazım" Biraz sessiz kaldı. Hazır olduğunda ise konuşmaya başladı.

"Bak, Arya ile Demir'i gördükten sonra dağılmış haldeydim. O yüzden hemen senin yanına geldim. Ertesi gün arkadaş olduklarını öğrendiğimde biraz rahatlamıştım ama hala kendimi çok kötü hissediyordum. Bu basit bir lise aşkı değil Dolunay onu gerçeketen seviyorum ama o beni görmüyor bile." dediğinde yine ağlamaya başladı ama sonra devam etti.

"Herneyse daha sonra okulun arka bahçesinde Demir ile bir kızı.. öpüşürken gördüm. O an senin yanına gelmeliydim. Tek başıma belalı tiplerin olduğu bir bara gitmek çok aptalcaydı" dediğinde

"Ne!" diye bağırdım ama sonra ne kadar kötü olduğunu anlayıp "Devam et." dedim.

"İşte orda bir adamla tanıştım. 23-24 yaşlarında falanmış. Bana yaşımı sordu. Reşit olduğumu söyledim oda bana pis pis sırıttı sonra.." sesi yine kısılmıştı. Ne olduğunu anlayarak kendini toparlamasını bekledim.

"İşte ondan sonra sahroş olup ona Demir'i anlatmışım. O da bana köpürdü. Sanki onunmuşum gibi davrandı bana. Bundan sonra hep onun yanında durmam gerekiyormuş. Benden Demir'i öldürmemi istedi Dolunay. İnanabiliyor musun? Demir'i." dedi. O an kendimden nefret ettim. En yakın arkadaşım bunları yaşarken ben ne yapıyordum diye düşündüm. Başımda ne bela olursa olsun onun yanında olmalıydım. Ama hala Arya olayını anlamıştım. Oda bunu anlamış gibi devam etti.

"Arya olayına gelirsek. Bir gece Aras'ı aradım. Yani o adamı. Ona benden uzak durmasını söyledim oda sinirle telefonu kapadı. Daha sonra evime Arya geldi. Berbat haldeydi ne olduğunu sormadan onu içeri aldım. Demir ve sana ulaşamayınca bana gelmiş. Daha sonra onu odama çıkarttım. Yüzünü yıkamak için banyoya girdiğinde kapı çaldı. Sensindir diye düşünüp kapıyı açtım. Gelen Aras'tı. Elinde.. silahla" tek bir solukta bunları anlattıktan sonra gözünden yaşlar daha kuvvetli akmaya başladı. Yinede hıçkırmasını kontrol altına alıp konuşmaya devam etti.

"Silahı bana doğrulttu. "Sana zarar vermeyi gerçekten istemiyorum Eylül" dedi Daha sonra yukarıdan Arya'nın sesi geldi. Yüzündeki pis sırıtışla "Ama ona verebilirim" dedi ve yukarı çıktı. Onu durdurmayı denedim. Hepsi benim hatam" dedi ve daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı.

"Merak etme Arya iyileşecek ve o Aras'ı bulup seni buradan çıkartacağız ama öncelikle bana soyadını söylemen lazım" dedim. Oda tekrar kendini toparlayıp konuştu.

"Akan.. Aras Akan" dediğinde donup kaldım. Eylül bana anlamaz bakışlarla baktı.

"Dolunay ne oldu?" dedi.

"Bu.. Ateş'in soyadı"

RUHSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin