Okuduğum mesaj tüylerimi ürpetmişti. Hemen neler olduğunu sormak için Eylül'ü geri aradım ama şansıma telefonu kapalıydı. Evde yalnızdım. Annem ve Kayra okul işini halletmek için sabah erkenden çıkmışlardı. Ben neden okula gitmemiştim ki? Açıkcası Eylül mesaj atmasa bugün okul olduğunun farkına bile varmazdım. Yinede hemen aşağıya inip mesajda dediği gibi kapıyı kilitledim. Daha sonra kapının önüne geçerek beklemeye başladım.
Yaklaşık yarım saat sonra kapı çalmaya başladı. Kim olduğunu anlamak için delikten bakmaya çalıştım ama hiçbir şey göremedim. Bu kişi kim ise parmağı ile deliği kapatıyordu. Ellerim ve bacaklarım titremeye başladı. Korkuyordum. Fazlasıyla. Hızlı hızlı nefes almaya başladım. Gözlerim dolmuştu. Nerdeyse ağlayacaktım. Kapının arkasındaki kişi zili çalmayı bırakıp kapıyı yumraklamaya başladı. Titrek adımlarla mutfağa gittim ve elime bir bıçak alıp geri döndüm.
Ölmek istemiyordum. Kim ölmek isterdi ki zaten?
Kapı daha sert bir şekilde çalmaya başladığında korkudan bayılacaktım. Aynı zamanda kapı kırılacak diyede çok korkuyordum. O kadar sert vuruyordu ki kapıya sanki yumrukları benim bedenime geliyormuş gibi hissettim. Kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Ölümüm bir psikopatın elinden olamazdı. Anlık korkuyla
"Git buradan! Benden ne istiyorsun? Sana ne yaptım!?" diye bağırdım. Kapıya daha şiddetli vurmaya başlayınca bende daha şiddetli bir şekilde ağladım.
"Lütfen git. Ölmek istemiyorum..." sesim kısık çıkmıştı duyduğundan emin değildim ama kapıya vurmayı bıraktı. Tekrar delikten baktığımda bu sefer kimseyi göremedim. Bir köşeye sıyrılıp sessiz sessiz ağlamaya devam ettim.
Yaklaşık 10 dakika sonra kapım tekrar çalınmaya başladı. Benimde bedenim tekrardan kaskatı kesildi. Kapı şiddetle çalmaya devam ediyordu ama ben kalkıp delikten bile bakamıyordum. Ağlamaktan bütün enerjimi kaybetmiştim.
"Dolunay benim kapıyı aç!" sesinden bu kişinin Ateş olduğunu anladım ama kalkıcak halim yoktu. Bedenimi hareket ettiremiyordum.
"Dolunay orda mısın? Ses ver!" bu sefer kapıyı yumruklamaya başladı. Ama benim ne kalkıcak nede bir şey söylecek gücüm vardı. 1 dakika kadar sonra kapıyı yumruklamayı bıraktı. Sonra güçlü bir gülürtü duydum. Kafamı çevirince Ateş'in kapıyı kırmış bir şekilde bana doğru koştuğunu gördüm.
"Niye ses vermedin? Sana bişey oldu diye çok korktum Dolunay!" Başını omzuma yaslayınca ağladığını fark ettim. Islaklığı hissettim. Sonra gözlerim kararmaya başladı.
---
Gözlerimi aralayınca bana bakan endişeli ve üzgün Eylül, Demir, Kayra, Arya ve Ateş'i gördüm. Hastaneydim. Neler olduğunu çok iyi hatırlamıyordum ama ne kadar korktuğumu hatırlıyordum.
"Bizi çok korkuttun" dedi Eylül. sonra gelip bana sıkı sıkı sarıldı. Diğerleride sırasıyla bana sarıldı. Ateş'e baktığımda onun doktorla konuştuğunu gördüm.Daha sonra buraya geldi.
"Fazla adrenalinden dolayı bayılmışsın. Doktor hemen taburcu olabileceğini söyledi." Daha sonra hiçbir şey söylemeden gitti.
"Seni hastaneye getirdiğinden beri böyle. Ben normal hali diye düşündüm" dedi Arya.
"Hayır" dedim.
"Hiç normal değil..."
*
Hastaneden çıkıp eve geldikten sonra. Dinlenmem için beni zorladılar bende anca burda kalırlarsa kabul edecğimi söyledim.
"Bişey sormak istiyorum" dedim onlara dönerek. Hepsi bana sor anlamında baktılar.
"Birinin geleceğini nerden biliyordunuz? Hani Eylül sen bana mesaj attın ya"
"Ne?" dedi Eylül. Dediklerimi anlamıyor gibiydi.
"Bana bugün mesaj attın. Mesajda pencereli kapat kapınıda kilitle ben geliyorum diyodu. Seni geri aradığımda ise telefonun kapalıydı." Herkes Eylül'e bakmaya başladı.
"Mesajı göstersene" dedi Kayra. Bende telefonumu çıkarıp Eylül'den gelen mesajı gösterdim. Hepsi teker teker baktıktan sonra Eylül hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Diğerleri ve bense ondan bir açıklama bekler gibi yüzüne bakıyorduk. Ama Eylül ne olduğunu hala anlamıyor gibiydi.
"Anlamıyorum Dolunay. Ben sana böyle bir mesaj atmadım ki."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ
Misteri / ThrillerSana bir nefes kadar yakın ama dokunamayacak kadar uzağım. Beni aslında her gün görüyorsun ama bunu bilmiyorsun...