Kucağımdaki gri yastığa tırnaklarımı geçirerek kafamı arkama yasladım. Ortamdaki atmosfer beni fazlasıyla germişti ve sabahtan beri bize liderlik taslayan Park Jimin'i öldürmek istiyordum. Akşam akşam hepimizi evine toplamıştı. Nedenini tahmin ediyorduk. Jennie ile yuzleşmemizi istiyordu fakat bunun için hiçbirimiz hazır değildik. Dün yaşananlar olsun, uğradığımız ihanetler olsun hepsi üst üste gelip bizi fazlasıyla yıpratmıştı.
Gözlerimi çoraplarımdan çekip Jisoo'ya baktım. Sabahtan beri hiç susmadan konuşan Jimin'e onu öldürecekmiş gibi bakıyordu, yanındaki Lisa ise telefonuyla oynuyor aynı zamanda Seokjin'e laf yetiştiriyordu.
"Bu çocuk gerizekalı." Jungkook homurdanarak yanıma oturdu ve herkesin yaptığı gibi Jimin'e ters ters baktı. Jimin hepimizin tahammül sınırlarını zorluyordu.
"Onu dinlemelisiniz. Tamam, suçsuz demiyorum ama-" Jimin bilmem kaçıncı kez aynı şeyleri tekrarlarken Taehyung daha fazla dayanamadı ve sinirle konuştu.
"Kes şunu! Jennie'den hoşlanıyorsun diye onu haklı çıkarmaya çalışma!"
"Ne diyorsun sen?" dedi Jimin şaşkınlıkla. "Bu durumun Jennie'den hoşlanmamla ne alakası var? Ben sadece onu bir kez olsun dinlemenizi istiyorum!"
"Neden?" dedim kendimi daha fazla tutamayarak. "Neden sen? Neden Jennie her şeyi sana anlattı ama bize anlatmadı? Madem o kadar masum, neden bize söylemedi?"
"Söyleyemezdi!" Jimin elini ensesine attı ve gergince bana baktı. "Sadece bugünü bekliyordu. Bugün her şeyi açıklayacaktı fakat Yeri her şeyi mahvetti."
Herkes her şeyi öğrenmişti. Yeri'nin benimle nasıl oynadığını herkes biliyordu fakat Yeri şu an herkesin gözünde bir halk kahramanı olduğu için bu olay çok fazla tepki görmemişti. Bu durum kırıcıydı fakat yine de sesimi çıkarmamıştım. Bu mevzu ne kadar çabuk kapanırsa o kadar iyiydi.
"Buraya gelmem tam bir saçmalıktı." Jisoo göz devirerek yerinden kalktı fakat Lisa onun kolundan tuttu ve çekip koltuğa düşürdü.
"Otur şuraya Jisoo. Ben artık daha fazla pişman olmak istemiyorum. Jennie'yi dinleyeceğiz."
"Bu durumun nasıl mantıklı bir açıklaması olabilir ki?" Jisoo alayla güldü. "Kendinizi kandırmayın. Tek yapacağı şey karşımıza geçip ağlayarak pişman olduğunu söylemek olacak."
"Bunun nesi yanlış?" dedi Jungkook kaşlarını çatarak. "İnsanlar hata yapabilir Jisoo. Yanlış olan hatan yüzünden pişman olmak değil, hatasını anlayan bir insanı terk etmektir."
Şaşkınlıkla Jungkook'a baktım. Ondan böyle bir şey beklemiyordum. Aslında şu sıralar beni fazlasıyla şaşırtıyordu. Son zamanlarda yaşadıklarımızdan olsa gerek fazlasıyla ciddiydi.
"Haklı." dedi Seokjin doğrudan Jisoo'ya bakarak. "Bu kadar sert olma Jisoo. Bu durum en çok seni yıpratır."
"Siz ne biliyorsunuz ki?" dedi Jisoo sinirle. Her sinirlendiğinde yaptığı gibi yumruklarını sıkmıştı. "Neler yaşadığımızı görmüyor musunuz? Defalarca kez ihanete uğradık, kaybettik, şimdi ise kaybolduk. Uğruna çabaladığımız ne varsa peşinden koştuğumuz ne varsa hepsi toz olup gitti. Herkes gitti, her şey gitti. Beni ben yapan ne varsa gitti!"
"Ben sadece müziğimi herkese duyurmak istemiştim! Senelerdir bunun için çabalıyorum, senelerdir! Ama ne oldu? O çok güvendiğim arkadaşım tüm emeklerimi çaldı, senelerdir canla başla hazırlandığım yarışma yalan oldu, okuduğum okulda türlü türlü pisliklerin döndüğünü öğrendim. Şimdi, ne pişmanlığından bahsediyorsunuz siz? Onun yüzünü bile görmek istemiyorum!" Jisoo son cümlesini bağırarak söyledi ve hızlı adımlarla salondan çıktı. Saniyeler içinde gelen kapı kapanma sesiyle gittiğini anladık. Kimse tek kelime edemedi, onu engelleyemedi. Çünkü haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Wrong • rosékook
FanfictionBu okulda dört yanlış bir doğruyu götürmez; tek yanlış, herkesi götürür Chaeyoung. #blackpink 1☆ #lisa 1☆ #jisoo 1☆ #hayrankurgu 2☆ 23.03.19 08.09.19