Dakikalar önce kitlediğim kapıyı incelemeyi keserek başını omzuma yaslayan Jungkook'a baktım. Konuşmuyordu, benimle olup olmayacağını söylemiyordu fakat az önceki sarılışı bana ne kadar ihtiyacı olduğunu anlamama yetmişti. Onu bırakmayacaktım. Ne kadar üzüldüğünü gördüğüm halde gidemezdim. Onunlayken mutluydum, hayatımda hiçbir eksik yoktu. Hal buyken, günahlarını saklamasına ses çıkarmayacaktım. Daha fazla dağılmak, daha fazla hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Hiçbir şey yokmuş gibi davranacaktım.
Hayır, bunu yapamazdım.
Benden ne sakladığını öğrenene kadar ona hep şüpheyle yaklaşacaktım, eskisi gibi körü körüne guvenemezdim ona ve bir ilişkide güven yoksa huzur da yoktu.
Fakat sadece birkaç günlüğüne bu mevzuyu unutmak ve ona olan özlemimi gidermek istedim. Bilmiyordum, belki de son mutlu günlerimiz olurdu bunlar. Daha sonra gerçekleri öğrendiğimde onu terk etmeyeceğimin garantisini veremezdim.
"Gaeun kim?" kafamı eğip ona baktığımda afallamış bir şekilde bana baktı. Konuyu dağıtmaya ve eskisi gibi davranmaya çalışıyordum. Neşesi yerine gelsin istiyordum.
"Arkadaşım. Aslında onunla daha önceden tanışıyorduk."
"Nereden tanışıyordunuz?"
Kaşları kalktı ve merakla bana baktı. "Babamın arkadaşının kızı."
"Hımm, çok da önemli biri değil o halde."
"Yani, öyle." tedirginlikle bana baktığında elimi yanağına koydum ve gözlerimi kıstım.
"O halde önemli biri olmadan onu hayatından çıkart. Yoksa ben o kızı yolarım."
"Ne?" dedi birden bir değişen yüz ifadesiyle. Dehşete düşmüş gibiydi.
"Beni duydun. O kız sana asılıyor!"
"Böyle bir şey mümkün değil."
"Nasıl mümkün değil?" Jungkook'un omzumdaki kafasını ittim ve doğrulmasını sağladım. "Taş gibi çocuksun. Yolda yürürken ardında iki ölü, üç yaralı bırakıyorsun. Kim bilir kaç erkeğe cinsel tercihlerini sorgulattın ve en önemlisi beni bile tavladın. Nasıl mümkün değil?"
Hızlı hızlı konuştuğum için nefes nefese kalmıştım ve Jungkook hala şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Saçları uzamıştı ve muhtemelen ben gelmeden önce duş aldığı için ıslak tutamlar alnının üstüne düşmüştü. Bu görüntüsü aklımı başımdan alıyordu. Çıldıracaktım, bu herif nasıl bu kadar güzel olabiliyordu?
"Şu an beni ikna ettin." kahkaha atmaya başladığında sinirle omzuna vurdum ve göz devirdim. Gerçekten arkadaş olsalar asla kıskanmazdım ama o kızın niyeti farklıydı.
"Dalga geçme. O kızla ilişkiyi keseceksin."
"O zaman sen de Taeyong'la ilişkiyi kes."
"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Biz arkadaşız!"
"Ne demek arkadaşız? Taş gibi kızsın. Bileğim kadar belin var, bacak boyun en az 1 metre, gözlerin içinde milyarlarca yıldız varmış gibi parlıyor, dudakların yumuşacık ve sen gördüğüm en güzel kızsın Chaeyoung."
"Taeyong yanımda geğiriyor."
"Tamam, ikna oldum, arkadaşsınız." kahkaha attığımda gülümseyerek beni izledi. Elimi alnına düşen saçlara doğru uzattım ve kahkullerini düzelttim. "Çok özlemişim." dedim mırıldanarak.
Elimde olan bakışları gözlerimi bulduğunda gülümsedim. "Sana baktıkça ne kadar özlediğimi daha iyi anlıyorum." iki ellerimi de yanaklarına indirdim ve okşamaya başladım. İçimi dolduran tarifi imkansız hisle gözlerimi yumdum. "Sanırım sana çok aşığım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Wrong • rosékook
FanficBu okulda dört yanlış bir doğruyu götürmez; tek yanlış, herkesi götürür Chaeyoung. #blackpink 1☆ #lisa 1☆ #jisoo 1☆ #hayrankurgu 2☆ 23.03.19 08.09.19