One Wrong • rosékook

█37█

"Gözlerimi ne zaman açacaksın ve biz neredeyiz?"

"Şimdi açıyorum." gözlerimin önündeki elleri çekildiğinde ellerini bu sefer omuzlarıma koymuştu. "İşte, burası yalnız kalmak istediğimde geldiğim yer."

"Jungkook, burası senin odan."

"Bir arabam olmadığı için uzak yerlere gidemiyorum. Bence annemi bu konuda ikna etmelisin Chaeyoung." kahkaha atarak ona döndüm ve omzumdaki ellerini indirdim.

"Böyle numaralara ne gerek var meleğim? Söyleseydin ben teyzemi ikna ederdim zaten."

"Chaeyoung söyleme şunu ya!" meleğim dediğim anda ekşiyen yüz ifadesiyle bana baktı. "Cidden gülesim geliyor."

"Gül o zaman." kocaman gülümsediğinde kollarımı boynuna sardım ve yüzlerimiz arasındaki mesafeyi azalttım. Elleri saniyeler içerisinde belimi bulurken gözlerimi kapattım.

Avustralya'dan dönmemin üzerinden 5 hafta geçmişti. Bu süreç içerisinde kızların yanına taşınmıştım ve Bangtan da ayrı eve çıkmıştı. Evlerimiz arasında çok mesafe olmadığı için sık sık beraber vakit geçiriyorduk. İki hafta önce ise üniversiteye ilk adımımızı atmıştık. Hepimiz 2 senelik işletme okuduktan sonra özgürlüğümüze kavuşacak ve mutlu olacaktık, buna inanıyorduk.

"Taehyung'un antrenmanı kaçta bitiyordu?" dudaklarını yanağıma sürtüp mırıldandığında hiç düşünmeden yanıtladım.

"İki saat sonra."

"Jimin'in provası?"

"Stüdyoda sabahlayacak."

"Seokjin?"

"Jisoo'nun elinden kurtulması muhtemelen iki saatini alır."

"Güzel." dudaklarımızı birleştirdiği anda içimde kopan fırtına benden bir şeyleri alıp götürürken aynı zaman da yeni hisleri estiriyordu ruhumda. Belimde yavaş yavaş gezinen parmakları heyecanlanmama sebep oluyor aynı zamanda da Avustralya'dan döndüğüm geceyi hatırlamadan edemiyordum. Neden o gece yanıma uzanmayı seçmişti ki?

Adımlarını üzerime doğru attığında kısa süre sonra kendimi yatağın üzerinde uzanırken bulmuştum. Hızlıca üzerime çıkıp beni tekrar öpmeye başladı ve ben saçlarını okşamaktan başka bir şey yapmadım. O geceden sonra ilk defa bu kadar yakındık ve ne kadar ileriye gideceğimizi kestiremiyordum.

Elleri tişörtümü göğsümün altına kadar sıyırdığında dudaklarımızı ayırıp bana baktı. Derin nefesler aldığım için hızla inip kalkan göğsüm her saniye alçalırken ikimiz de konuşmuyorduk. Daha sonra gözlerini kapadı ve alt dudağını dişledi. Bir şeylere karar vermeye çalışıyor gibiydi.

"Neden o gece öyle yaptın?"

"Ne?" Jungkook gözlerini açıp bana baktığında dudaklarımı yaladım ve gözlerinin içine baktım.

"Biliyorsun işte, Avustralya'dan döndüğüm geceden bahsediyorum."

"Chaeyoung," yutkundu. "Sadece, bunun için erken."

"Sorun zaman mı? Hislerimiz bu kadar gerçekken zamanın ne gibi bir önemi olabilir ki? Hissiz 3 yıllık bir ilişkinin, bizim 3 aylık ilişkimizden daha güvenilir olduğunu mu düşünüyorsun?"

"4 ay," dedi Jungkook beni düzelterek. Gözlerimi devirmek istesem de kendimi durdurdum. "Demek istediğim bu değil. Sen hislerinden emin değilken ve ben bunca sene seni beklemişken ilişkimizi tensel temaslarla basitleştirmek istemiyorum. Ben seni hissetmek istiyorum Chaeyoung fakat dokunarak değil, bu o kadar basit değil."