"Bakın, program yaptım. Salı günleri ilk ders bitince Jungkook'la oturacağız, diğer boş zamanlarımızda ise nöbetleşe oturacağız. İlk nöbet Seokjin'in." Jimin önündeki kağıdı Seokjin'e doğru itti ve gülümsedi. "Böyle sevdanın çilesini sikeyim. Düştüğümüz hale bak. Arkadaşlarımız ikiye bölündü resmen."
"Hayır, pezevenk Jungkook da bize soğuk yapıyor. Derdi ne anlamıyorum." Taehyung homurdanarak önündeki kitabı kapattı ve başını Lisa'nın omzuna yasladı. "Saçların çok güzel kokuyor."
"Ya, saç tellerim burun deliklerine girecek. Biraz geri çekil!" Taehyung Lisa'nın saçlarının arasına yüzünü gömdü ve omuz silkti. Lisa da bir şey demeden kahvesini içmeye başladı.
"Onun bir derdi var. Hiç normal davranmıyor." tırnaklarımı yemeyi keserek Jimin'e baktım. "Kavga etmemizin başka bir sebebi olmalı. Jungkook bana bu kadar çabuk sinirlenmezdi. Onu huzursuz eden başka bir durum var."
"Bunun biz de farkındayız." dedi Seokjin bıkkın bir nefes verirken. "Ama anlatmıyor. Onu ne kadar zorlasak, o kadar uzaklaşıyor bizden. Kafayı yiyeceğim Chaeyoung. Jungkook'un bir derdi var ve onun yanında olamamak beni çıldırtıyor."
"Yanına gidin." dedim içime dolan huzursuzluğu göz ardı etmeye çalışırken. Jungkook'un mutsuz olduğunu görmek canımı yakıyordu. "O, yalnız kalmayı sevmez."
"Bırakalım biraz da yalnız kalsın. Belki o zaman ne istediğini anlar." Taehyung homurdanarak konuştuğunda bakışlarım Jungkook'a kaydı. Sırtı bana dönük bir şekilde kafetaryanın öbür ucunda oturuyordu. Yanında uzun saçlı bir kız oturuyordu ve konuşuyorlardı. Kaşlarım çatıldı. Bu kızı ilk defa görüyordum.
"Yanındaki kız kim?"
"Gaeun." dedi Taehyung gülerek. "Taş gibi çocuğu başı boş görünce…"
"Aynı bölümde değiliz ama arada geliyor." Jimin mırıldanarak konuştuğunda kaşlarım çatıldı.
"Enişte elden gidiyor. Chae, kalk bir şeyler yap." Lisa omzumu deşmek istercesine beni durttuğunde sinirle ona baktım. Neden beni tahrik etmeye çalışıyorlardı?
"Dalga falan geçiyorsunuz, değil mi? Jungkook, ona yürüyen bir kızla konuşmaz. Arkadaşlardır."
"Yoo, gayet de yürüyor." Seokjin ağzı dolu bir şekilde konuştuğunda Jisoo yüzünü buruşturdu ve Jungkook'un oturduğu masaya kısa bir bakış attı. "Bana da öyle geldi. Baksana, çocuğun içine düşüyor resmen."
Bakışlarım ışık hızında Jungkook'a döndüğünde Gaeun ile saçlarının birbirlerine değdiğini görünce dizlerimin titremeye başladığını hissettim. Hem öfke hem de korku bedenimde aynı anda kol gezerken sadece yutkunabilmiştim.
"Çabuk arayın onu." Jimin'e baktım ve endişeyle konuştum. "Çabuk bir şeyler yapın. O masadan uzaklaşsın. Sonra biriniz kızın yanına gidin ve kendinize aşık edin. Jungkook'tan uzak dursun."
"Yuh, plana bak! Kızım dizi mi çekiyoruz? İstersen gidip kıza Jungkook'un bebeğine hamileyim diyeyim?" Seokjin kaşlarını kaldırarak bana baktığında onların bir şey yapmayacağını anlayıp telefonumu hızlıca elime aldım ve teyzemi aradım. Şu an sinirimi yatıştırabilecek tek kişi teyzemdi. Onunla ne zaman konuşsam yumuş yumuş oluyordum. Telefonu kulağıma götürdüğüm anda duyduğum sesle biraz olsun rahatlamıştım.
"Bebeğim~"
"Teyze," dedim dudağımı dişlemeyi keserken. "Nasılsın?"
"İyiyim galiba." dedi mırıldanarak. "Biraz ağrım var ama idare ediyorum. Doktor normal olduğunu söylemişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Wrong • rosékook
FanfictionBu okulda dört yanlış bir doğruyu götürmez; tek yanlış, herkesi götürür Chaeyoung. #blackpink 1☆ #lisa 1☆ #jisoo 1☆ #hayrankurgu 2☆ 23.03.19 08.09.19