Hayatımın harika olduğunu düşünürken her geçen gün bir başka yalana daha yakalandığımı, sahte sevgi sözcükleriyle hazırlanmış arkadaşlık kapanına kendimi çok kötü kaptırdığımı hissediyordum. Son zamanlarda hayatıma giren herkes bir yalancıydı ve aptal kalbim kan yerine çok fazla sevgi pompalıyormuş gibi onları çok sevmişti. Jennie'yi çok sevmiştim, kendime ne kadar itiraf edemesem de Yoongi'yi de çok sevmiştim. Onlara guvenmiştim.
Fakat onlar sahtekardı.
Hiç kimseye guvenemeyeciğimi bildiğim bu okulda hayatıma sokmaya cesaret edebildiğim iki insandı onlar. Sadece bir mucize istemiştim, samimiyet aramıştım, rekabetin her gün daha da çürüttüğu güveni hissetmek istemiştim. Normal bir genç kız gibi yeni insanlarla tanışmak istemiştim. Fakat idol olmak istiyorsam yalancının teki olmalıydım. Bu sektörde ayakta kalabilmenin tek yolu buydu. Jennie ve Yoongi ayakta kalmak istemişlerdi. Fakat bunu yaparken beni yere itip önlere geçmek istemişlerdi.
Boğazımdan yükselen sıvıyı hissedince eğilip karnımı tuttum. Etrafımdaki herkes bağırarak konuştuğu için kimsenin sesini ayırt edemiyordum. Karşımda oturan Jisoo sinirle ayağa kalkmış ve ateş saçan gözleriyle Lisa'ya bağırıyordu. Seokjin endişeli bir şekilde telefonda konuşurken Jungkook ve Taehyung Jisoo'yu sakinleştirmeye çalışıyordu.
O an, kimse beni görmedi, varlığım yeryüzünden silinmiş gibiydi. Ya da ben öyle olmasını istedim. Hızlı adımlarla ihtişamlı salondan çıkıp üst kata doğru yürüdüm. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkamam gerekiyordu. Elimde tuttuğum çantamı diğer elime alıp topuklulularımın çıkardığı seslere kulak verdim. Herkes salonda olduğu için burada kimse yoktu. Adımlarımı hızlandırıp lavaboya girdim ve birkaç kere yüzüme su çarptım. Islak yüzümü peçeteyle kuruladıktan sonra naneli şeker bulma umuduyla çantamı açtım. Ne zaman üzülsem veya stres yapsam midem bulanırdı. Bu gibi durumlarda naneli şeker beni rahatlatıyordu.
Küçük çantamı karıştırdığım sırada gözüme ilişen beyaz kağıtla kaşlarımı çattım. Titreyen ellerimle kağıdı tuttuğum sırada yutkundum. Peşimdeki her kimse bana çok yakındı ve buradaydı. Aynı ortamdaydım, belki de hemen arkamdaydı. Tamamı boş olan kabinlerden birinde saklanıyor olabilirdi. Peşimde mahvolmamı isteyen biri varken, inandığım tüm yalanları tüm çıplaklığıyla bana gösterip beni alt üst eden biri varken ben tek başıma dolaşıyordum. Tam bir aptaldım.
Bana zarar verir miydi?
Hızlıca notu açıp kırmızı mürekkepte gözlerimi gezdirdim.
"Bu sefer yanlışı yapan benim Chaeyoung. Seni mahvetmek isterken etrafındaki insanların gerçek yüzünü göstererek sana bir nevi yardımcı oldum. Ah, ya da bunu isteyerek yaptım. Bilmiyorum, sadece ben bile kendime anlam veremiyorum. Bu oyun çok uzadı. Seninle yüzleşmemin zamanı geldi. Her şey bugün güneş batarken bitecek, yarın ise birileri için güneş bir daha doğmayacak.
-pinik
Okuduğum notla nefesim kesilirken titreyen bacaklarımı harekete geçirip lavabodan çıktım. Göğüs kafesimdeki baskı her an daha da artarken korkudan bayılacak gibi hissediyordum. Peşimde kim vardı bilmiyordum ve ben şu an yalnızdım. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Jungkook bana yalnız kalmamamı söylemişti fakat ben bir aptal gibi duygularıma yenik düşerek bunu unutmuştum.
Solumdaki trabzana tutunduğum anda duyduğum ayak sesleriyle kaskatı kesildim. Biri buradaydı. Biri etrafımdaydı ve ben deli gibi korkuyordum. Ayağımdaki topukluları umursamadan önümdeki 3 basamağı atlamaya çalıştım fakat uzun topuğum merdivene takıldığı anda sendeledim ve elim trabzandan kaydı. Küçük bir çığlık attığım sırada biri beni belimden yakaladı ve kafam sert bir göğüse çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Wrong • rosékook
FanficBu okulda dört yanlış bir doğruyu götürmez; tek yanlış, herkesi götürür Chaeyoung. #blackpink 1☆ #lisa 1☆ #jisoo 1☆ #hayrankurgu 2☆ 23.03.19 08.09.19