30.Bölüm Endonezya

2K 207 43
                                    

Zamanında dizi ya da filmlerini izlediğim daha sonra Güney Kore de eğitim gördüğüm sınıfta tanıştığım Endonezyalı arkadaşım Aişe ile bu ülkeyi daha fazla tanımaya başlamıştım .

Şimdi ise duymaktan öteye geçip Aişe'nin düğünü vesilesi ile bu topraklara ayak basmış bulunmaktayım.İlk başta kendi başımın çaresine bakabileceğim ,siz zahmet etmeyin çerçevesi ile başlayan cümle onlara misafir olmak ile nihayete ermişti.O kadar telaşın içinde bir de beni misafir etmek istemişlerdi .Aslında ben yük olmak istemezdim ama anne tamamen evrensel kelimeler içindeydi .Dil ,din ,ırk fark etmiyordu .Ve bizzat Aişe'nin annesinin ısrarıyla evlerine gelmiştim .

Tabiki Endonezya da konuşulan hiçbir dili bilmiyordum . Tabi bir de annesi Aişe'nin anlattığına göre yerel bir dilde konuşuyordu.Aramızda tercüman olan Aişe onlara misafir olmayı kabul edip tamam dememle gülümseyip nihayet demişti .

Havaalanından eve geçtikten sonra beni misafir odasına almış dinlenmek için yalnız bırakmışlardı .Zaten ben de uyumak istediğimi söylemiştim .Hümeyra teyze yemek için girişte gördüğüm mutfağa her zaman gelecebileceğimi , düğün yemekleri ile ilgilendiği için orada olacağını,kendimi her ne kadar evim gibi olmasa da evimde gibi hissetmem gerektiğini söylemişti .Tabi tüm bunlar Aişe'nin tercümesi ile olmuştu .Bir de annelik lisanının hakim olduğu mimikleri ,tebessüm barındıran şefkatini tercümeye gerek duymadan hissedebiliyordum.

Yaklaşık 250 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık nüfuslu dördüncü ülkesi iken ,en kalabalık nüfuslu Müslüman ülkesiydi Endonezya aynı zamanda.Bir de içinde çok fazla ada barındırıyordu .Haliyle adalar ülkesi diye de bahsediliyordu araştırma yaptığım kaynaklarda.

Muson ikliminin hakim olduğu ülke ve bölge yağışlar ile iç içe yaşıyordu .Ve birçok doğal afetle muhatap oluyordu . Gerek denizi ,adaları , yemyeşil ormanları ve doğası ile çok gezilecek yeri vardı.Haliyle üç günde bırak koca ülkeyi içinde bulunduğum yeri bile bitiremezdim .Bir de önceliğim arkadaşımın düğünü olduğu için görebildiğim ile yetinecektim .

Allah'u alem (Allah bilir ) belki yine buralara gelmek nasip olur .O zaman doyasıya gezilebilir .Ve tabi bu sefer eğer o da kabul ederse kocam sıfatı ile geliriz birlikte .

Bu düşünceler ile uyumaktan vazgeçip ailemi arayıp onlarla konuşmuştum , merak etmemelerini ,iyi olduğumu sık sık dile getirmiştim.Babamın geçen dediğine göre döndüğümde isteme olacaktı .Ve ben daha fazla korkularıma sığınıp, kaçamayacaktım . Zaten artık kaçmak da istemiyordum.Hakkımızda hayırlısı deyip Allah'a bırakmıştım .

Ailem ile görüştükten sonra uyumak istemediğim için yemek yemek yerine bir işin ucundan tutup yardım etmek istedim .Bu dileğimi Aişe annesine tercüme ettiğinde annesi tabiki olur demişti .Yemek kültürü çok çeşitli olan ülke çevresindeki ülkelerin tatlarını da barındırıyordu .Ve tabi başlı başına pirinç en önemli yemekti.Hatta Aişe kendilerininde köylerinde pirinç tarlaları olduğunu daha hasat zamanı gelmediği için görebileceğimi söylemişti.Şu an yeşil halde olduğu için farklı gelebileceğini belirtmişti . Anlattığına göre hasat zamanı bizim buğday hasatına benziyordu .

Nasip işte ülkemizde buraya nazaran daha az bulunan pirinç tarlalarını görmeden buradaki tarlaları pirincin anavatanından birinde görmek nasıl olacaktı .

Ben de anladığım kadarıyla bir işin ucundan tutuyor , öğrenmeye çalışıyordum.Mor renkte bir pilavla muhatap olduktan sonra bizim sütlaç tatlısının farklı bir hali ile tanışmıştım.Her yemeği tatmasam da yediklerim genellikle damak tadıma uygundu .

Eve çok çabuk alışan Birgül sanki başka bir gezegene geçiş yapmış gibiydi .Ailenin yeni bir ferdi gibi neyin nasıl olacağını, neyi ne yapacağını sorup her işin ucundan tutuyordu . Hayırlı bir iş olan Allah rızası için yapılacak evlilik için koşuşturuyordu.Tabi tüm bu işleri ederken onlar için dualar ediyordu .

Dilbestem "Fesleğenim" TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin