Günler günleri kovalarken havalar da değişkenlik gösteriyordu.Dün havadaki yoğun sıcaklık belki de bugün yağacak yağmurun habercisiydi Allahu alem (bilir) .Fatıma'nın kına gecesi bu akşamdı ve neyse ki akşam için olan tüm hazırlıklar yağmura yakalanmadan tamamlanmıştı.
Hanımlar arasındaki kına gecesine katılım fazlaydı.Kuzenler, arkadaşlar,aile büyükleri derken hatrı sayılır bir kalabalık olmuştu .Birgül müzik olayının kendisine bırakılmasını istemişti.Öncelikle Fatıma'nın istediği şarkıları listeye koymuş,ardından gelen misafirlerin nabzını tutacak şarkıları eklemişti listeye .Tabi geceyi güzelleştiren birçok yöreyi taşıyan türküleri de eksik etmemişti.Abilerinin daha önceden getirdiği hoparlör sistemi ile bilgisayara bağlanan kablolar ortaya küçük bir orkestra örneği gösteriyordu.
Şarkıların haricinde Fatıma'nın kınası, çerezler, limonatalar ve tatlı niyetine lokumlar hazır edilip ikram edilecek olanlar küçük kaplara bölünmüştü.Ve tabiki çeşit çeşit oyalı çemberler misafirler için ayrılmış kınanın yakılacağı zamana kadar sessizce bir köşede bekliyorlardı.
Fatıma kınalık konusunda da gelinlik gibi çok uğraşmamış kafasına uyan kınalığı çok da fazla dükkan görmeden bulmuştu.İşlemeli kınalık çok parıltılı olmasa da gayet şık duruyordu.Birgül'ün sadelikten yana olan haline yakın gibiydi Fatıma'nın seçtikleri.Misafirlerden farklı olmayan bir sandalyeye oturtulan gelinin bir yanını annesi doldururken diğer yanını ise müstakbel kayınvalidesi dolduruyordu.
Birkaç hareketli şarkı ile sakin olan yer de hareketlenmeye başlamıştı.Eslem oynamak yerine bilgisayarın başında müzikleri ayarlayan Birgül'ün yanında oturup ona eşlik ederken gelinlik kızımız da ,misafirler de halinden memnun olarak çalan müziğe göre hareket ediyorlar tabiri caizse kurtlarını döküyorlardı.Sadece hanımların olduğu ortamda helalinden vakit geçiriyorlardı .
Ara verildikçe sırası ile ev yapımı limonatalar ve ona eşlik eden lokumlar misafirlere dağıtılmıştı.Kınanın yakılmasına yakın küçük paketler içinde bulunan çerezler de misafirlere ulaşmıştı .
Kınanın karıldığı tepsinin görünmesiyle gelinin etrafında dönecek olanlar yavaş yavaş ayaklanmaya oyalı çemberleri almaya başlamışlardı.Gelinin sandalyesi ise ortaya alınmış,gelin oturmuş ve güzel kınalığının kırmızı duvağıyla örtülmüştü.Ve yılların geleneği olan aslında hikayesinde büyük bir acıyı barındıran kına gecelerinin ağlatan türküsü çalınmaya başlamıştı.Kına tepsisi elinde olan kişinin başlattığı hareket ile türküye eşlik ederek gelin ağlayana kadar etrafında dönme işlemine başlanmıştı.Oturan misafirler ise şahit oldukları bir düğün kınasını daha gözlemliyor,aralarında sohbet ediyorlardı.Tabi böyle ortamlarda birbirini göremeyenler arasında da uzun bir muhabbet de olur ,hal hatır sorulurdu .
Hikâyesi hüzün dolu olan türkü kulaklara ulaşır ve gözyaşlarının dökülmesini bekler .
🎵🎵🎵🎵🎵🎵🎵
Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar Türküsünün Hikayesi
Söylentilere göre Edirne -Malkara tarafında köyün birinde Zeynep diye güzelliğiyle övülen bir kız vardır. Zeynep 16 yaşına yeni girmiştir. Bir gün Ali diye yabancı(aşırı) köylerden bir genç düğünde Zeynep’i görüp beğenir ve kızın babasına hemen bir görücü gönderir. Kısa bir zaman sonra düğünleri olur. Ali Zeynep’i alıp kendi köyüne götürür. Kendi köyünün yolu çok uzundur. 3 gün 3 gece boyunca bitmez . Bu uzaklık yüzünden Zeynep annesi, babası ve kardeşinin yüzünü uzunca bir süre(7 yıl boyunca) göremez.
Köyün yüksek tepesinde ki evinden kendi yaktığı bir türkü mırıldanmaya başlar. Kocası karısının annesine babasına olan bu özlemine pek aldırış etmez. Hor görür ve eziyet eder etmeye de devam eder. Annesi ve babasının hasreti Zeynep’i yataklara düşürür. Kocası başka çare bulamaz ve annesi ve babasını almaya gider. Yolculuk tam 6 gün 6 gece sürer ve annesiyle babası Zeynep’in yanına varır. Onu yataklara düşmüş görünce çok üzülürler ve Zeynep köyün yüksek tepesinde kendi yaktığı türküyü onlara da mırıldanmaya başlar. Daha sonra hayata gözlerini yumar. İşte o günden bu güne, bu türkü dilden dile söylenip durur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilbestem "Fesleğenim" Tamamlandı
SpiritualBir kaza ile gelen başlangıç Ve devamında nice vesile ... Birgül ve Orhan Ve onların vakti geldi Ömür sayfaları birbirine düğümlendi... Dilbeste:Gönül bağlamış, âşık. Kapak Tasarımı ; @Lavender_odor canı gönülden teşekkürler: ) Hikayenin eski adı...