Semâda bir kuş misali süzülen uçak varış noktasına adım adım yaklaşıyordu .Adım adımdan ziyade kanatları inişe geçiyordu demek daha doğru olurdu sanki.
Dünya üzerindeki nice varlık günümüz teknolojisine örnek temel oluşturuyordu.Fikirler ,Allah'ın yarattığı nice canlılar üzerinden yola çıkılarak oluşturuluyordu.
Uçaklar binbir çeşit kuşun,binbir çeşit özelliğine dayanılarak hareket ediliyor ,denizaltlarının suyun altında hareket edişi yine nice balığın özelliğinden esinlenerek icat ediliyor.
Uçak veya gemilerin burunların yapısında dahi bu hayvanların özelliklerinden yararlanma söz konusuydu.
Elbette insanın büyük emeği ,büyük çabası, yıllarca biriktirdiği deneyimleri önemliydi.Allah'ın insana verdiği en büyük nimetlerden olan düşünme,karar verme yetisi ,daha doğrusu cüz'i iradesi en güzel şekilde kullanıldığında böyle güzel sonuçlar ortaya çıkarabiliyordu .
Nice bilim adamlarının bulduğu icatların, uğraşların temelinde,ilk anlarında araştıran Müslüman alimler vardı .
Kur'an'ı Kerim'den yola çıkıldığında da hem fiziğe hem metafiziğe (fizik ötesi) ulaşılabilirdi .
Ve Allah'ın Rahman ismi bu dünyada yaşayan tüm insanlığa bir rahmeti olması hikmetini taşıyordu.Emek verip ,çalışıp çabalayanın Allah zamanı gelince emeline ulaştırıyordu.
Emekler zayi olmuyordu.Allah'ın izniyle.Sadece zamanı vardı .Bir buluş için kaç yere ulaşılacak olan hedefe varana kadar ,oraya ulaştırmayan yolları da deneye yanıla,emek harcaya harcaya buluyorlardı.Boşa değildi tüm bu uğraşlar,sadece bu yöntemle olmayacağını yeni bir yönteme ihtiyaç olduğunun farkına varıyorlardı .
Çalışmak ve inanmak başarıya ulaştıran en büyük basamaklardan olduğu içindi belki de .
Yolculuğun bir kısmını konuşurak geçiren Orhan ve Birgül, bir zaman sonra sessizlik içinde sefer halindeydiler .
Aslında Orhan tüm yolculuk boyunca uyumamayı istiyordu .Ne var ki istediği gibi olmamıştı ,bir süre sonra uyuyakalmıştı .
Birgül ise uçaktan inince düğün gününe kadar ayrı kalacaklarından dolayı Orhan'ın konuşma isteğini anlıyordu ama baktı ki Orhan uyuyakaldı o vakit uyandırmamayı tercih etti .Dinlenmesini istedi .Kendisi de her zaman çantasında bulundurduğu kitabını okumak için eline aldı .Bu kitaba daha yeni başlamıştı.
Şu an elindeki kitap İbn-i Batuta'nın hayatını,dünya üzerindeki yolculuğunu içeren bir kitaptı.
Güncel bir kitap değildi lakin eski kitaplarında yeri çok ayrıydı.
İlk basım tarihinden bu yana oldukça zaman geçse de ara ara yeni basımları da oluyordu.Şu an elindeki yıpranmış rengi bir solmuş olan kitap ilk baskılardan olmasa da yeni baskılarından sayılmazdı.
İbn-i Batuta, Orta Çağ'ın en büyük Müslüman seyyahıdır.
Rıhlet-ü İbn Battûta diye bilinen seyahatnâmenin yazarıdır.
Hak mezheplerden Maliki mezhebine mensuptur.
1325'te Mekke'ye hacca giden Faslı bir Müslümandı.
Çin'den Endonezya'ya, Endülüs'ten Maldivler'e Amerika hariç Eski Dünya'nın tamamını üç kıtayı görüp gezmiştir.Savaşlar, denizler ne iklimlerde bulunup ne topraklara ayak basmıştır.Ve Kadılık vazifesi üzereyken vefat etmiştir.
İçinde ; dünyanın dört bir yanını gezme ,yeni kültürler tanıma isteğine en güzel örneklerden biriydi İbn-i Batuta.
İster gezgin ister seyyah diyelim nice yolcuları vardı şu koca dünyanın.Kimileri bu dünyayı tanımayı, arayışı bir gaye edinip adım adım ilerliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilbestem "Fesleğenim" Tamamlandı
SpiritualBir kaza ile gelen başlangıç Ve devamında nice vesile ... Birgül ve Orhan Ve onların vakti geldi Ömür sayfaları birbirine düğümlendi... Dilbeste:Gönül bağlamış, âşık. Kapak Tasarımı ; @Lavender_odor canı gönülden teşekkürler: ) Hikayenin eski adı...