~43.Bölüm~

695 19 12
                                    

İnşallah beğenirsiniz. İyi okumalar...

💜💙❤️

Rüya'nın ağzından:

Karşımızda kare şeklinde kocaman bir masada,berk ve emirin çekişmeli satrançlarını oynadıklarını ve bundan çok sıkılan adayı gördük.

Bir adım yaklaştığımda ada'nın onların oyunlarından sıkıldığını anladığım yüz ifadesi,beni görünce sevinçle gülümsemeye başladı. Ayağa kalkarak "rüya!" Dediğinde emir ve berkde bize baktı. Arkama göz ucuyla baktığımda hakanın 2 adım uzağımda olduğunu gördüm. Ardından adaya döndüm ve gülümsedim.

Bana sarılırken bende ona karşılık verip sarıldım. "Bu sıcakta denize girmek yerine,satranç öyle mi?" Dediğimde adayla ayrıldık ve ben emire bakmaya başladım. Emirin gözleri benim gözlerimden hiç ayrılmadan,piyonu öne sürdü.

Berk veziriyle piyonunu yedikten sonra "şah!" Dedi ve heycanla piyonu diğer yediği taşların arasına koydu. Emir eliyle saçını geriye attı ve şahını kaçırdı. Gülümsedim. Adaya döndüğümde

"Görüyorsun denize girmek yerine satranç oyunlarını izliyorum" dedi sıkılmışcasına.

Berk taşını oynatarak "saat 12,güneş tam tepede. Biraz zaman geçsin gireceğiz" dediğinde gülümsedim.

adaya göndüğümde hakana kötü bir şekilde bakıyordu. Hakana baktığımda oda aynı şekilde,ona karşılık veriyordu.

"Kiminle kalıcaksın?" Dediğinde adaya odaklandım.

Kafamı bilmiyorum anlamında salladığımda "birlikte kalabiliriz!" Diye bir teklifte bulundu. berk bize döndü ve "olmaz" dedi ardından tekrar taşını oynattı.

Ada "ımm..emir..emirle kalabilir.." Derken belimde bir el hissettim.

"Rüya benimle" dediğinde bakışlarımı adadan ayırmadım.

Ada ellerimi bıraktı ve berkin yanındaki yerini geri aldı. "Pekala siz dinlenin yeni geldiniz sonuçta" berk,adaya bakarak söylemişti. Ada berke baktı ve omuz silkerek koltuğuna daha çok sindi.

"O zaman 3'de görüşürüz" diyip benim, belime daha sıkı kavrayan koluyla,beni yürütmeye başladı.

"Hakan bey odanız her zamanki yerde" diyen çocuğa baktım. Ardındansa hakana. Fakat Hakan hiç birşey demeden beni asansöre bindirdi. Eli hala belimi sıkıca kavrıyordu. çekilmek için hareket ettiğimde tekrar beni kendine yapıştırdı. Onla yol boyunca konuşmamıştık.

İlk ben konuşmayacaktım. O konuşmalıydı!

Odanın Kapısını açtığında içeri ilk ben girdim. Odaya giren güneş ışığı. Bembeyaz olan bütün mobilyalar. İçlerinde bende yabancılık çekmiyordum. İçime beyaz bikinimi. Onun üstüne açık pembe tişörtümü altınada beyaz şortumu giymiştim. Ve beyaz terlik.. Fakat hakan her zaman ki gibi ben burdayım diyordu.

Yavaşça ilerledim. Dolabı açtığımda eşyalarımız yerleştirilmişti. Dolabın kapağını bu sefere kapattım ve hakana döndüm. Tişörtünü çıkarıyordu ve saçlarını tek eliyle karıştırdı.

Tişörtünü beyaz koltuğa fırlattı. Yavaş hareketlerle yatağa yaklaşıp yatağa oturdu. Onu izlerken sanki zaman duruyordu. Onun hareketleriyle büyüleniyordum.

"Konuşma vakti" dediği zaman dolaba yaslanmayı bıraktım ve kafamı evet anlamında salladım.

"Eğer bu yazımı dünkü gibi bok edersen..." Sessiz kaldı. Onun yüzüne bakmaya devam ettim. Ellerimi arkamda birleştirdim.

KaybolmuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin