Balmorhea - The Winter
•
Şöminenin karşısındaki koltuğun ayaklarının yanı boş şişeler ile doluydu. Yanan ateşten çıkan çıtırtı sesleri, Lay'in sürekli olarak kafasına diktiği şişenin içindeki sıvının çıkardığı seslere karışıyordu.
Ne olduğunu bilmiyordum.
Onu ilk defa böyle görüyordum.
Oturduğum koltukta, bacaklarımı kendime çekmiş ve sarılmıştım. Onu böyle görmek üşümeme neden oluyordu. Onu böyle görmek bana çaresizliklerimi hatırlatıyordu.
Bacaklarıma doladığım kollarımı çözdüm ve bacaklarımı sarkıtıp koltuktan kalktım. Küçük adımlarla yanına yürürken tedirgindim. Neden bilmiyordum fakat korkuyordum. Hayır, bana bir şey yapacağından değil.
Onu incitecek bir hareket yapacak olmaktan korkuyordum.
"Oppa?"
Elimi omzuna koyduğumda ağzına götürdüğü şişeyi tutan eli duraksadı. Bakışları bana döndü ve kızarmış gözlerine eşlik eden kahverengiliklerini çerçeveleyen ıslak kirpikleri ile bana baktı.
"Neyin var?" diye fısıldadım.
Bakışları birkaç saniye daha bende oyalanıp tekrar şöminedeki ateşi merceği altına aldı ve içmeye kaldığı yerden devam etti. Şişede kalan son alkolü de bitirdiğinde şişeyi aniden duvara fırlattı ve hızla yerinden kalkıp koltuğun sırtında duran ceketini aldı.
Ani hareketinin ve parçalanan camın getirdiği şok ile uyuşmuştum. O gece, göğsümü tekmeleyen kalbim ile, dış kapıdan çıkıp giden Lay'in arkasından bakakalmıştım.
•
"Anlamıyorsun. Onu hiç böyle görmemiştim."
Jaebum omuz silkti. "Sadece yenilgiyi hazmedemedi. Altında bir şey arama."
Gözlerimi devirip dikkatimi reyondaki raflara geri çevirdim. Muzlu ve çilekli süt, yakult ve aromalı ginseng çayı şişelerini arabaya koyup yoluma devam ettim.
"'Çilekli süt kimin için?"
Jaebum'un sesinde gizlenen belirgin isteğe karşı güldüm.
"Acaba?"
Jaebum sırıtarak atıştırma reyonuna yöneldiğine ben de Lay için deniz ürünleri reyonuna ilerledim. Onunla her zamankinden daha fazla ilgilenmem gerekiyormuş gibi hissediyordum.
Kalamar ve karidesin yanına udon eriştesi ekleyip kasaya doğru ilerledim.
Marketten çıktığımızda, Jaebum elinde telefonu ile oyalanıyordu.
"Çocuklarla mı konuşuyorsun?"
Jaebum bana kısa bir bakış attıktan sonra telefona geri döndü.
"Hmhm, Jinyoung."
"Selam söyle."
Arabaya ulaştığımızda ikimiz de elimizdeki poşetleri bagaja koyduk. Tam sürücü kapısını açacaktım ki Jaebum'un sesini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amnesia | Jackson Wang
Fanfiction"İnsan nasıl özgür olur?" Jackson bana baktı, ardından elinde tuttuğu sigaradan kısa bir nefes çekip dumanını soğuk havaya doğru üfledi. "Düşünerek. Özgün olarak. Öğrenerek. Baş kaldırarak. Harekete geçerek. Vicdanlı olarak." Sigaradan son ve derin...