3

1.9K 123 63
                                    

Chanmina - Pain is Beauty

Bar sandalyesine yapışmıştım. Aldığım alkol miktarı ve çalan güçlü müziğin etkisi ile başım dönmeye başlamıştı. Jaebum ve Youngjae kendilerine eşlik edecek partnerler bulmuş dans ediyordu. Jinyoung ve Jackson ise köşede harıl harıl bir şeyler konuşuyordu.

"Dansın yanında dövüş sanatlarıyla da ilgileniyorum. Dans ve dövüşü harmanlayarak kendime bir koreografi çıkarıyorum."

Mark'ın sesini biraz daha yükseltmesi ile bayık bakışlarım ona döndü. Son bir saattir hiç susmadan konuşması bile dikkatimi onda toplamaya yetemiyordu. Bakışlarım genellikle bizden birkaç metre ileride duran Jackson'da ve benden çekmediği gözlerindeydi.

Mark yüzünde beklenti dolu bir ifade ile baktığında sahte olduğunun belli olup olmadığına emin olamadığım bir gülümsemeyle, "Bu çok güzel." diye mırıldandım. Mark başını yana yatırıp bana kocaman gülümsediğinde güzel dişleri ortaya dökülmüştü. Çalan şarkı sustu, ışıklar söndü. İtiraz dolu bağırışların ardından coşkulu bir şekilde çalmaya başlayan yeni şarkı (*stray kids - road not taken) ve yanıp sönen ışık gösterisi ile Mark ayaklandı. "Bu şarkıyı çok severim, birlikte dans edelim mi?" Bakışları, ışık oyunlarının ardından net göremeden bile söyleyebileceğim bir istekle parlıyordu. Dudaklarım kıvrıldı. Çok yakışıklı bir adamdı. Ben de bekar ve güzel bir kadındım. 'Neden olmasın?' diye düşündüm.

"Tabii."

Bana uzattığı elini tutmadan bir an önce Jackson ve Jinyoung'un bulunduğu tarafa baktım. Jackson'ın kaşları havalanmış, elindeki viski bardağı dudaklarına yakın bir yerde duraklamıştı. Dudaklarım daha da kıvrılırken bakışlarımı ondan çektim, Mark'ın elini tuttum ve ayağa kalktım.

Birlikte ter ve alkol kokan bedenlerin arasına girdiğimizde elleri belimde yerini aldıktan sonra beni kendine çekti. Kollarım omuzlarında eğreti bir şekilde yer aldığında, şarkı kopma noktasına gelmişti. Birlikte hararetli bir şekilde dans etmeye başladık. Bütün sinirlerim boşalmış gibiydi. Hiçbir zaman dışarı çıkıp dağıtan bir insan olamamıştım fakat tam şu an, gerçekten buna ihtiyacım olduğunu anlamıştım.

Mark durakladı. Elleri belimdeki yerini tekrar aldığında kalçamın bir parmak üstünden bastırarak beni kendisine yasladı. Bu gibi bir durumda hissettiğim duyguların güzel ve özel olması gerekmez miydi? Oysa şu an kendimi hiç iyi hissetmiyordum.

Lanet olsun.

Bana doğru eğilmeye başladığında ellerimi göğsüne koyup hafifçe itekledim. Başımı öne eğip, "Üzgünüm." diye mırıldandıktan sonra aceleyle kalabalığın arasından sıyrılıp az önce oturduğum bar taburesine doğru yürüdüm. Taburede bıraktığım çantama ulaşıp telefonumu çıkardım ve Jaebum'u aradım. Telefonunu açmıyordu. Küfür edip telefonumu tekrar çantama koydum ve mekanın çıkışına yöneldim.

Soğuktu.

Gece yarısını geçeli çok oluyordu. Kaç dakikadır yürüyordum bilmiyordum. Ellerim ve burnum üşüyordu fakat soğuk en azından sarhoş olmamı ve olanları düşünmemi engelliyordu.

Taksi geçmiyordu. Her zaman taksi dolu olan sokaklarda şimdi taksi göremiyordum. "Hah, dramalardaki gibi her adımında bir taksi bulmak gerçekten tam bir hayal." diye söylenerek yürümeye devam ettim. Ana caddeye biraz daha uzun bir yol vardı fakat benim de her zaman kullandığım bir kestirmem vardı.

Amnesia | Jackson WangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin