9: "Kafes Dövüşü."

2.6K 238 227
                                    

Uçağın kalkmasına bir saaten az kalmıştı. Seokjin, taehyung'un ellerini sıkıca kavramış, endişeli gözleri ile saat tablosunu inceliyordu. Taehyung'u gelmemesi için ikna etmeye çalışsa bile asla lafını dinletememişti. Ona bunu söyleyemedi, söyleyemezdi de zaten.

Nasıl diyecekti ki? Uyuşturucu satıyorum. Ya katil olacağım, ya da öleceğim... Taehyung hem nahif, hem de çok düzgün biriydi. Taehyung, seokjin hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Ne yaptığı işi, ne oraya gidiş sebebini. Gerçi seokjin'in hiçbir yere gittiği bile yoktu.

Böyle yabancıydı sevdiği adama.

Defalarca sormasına rağmen geçiştirilmişti hep taehyung. Yine de bir şey dememişti. Çünkü sorgusuz sualsiz seviyordu seokjin'i. Taehyung, seokjin'in beline attı kollarını. Sıkıca sarıldı göğsüne. O sarıldığında, hızlanan kalp atışlarına gülümsedi. Seokjin ellerini sevgilisinin ince beline doladı.

Saçlarına gömdü burnunu. Ciddi anlamda kendi gibi kokuyordu ama bu taehyung'un kendi kokusunu bastırmasına yetmemişti. "Çabuk gelmeye bak, özlerim seni." Seokjin gülümsedi ama normal bir gülüş değildi. Acı dolu bir gülüştü. "Seni bekletmem güzelim." Taehyung göğsünden kafasını kaldırdı.

Yüz yüze geldiler. "Bekletmezsin değil mi?" Seokjin gülümsedi. Öyle güzeldi ki şimdi taehyung. Öyle muazzamdı ki... Umursamadı kimseyi. O zaten taehyung dışında kimin ne düşündüğü, veya ne yaptığı ile ilgilenmezdi. Uzanıp öptü ince dudaklarından. Oynatmadan bekledi bir süre dudaklarının üstünde.

Amacı, sıcaklığını ve nefesini hissetmekti. Yavaşca alt dudağını dudakları arasına aldı. Elleri hala kenetliydi. Seokjin alt dudağını emdiğinde taehyung'un muhtaç bir şekilde inlemesiyle gülümsedi. Bu yüzden arsızca sırıttı. "Henüz uçağıma bir saat var değerlendirmeliyiz."

Göz kırptı bunu dedikten sonra. Kesinlikle son kez onunla olmak istiyordu. Taehyung biraz daha yaklaştı. "Nerde değerlendireceğiz?" O da hiç masum olmayan gülümsemesiyle sordu sorusunu. Sevgilisine ayak uydurmak hoşuna gidiyordu. Seokjin ellerinden tutup arkasından sürükledi.

Taehyung'a asla doyamıyordu. Şu an onu elinden kimse alamazdı. Geldikleri yere baktığında taehyung sinirle söylendi. "Seokjin ciddi olamazsın değil mi? Seninle havaalanının temizlik deposunda asla sevişmem." Sesi ciddi anlamda sinirliydi. Burası pis ve kötü kokuyordu.

"Hem evden çıkmadan önce beni mutfakta da sıkıştırmıştın. Yetmiyor mu cidden?" Şaşkındı, seokjin normalde böyle davranmazdı ama son birkaç gündür her fırsatta özledim diyip, yatağa koşuşturuyordu. Taehyung'un sızlanmalarına göz devirdi.

"Böyle sikilesi durma sen de." Taehyung gözlerini kocaman açıp, sert bir tokat attı. "Düzgün konuş hayvan." Seokjin pisçe sırıtıp odanın kapısını açtı. Ellerini taehyung'un kalçalarına yerleştirip, sertçe kendine bastırdı. Kalın ve tok sesiyle inleyen taehyung, seokjin'in aklını başından alıyordu.

Dudaklarına yaklaşıp, "hala benimle burda sevişmek istemiyor musun?" Sorarken bile cevabını biliyordu. Tabii ki istiyordu. Seokjin sevgilisinin koyulaşan gözlerinden bile arzu aktığına emindi. Taehyung sanki nefesi kesilmiş gibi, ki şu an seokjin'in elleri kalçasında ve pantolonu olmasına rağmen kemikli ellerini hissediyordu.

Nefesi adeta kesilmişti. "İstiyorum," dediğinde seokjin hızla bastırdı dolgunluklarını, inceliklere. Sıcaklığını hissetmek dahi yetmişti. Her ihtimale karşı son dakikasına kadar onunla olmak istiyordu. Burnuna dolan kokusu içindeki arzuyu iyice kamçıladı. Taehyung'un alt dudağını dişleri arasına almış deli gibi emiyordu.

Öpüşlerinden çıkan sesler odada yankılanıyor bu daha sert inlemelerine sebep oluyordu. Seokjin hışımla taehyung'un tişörtünü çıkardı. Daha sabah yaptığı izleri görünce gülümsedi. Hızla boynuna doğru ilerledi. Sertçe emiyor, dişleri arasına aldığı ince deriyi ısırıyordu.

In La Kesh ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin