27: "Daha önce de gitmiştim ama böyle kalarak değil."

1.3K 157 449
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elinde kalan, yüreğinde kalan tek bir insan vardı Seokjin'in

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elinde kalan, yüreğinde kalan tek bir insan vardı Seokjin'in. Kalbinde aşka inanan, sevgiye ve mutluluğa inanan ufak bir çocuk vardı. Şimdi ise o çocuk ölmüş ve üzerine toprağı canı dediği adam atmıştı. Sahi Taehyung onu ve ona yaşattıklarını unutmuş muydu?

Tam bir haftadır ne yüzünü görüyor, ne de ona oksijen olan o güzel kokuyu soluyabiliyordu. Onunla olduğu, seviştiği, eğlendiği, güldüğü ve en önemlisi yaşadığını hissettiği bu eve kendini kapatmıştı. Asla kimse ile iletişim dahi kurmuyordu. Taehyung onu itmişti.

Tam o an seokjin anlamış ve hızlıca özür dileyip ordan kendini lavaboya atıp, içi dışına çıkana kadar ağlamıştı. Namjoon gelip, sarılıp "seni hatırlayacak bu olay geçici seokjin yalvarırım ağlama," demesi üzerine daha çok ağlamıştı. Onu yakan, elbette onu hatırlamıyor oluşuydu, ama onu öldüren bu değildi.

Kim Taehyung onu ittirmişti...

Onsuz bu yatakta yatışı bugünle beraber dokuzuncu gündü. Yavaş yavaş erimeye başlayan Seokjin'in içindeki yıkımlardan kimsenin haberi yoktu. Öyle bir boşluktu ki bu, öylesine yakıcı, öylesine iflah olmaz bir düşünceydi ki. Ölmek istiyordu ama ya hatırlar düşüncesi peşini bırakmıyordu. Bu leş dünyada onu nasıl tek bırakırdı ki?

Hatırlamasa bile o güzel bebeğinden hiç vazgeçer miydi? Seokjin'in ilk ve tek aşkı kim taehyung, bundan sonra seokjin'den başkasına gidemezdi. Seokjin morarmış ve bitkin düşmüş vücudu ile küvete yavaşça yerleşti. Buz gibi su tenine işlerken en ufak bir mimiği dahi oynamamıştı. Çünkü canını artık hiçbir şey böylesine derinlemesine yakamazdı.

İçimdeki ölümlerin, tek yaşayanı sensin yıldız.

Akan gözyaşları ona yeni bir hayal dünyası oluyordu. Gözünün önünde ona sarılışı, öpüşü, dokunuşu gelirken burnuna onun o güzel çilek kokusu geliyordu. Dayanması imkansızdı. Onu göremezdi. Eğer olurda görürse onu çeker ve öperdi. Çok özlemişti. Bu özlem onu delirtecek kadar büyüdü içinde ve kaburga kemiklerine düştü.

Soğuk sudan yavaşça çıktı ve beline sardığı havlu ile su içmek için aşağı indi. Çalan telefonuna bile bakmak gelmiyordu içinden. Arayan sevgilisi olmadıktan sonra ne gerek vardı ki açmasına? Israrla çalan telefona göz devirdi ve derin bir nefes alarak açtı. "Efendim namjoon ne oldu?" Telefonu hoparlöre aldı ve sandalyeye oturdu.

In La Kesh ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin