3: "Pozisyonlarının ana karakteri olmak istiyorum."

4.3K 318 466
                                    

"Otur şuraya jungkook, sinirleniyorum artık." Derin bir nefes bıraktı. Gözlerinden ne kadar korktuğu anlaşılıyordu küçük olanın. "Ken'i duydum. Bunun acısını fena çıkaracakmış. Neden bu kadar rahatsın?" Seokjin hala umursamaz bir şekilde kampüsü izliyordu. Bakışlarıyla birkaç kişiyi düzmüştü bile. Umrunda değildi.

Umrunda olan o şerefsiz olamazdı. Sürekli atıp tutan, icraat yapamayan bir aptaldı.
Sakince kalktı yerinden. Arkasında homurdanan küçük bir tavşan bırakmıştı. Şu an ihtiyacı olan konuşan bir tavşan değildi. Tuvalete girer girmez arkasındanda kapı kapanmıştı.

Memnunca sırıttı seokjin. Bu kadar erken gelmesi midesini bulandırdı. Bu kadar mı istiyordu becerilmek? "Bu kadar istekli olacağını düşünmemiştim. Ah doğru ya, sen okulun en iyi sürtüğüydün değil mi?" Tiksinç bir şekilde sırıttı. Kızdan ise tiz bir kahkaha geldi.

Midesi, bu gülücükle daha çok bulanmıştı seokjin'in ama şu an sinirini atması gerekiyordu. Bunu ise bunu kızla yapacaktı. Tuvalete sertçe fırlatıp kapıyı kapattı. Kız öpüşmeleriyle bile sesli bir şekilde inliyordu. Tam daha fazlası olacaktı ki kapının açılma ve kapanma sesiyle kız hızla çıktı kabinden.

Seokjin sinirle söylendi. Belli ki sinirini, işini bozandan çıkaracaktı. "Şimdi mi gelecektiniz amına koyayım ya?" Söylenerek çıktı içerden seokjin. "Tuvaleti mi senin cinsel arzularına göre ayarlamam mümkün değil, üzgünüm." Ellerini yıkamaya başladı içeri giren genç.

Seokjin ise her gördüğünde daha çok güzelleşen taehyung'u izliyordu. Cidden bu hayatta gördüğü en güzel erkekti. Onu gördüğü andan beri aklından çıkmıyordu. Kokusuna bağımlı olmuştu resmen. "Ah tuvalette işin bittiyse, bir şeyler yapmaya ne dersin?" Pis pis sırıtıp taehyung'u gözleriyle yiyordu.

Taehyung sinirle nefes verdi. Aklı fikri hep ordaydı. "Onu bunu boşver de dans için prova yapmamız lazım. Ayrıca lütfen ordaki kızlardan uzak dur. Yüreyebilen dansçılara ihtiyacım var." Sözünü söyleyip, kapıya yöneldi. Seokjin'in ise asla rahat durmaya niyeti yoktu. "Aslında sakat bırakmak istediğim başka biri var."

Zevkin her tonunu sesinde barındırması titretmişti taehyung'u. Yutkundu ve lafını esirgemedi. "Umarım o da az önceki gibi sarışın değildir. Çünkü belli ki salaklıklarını sana da geçiriyorlar." Sesindeki tokluk, seokjin'in kasıklarında karıncalanma hissi yaratıyordu.

Daha demin o kadar sert öpüşmeye ve inleme seslerine rağmen asla kalkmayan, şimdi nerdeyse şahlanmıştı. "Bilmem, ağızları iyi iş yapıyor oysa." Göz kırptığında taehyung iğrendiğini belli eden yüz ifadesine büründü. Cidden bu iş için yalvaracaktı resmen kendisine. "Seninle düzgünce konuşamayacak mıyız?"

Bu lafının üzerine seokjin kapıyla arasına almıştı taehyung'u. Nedense sürekli onunla temas etmek istiyordu. İlla sevişmesine gerek yoktu. Bu işin alevli haliydi ama hep ona baksın istiyordu. Dudaklarına doğru konuştu. "Ben ağzındayken bunu konuşuruz bebeğim."

Kesinlikle arsız seokjin olmaktan vazgeçemiyordu. Dediklerinden sonra papıyı açıp çıktı. Taehyung birkaç dakika öyle kalmıştı. Tiz bir inleme bıraktı. Kasıklarındaki şişlik acısını belli etmişti.

Uzun zamandır kimse ile asla temas kuramıyordu. Bakışmak bile çok zordu. Her bakışın arkasında başka bir şey arıyordu. Nasıl olurda bu çocuktan bu kadar etkilenirdi? Bu daha çok sinirini bozuyordu.

Seokjin tuvaletten çıktıktan sonra gülerek bahçeye, arkadaşlarının yanına ilerledi. "Ne konuşuyorsunuz?" Yorgun bedenini banka bıraktı. Aklı hala taehyung'un güzel boynunda kalmıştı. Beynine zehir gibi girmişti. "Bir şey yok." Diyerek onuşacak olan jungkook'u durdurdu namjoon. Seokjin ise kaşlarını çattı.

In La Kesh ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin