"Hepimiz çukurun içindeyiz ama bazılarımız yıldızlara bakıyor."
- Oscar Wilde -
Üç gün önce/Woodstock Itaewon Bar'ı
Vücudundaki ağrı ve ağzındaki kan tadıyla ilerleyebildiği kadar ilerledi. Alandan çıkar çıkmaz, soluğu bilincini kaybedeceği bir yerde aldı. Kaybetmişti. Kazanmaya yakındı. Taehyung ile kalabilirdi ama aptal Ken yüzünden, bunu kaybetmişti. Ona nefes dahi olsa, ona olan nefreti hala dinmezdi, dinmedi de.
O kadar çok içti ki, artık düşünmekten beyni pelte olmuştu. Sevgilisi. Sevdiği adam. Onu güzelleştiren tek varlık Taehyung... İlk defa aşık olduğu, ilk defa sevdiği ve ilk defa masumca dokunduğu tek beden. Esmer tenin parlaklığı ve güzel kokusu, ona olan bakışları, bitmek bilmeyen güzel gülüşü ve o aklını kaybetmesine sebep olan kokusu...
Canımı versem, ama ona dokunmasalar.
Ne kadar içtiğinin farkında değildi. Yanına gelen adamın onu bir çuvalmış gibi bir odaya taşıdığındanda haberi yoktu. Yatağa bırakılır bırakılmaz uykuya dalmıştı. Çünkü aldığı alkol onu komaya sokmaya yetecek kadardı. Hatta keşke komaya girseydim diyecekti uyandığında.
Mark, elbette onun taehyung için bu riskleri almasına katlanamamış, yol boyunca seokjin'i izlemişti. Nereye gidiyorsa kuyruk misali peşine takılmıştı. Kendine göre bir planı vardı. Seokjin taehyung'ı bırakacaktı ve kendisi taehyung'u elde edip seokjin'i can evinden vuracaktı.
Kendi hayalindeki adama, onun hayallerini yok ederek elde edecekti.
Amacı tamamen Seokjin'i elde etmekti. Yıllardır onu görmezden geliyor, resmen bir boka bakıyormuş gibi nefret ve ireltiyle bakıyordu yüzüne ama bu gece hedefine ulaşacaktı. Seokjin'in birini yatağa atmasını sabırla bekledi. Seokjin hayvan gibi içer ve asla, gece ne yaşadığını hatırlamazdı ama işler saatler geçtikçe umduğu gibi olmadı.
Deli gibi sarhoş oldu ve nerdeyse yaşadığından bile şüphe duyacak kadar kendinden geçmişti. Mark iyiden iyi sinirden delirecekti. Aklına gelen fikirle, her ne kadar ortaya çıktığında seokjin tarafından öldürüleceğini bilse bile yapmak zorundaydı. Seokjin'in mallarını istiyorsa onu taehyung'dan ayırıp, esmer çocuğu yatağına almalıydı.
Böylelikle seokjin, kendini kaybedip sağlıklı kararlar vermesin istiyordu. Bunu daha ilk günden anlamıştı. Seokjin deli gibi aşık olmuştu o çocuğa. Her şeyini silip atacak, canını ortaya koyacak kadar. Daha fazla beklemedi. Hızla yanına ilerleyip kolundan tutup kaldırdı. Odalardan birine getirdi ve yatağa yatırdı.
Seokjin yatar yatmaz sızmış, bu onun daha çok işine gelmişti. Yavaş yavaş soydu. En son derin bir nefes alarak iç çamaşırını da çıkardı. Derin bir yutkunma bıraktı odaya. Muazzam vücudu gözlerinin önünde, sahip olmamak için çıldırıyordu ama biliyordu ki onun zerresine dokunursa, seokjin tüm derisini yüzerdi.
Bu sefer onun elinden kimse alamazdı. Üstünü örtüp çıktı odadan. Bardaki alelade bir kızı çekip almaktı hedefi. Gözleri ile iyice süzdü içeriyi. Kendisine lazım olacak kadar içen biri gerekiyordu. En sonunda pistin ortasında, delice gülen güzel bir kadını buldu gözleri. Yanına yavaşça yaklaştı.
Kız o kadar sarhoştu ki hemen mark'ın önünde, ona gülerek dans etmeye başladı.
Bu gece mark'ın gecesiydi resmen. Kızın bedenine kendini yasladı. Kulağına doğru yaklaştı. "Sana bir teklifim var. Karşılığında yüklü bir miktar para alacaksın." Kadın gülümsemiş ve anlattıklarını can kulağıyla dinlemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/188361237-288-k758303.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In La Kesh ✓
Fanfiction"Geçmiş damarlarıma bir zehir gibi dolandığından beri, karanlıktaydım. Sonra sen geldin kalbime, evime, yatağıma ve geleceğime..." kim seokjin üniversiteli bir uyuşturucu baronu, kim taehyung yaralı bir dans öğrencisi.