Seokjin dans sınıfının kapısında, küçüğünün dans edişini izliyordu. Vücudu şarkıya göre hareket edip şekil alıyordu. Uzun, kemikli elleri boynunda dolanıyordu. Seokjin görsel şölenin tadını çıkardı bir süre. İki saat önce sarıldığı beden, şu an uzağında dans ediyordu. Halinden ne kadar bitkin olduğu belliydi.
Hala ağladığını görünce içeri girip müziği durdurdu. Onun ağlamasına, üzülmesine dayanamıyordu. Taehyung arkasını dönüp seokjin'i görünce, gözyaşları daha çok hızlandı. Bir sandalye çekip, oturdu seokjin. Kucağını patpatlayıp taehyung'u çağırdı. Taehyung iki bacağını açıp yerleşti üzerine.
Kollarını, seokjin'in boynuna yerleştirdi. Bir bebek gibi sızdı göğsüne. Güçlü gövdesine tutundu. Taehyung uzanıp öptü dudaklarından. Seokjin öpüşlerinin arasında konuştu. "Şşt ağlama." Taehyung ağlamasını kesmedi. Son günüydü bugün. Yarın gidecekti. Nereye gideceğini bile bilmiyordu. Dudaklarına daha çok asıldı.
Elleri, ensesindeki saçları çekiştirdi. Kafasını daha çok bastırdı dolgunluklara. Nefes nefese kalınca ayrıldılar ama çok uzaklaşmadılar. İkisinin de gözleri kapalıydı. "Gitmeni istemiyorum. Neler olacak sana bilmiyorum ama sonucunda zarar göreceksin. Lütfen gitme." Seokjin taehyung'un saçlarını okşayıp bir öpücük bıraktı yumuşak saçlarına.
"Bana ne yaptığına bir bak. Sevmek nedir bilmeyen beni dönüştürdüğün adama bak." Taehyung gözlerini açıp baktı, biraz uzağındaki gözlere. O kadar güzellerdi ki, uzanıp öptü gözlerinden. Seokjin belindeki ellerini sıkılaştırdı. "Benimle gel." Yavaşça ayağa kalktı. Ellerini uzattı. Taehyung hemen tuttu seokjin'in beyaz ve soğuk ellerini.
Nereye diye sormadı. Seninle son günü geçirmek istiyorum demişti. Okuldan çıkıp, arabaya bindiler. Ses etmedi ikisi de. Huzurlu anı bozmadılar. Dışı siyah boyalı, güzel bir eve gelmişlerdi. Seokjin cebinden anahtarı çıkartıp açtı. Ellerini bir saniye bile ayırmamıştı ikili. Yavaş adımlarla eve girdiler.
Koltuğa oturup göğsüne çekti taehyung'u. Taehyung gözlerini kapattı. Seokjin parmak uçlarıyla sevdi saçlarını. Mis gibi kokan saçlara, burnunu getirip kokladı. Daha sonra çenesinden tutup yaklaştırdı dudaklarına. "Buraya çocuklardan sonra ilk gelen sensin." Taehyung şaşırmıştı ama dışardan bakılınca, seokjin'in etrafında kendi tayfasından başkası olmazdı.
"Nasıl yani?" Seokjin dudaklarına uzanıp, ufak bir öpücük bıraktı. "Sadece sen geldin. Şimdi... Yatak odama da sadece sen geleceksin küçüğüm." Taehyung gülümseyip kapandı karşısındaki dudaklara. İstiyordu. Tüm hücresi ile istiyordu seokjin'i. İçindeki iğrenç düşünceleri eziyor ve öğütüyordu.
Seokjin sayesinde temizleniyordu ve bunu kendi hayatını yok eden, o silah ile yapıyordu. Seokjin ensesini kavradı. Beline elini koyup, kucağına çekti. Ellerini taehyung'un kalçalarına attı. Öpüşleri nahifti ama kucağına çeker çekmez sertleşti. Taehyung kendini altındaki şişliğe sürtüyor daha da sert öpüşüyorlardı.
Son kez diye geçirdiler içinden. Birbirlerinin tenine kendi izlerini sertçe ve hırçınca bırakacaklardı. Seokjin dilini taehyung'un dudakları arasına bastırıp içeri soktu. Dilleri buluşur buluşmaz iki tarafta inledi. Ellerini kalçasına bastırıp ayağa kalktı. Hızlı adımlarla odaya ilerlediler.
Seokjin ayağıyla kapıyı açmış, kucağındaki taehyung'u yatağa yatırmıştı. Bu süre zarfında dudakları asla ayrılmamıştı. "Küçüğüm şimdi seni çok güzel seveceğim." Tekrar dudaklarına kapandı. Taehyung altında kıvranıyor, sertçe öptükçe daha çok inliyordu. Seokjin dudaklardan ayrılıp güzel kokunun yayıldığı boyuna geçti.
Esmer teni dişleri arasına alıp emdi ve ısırdı. Ardından özür öpücüklerini sıraladı. Ona zarar vermek istemiyordu. "Seokjin!" Taehyung sıcak dilin, vücudunu keşfetmesi üzerine titreme almıştı tüm bedenini. "Dayanamıyorum hadi." Seokjin dizleri üzerinde yükseldi. Taehyung'un tişörtünü hızla çıkardı üstünden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In La Kesh ✓
Fanfiction"Geçmiş damarlarıma bir zehir gibi dolandığından beri, karanlıktaydım. Sonra sen geldin kalbime, evime, yatağıma ve geleceğime..." kim seokjin üniversiteli bir uyuşturucu baronu, kim taehyung yaralı bir dans öğrencisi.