"Gurur, çoğu zaman doğru kararın verilmesini önler."
- Michael Connelly
Seokjin'in gidişinin ardından uzun süre sadece boş duvara bakmıştı. Sanki duvara biraz daha baksa içindeki tüm siyahlık duvara geçecek ve beyazlığı kendine alacaktı. Taehyung daha sonra odasına çıkmış ve ağlamaktan şişen gözlerine de iyi geleceğini düşündüğü için kendini banyoya atmıştı.
Soğuk su vücudundaki soyulmuş cildine, iyi geldiği gibi acıtıyordu da. Dün seokjin'in öptüğü her yeri, lifle nerdeyse kazıyacak derecede bastırarak temizlemek istemişti ama seokjin, bogum yaptı sanıyordu. Taehyung'un amacı ise onu delirtmekti ama bilmiyordu ki dokunuşları teninden ziyade içine işlemişti.
Ağlayarak çöktü dizlerinin üstüne. Soğuk su gri saçlarından tenine aktıkça daha da şiddetli ağladı. Aptallığına, bu denli güvenişine, tanımadığı, adından, yaşından başka bir şey bilmediği bu adama aşık olduğuna lanet etti. Ne kadar kaldı o suyun altında, artık kendi bile fark etmemişti.
Uyuştuğunu anladığında sudan çıkıp üstünü giyinmeye başladı. Siyah, beyaz yaka işlemeli uzun kollu kazağı geçirdi üstüne. Buz mavisi kot pantolon bacaklarını sarmış güzelce oturmuştu üstüne. Son kez aynada yüzüne baktı, çökmüş ve kızarmış gözlerle berbat bir haldeydi.
Her şeyin başladığı ve aynı hızla her şeyin bittiği okulun girişine gelmişti. İçeri girmeye, onunla anısının olduğu yerleri görmeye dayanacak kadar güçlü değildi. Onu görmeye, bakmaya, kokusunu almaya asla ama asla dayanamazdı. Geri dönmek ve uzun süre gelmek istemedi ama yapamazdı.
Ona güçsüzmüş ve yenilmiş gibi gösteremezdi kendini. Hızlı adımlarla ilerledi içeri doğru. Onun olabileceği taraflara asla kafasını kaldırıp bakmadı. Elleri ceplerinde hızla dans odasına doğru ilerledi. Deli gibi yorulana kadar dans edecekti. Tam bir ay sonra gösterisi vardı ve bayılsa bile dans edecekti.
Başka çaresi yoktu. Odaya girer girmez, istediği şarkıyı açmış bütünüyle dans ediyordu. Seokjin saatlerdir okulun girişine bakıyor ve stresle ayaklarını sallıyordu. Jungkook ve diğerleri bir şey olduğunu anlamıştı. Gözleri şiş ve kızarmış, aynı zamanda dalgın bir seokjin asla ama asla alışık oldukları biri değildi.
Saatlerdir girişe gözlerini dikmiş boş boş bakıyordu. Jungkook girişte taehyung'u görmesiyle rahatladı. Seokjin'i bir tek o düzeltebilirdi. Seokjin'in, taehyung'dan sonra nasıl değiştiğini en yakından gözlemleyen biriydi. Seokjin, taehyung'u görür görmez, hemen ayaklanmış peşinden gitmeye başlamıştı.
Onu dinlemek ve anlamak zorundaydı. Dans bölümünün önüne geldiğinde tam içeri girecekti ki gördüğü şeyle dona kaldı. Olduğu yere çivi misali çakılmıştı resmen. Yumruğunu olabildiğince sıktı. Öyle ki tırnakları tenine zarar bile vermişti. Bir üst dans sınıfından chanyeol, taehyung'a resmen akşam dışarı çıkmayı teklif ediyordu.
Chanyeol tam elini taehyung'un saçına atacaktı ki, yüzüne yumruk yemesiyle yere serildi. Taehyung resmen kızgın bir boğaya benzeyen seokjin'i durdurmaya çalışmıştı. İkinci yumruğu atmasın diye tüm gücüyle tuttu bileğinden. "Yeter! Dur artık!" Seokjin teninin, teni ile temas etmesinin verdiği sıcaklık ve güven hissiyle durdurdu kendini ama ona öfkeliydi.
Alkollüyken hatırlamadığı bir şey yapmıştı. Taehyung ise onu böyle cezalandırıyordu. Ateş saçan gözlerini taehyung'a dikti ve yüzüne doğru yaklaştı. Burnuna dolan ve ciğerlerinde şenlik havası yaratan kokusunu derince çekti içine. Bu koku ile sonsuza kadar beraber yaşayabilirdi. Gözlerinin en derinine baktı.
"Bunu bize yapma. Suçluyum evet, haksızım evet ama inan hatırlamıyordum. Sen hatırlarken yapma." Hızla çıktı sınıftan, resmen deli gibiydi. Ya çıkma teklifini kabul etseydi ve gitseydi? Dönüp chanyeol'un ağzını yüzünü dağıtıp tüm sinirini ondan çıkarmak istiyordu. Lavaboya girip aynada kendisine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In La Kesh ✓
Hayran Kurgu"Geçmiş damarlarıma bir zehir gibi dolandığından beri, karanlıktaydım. Sonra sen geldin kalbime, evime, yatağıma ve geleceğime..." kim seokjin üniversiteli bir uyuşturucu baronu, kim taehyung yaralı bir dans öğrencisi.